Pazartesi, Şubat 14, 2011

ORDU, MİLLÎ CANDIR...

Toplum çekirdeğinin aile olduğu, aileler nasılsa toplumun da öyle olduğu bilinir de meseleleri yorumlarken bu bilgiden ne kadar faydalanıyoruz?
Biz, Türk milletiyiz. Bizde at, avrat, pusat kutsanmış tanımlıdır.
Genellikle Türk aile reisinin; ailesinin güvenliğini sağlamak için silahı vardır veya edinme hevesi vardır. Var olan silah ta namus gibi sakınılır! Silahsıza silah çekmek; âcizliktir, korkaklıktır, ayıptır! Silah ve parayı olur olmaz yerde gösterenler, görgüsüzdür ve toplumdan dışlanır!
Atın günümüzdeki yeri malûm. Avratın, nâmusun, eşin-evdeşin ailedeki yeri de malûm. Bu üçlüden pusat yani silah üzerindedurarak silahlı kuvvetlere geçmeyi deneyeceğim.
Pusat, ailenin savunma güvencesidir. Bu yüzden özenle bakımını yapılır, kontrol edilir ve çocukların ulaşamayacağı, sadece sahibinin bildiği bir yerde saklanır.
Çünkü savunma güvencesi silah, çocuk eline geçerse büyük bir tehlikedir. Çocuk büyüyüp silahın ne olduğunu, neye yaradığını ve nasıl tehlikeli olabileceğini öğrendiğinde silahın yerini öğrenir, maddi durum müsaitse özel silah sahibi olur.
Pusat-silah; her an lazım olacakmış gibi el altında, gözden uzak, sakınılarak saklanır. Bu, binlerce yıllık Türk davranışıdır.
Devlet erkinin hissedildiği, can-mal güvenliğinin, asâyişin sağlandığı zaman ve yerde Türk'ün silahı ancak toy-düğünlerde kısa süreli çıkar. Bu töresel özelliği bilen "dolma kalemler", yıllardır olmadık yaygaralarla, Türk'ü silahsızlaştırmak için özel programlar uyguluyorlar!
Türk silahsızlandırılırken devlet otoritesinin, demokrat(!)lık zokasıyla bitirildiği bölge ve illerde, bölücüler sokakta ağır silahlarla dolaşır! Türk Milleti'nden olmayı reddeden bu şımarıkların yaptığı silahlı psikopatlıkları, Türk Milletine yamamaya çalışanlar çıkar!
Bu konuya, mutlaka döneceğiz!
Aileden sülâleye, sülâleden kabileye, kabîleden aşîrete, aşîretten halka ve halktan milletliğe doğru seyreden oluş sürecinden sonra, devletleşilir. Kurumlar oluşturulur. Bu kurumların başında, milletin-devletin savunmasından sorumlu ordu gelir.
Ordu; aile reisinin sakındığı-sakladığı silah gibi millet ve devlet tarafından sakınılması, özel bakılması gereken hayatî bir kurumdur. Ordu; devlete-millete sâdık kişilerden özel seçilerek yetiştirilen komutanlar tarafından yönetilir. Ailenin haşarı-yaramaz-terbiyesiz çocuğundan sakınılan silah gibi Orduyu; işbirlikçi, gayr-ı millî siyasilerden sakınmak, millî akıl gereğidir. Bu yasalarla sağlanır.
Ordunun siyâsetle alâkası, olmamalıdır. Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Ordu'nun siyasete karışması yüzünden Balkanlar kaybedilmiştir." uyarısına göre, Millet ve Devletin yeni kayıplar vermemesi için ordunun siyasetten uzak tutulması gerekir.
Bu inancımızla yıllardır; Ordu kışlada, imam camide olmalı. Millet olarak biz deneme-yanılma metoduyla doğruyu mutlaka buluruz, deriz.
Gayr-ı millî, yetersiz, teslîmiyetçi siyâsetlerle elli yıldır, millî işini unutan, devletinden çok "müttefik" adlı, dış mihraklarla elele NATO Generalleri yüzünden Ordu, korkunç bir güven kaybına uğradı!
"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir." kuruluş prensibine göre Meclis emirlerini uygulayan Ordu'ya, son yıllarda yapılan tazyîk-tâciz ve tahrîkler, can yakıcıdır! Sakınılması gereken millî silahımızı, açıkta bıraktılar ve yetersiz siyâsi amirler, silahın kazara patlamasından korkarak veya bu bahâne ile nerdeyse Orduyu lağvedecekler!
Heeeey! Bed-duâdan başka hücûm bilmeyen, dua ederek ricâttan başka savaş bilmeyen, dîn arkasına saklanarak cihâttan kaçan, "Haçlı Müslüman" korkaklar; çekin elinizi silahımızdan, silahlı kuvvetlerimizden, gözbebeğimizden! Yeter oldunuz! Millet, tekke-zâviyelerde sakladığı falakalarını, sizin için hazırlıyor haberiniz olsun! Falakayı da -Vallahi- kendinize tutturacak!
"BİR TÜRK, BAŞLI BAŞINA BİR MİLLETTİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: