Pazar, Şubat 13, 2011

KÖTÜ BAŞLAYAN SEVGİLİLER GÜNÜ!...

Bu yazı okunmaya başladığında "Sevgililer Günü" başlamış olacak! Güne, Sevgilim'in günü kutlayarak başlamak isterim.
Sevgilim, Türk Milleti; sevdâm, uğruna ölebileceğim Vatanım; kara sevdâm, Dünya Türk Birliği ve Tûran...
Günün kutlu olsun Türk Milleti! Günün kutlu olsun Âzîz Vatan! Günün kutlu olsun kara sevdâm Tûran!...
Kutlamadan sonra, milleTle birlikte canımızı yakanları uyarmaya başlayalım!...
Câni PKK'lıların "Daha fazla hak" tavizleriyle şımartıldığı, salıverildiği; satırlı-domuzbağcı Hizbullahçıların salıverildiği; müebbete mahkûm, suçsuz günahsız bir kızı 40'a yakın bıçak darbesiyle öldürüp soğutucuda saklayacak kadar serinkanlı câni salıverilirken emekli-muvazzaf, anlı şanlı generaller, kahraman sıfatlı Paşalar, ordu mensupları gözaltına alındı-tutuklandı-tevkif olundu-hapsedildi!
Hani; "Şer'iyyâtın kestiği parmak acımaz." dı! Yapılan milletin canını tarifsiz yaktı, acıttı!
Bu generaller ve Paşalar seçim üstü, gövde gösterisiyle tevkîf edilmek için mi serbest bırakılmışlardı? Mâdem tevkif gerekiyordu, neden salıverildiler? Mâdem salıverilecek kadar lehte bilgi ve belge vardı, neden yeniden tevkîf edildiler?
Yoksa yasalar, her okuyanın farklı algılayacağı bulmaca metinleri mi?
Tevkif edilenlerin eşlerini temsîlen konuşan Hanfendi'yi, herkesten önce adâlet temsilcilerinin duyması gerekmez mi? Kamu vicdânını rahatsız eden bir adâlet olabilir mi? Ordu'nun; daha da siyasallaştırılacağı söylenen hukuk eliyle bu kadar siyâset içine çekilmesi akıl işi midir? Vicdâni midir?
Geçenlerde, Hâkim bir tanıdığa sohbetimizde verdiğim örneği, buradan birilerine de vermek isterim: Hukukun hakkını korumak elbette her hukuk adamının görevidir. Aynı hukuk adamlarının aslî görevleri ise Hak'kın Hukuku'nu gözetmek olmalıdır!
Elbet te adâletle merhâmet bir arada olmaz! Elbet te mevki ve makamları ne olursa olsun herkes hukuk karşısında eşit olmalıdır! Elbette suçlu kimse mer'i yasalara göre yargılanmalı ve cezâlandırılmalıdır ama hukuk eliyle yapılan siyâsî baskının adı, zâlimliktir, zûlümdür!
Belki güç yetirilemez ve hukuk eliyle zulmedenlere bir şey yapılamaz ama tecrübeyle sabittir ki; "Allah, ibreti asla ahrete bırakmaz!"
Hukuku siyasallaştıranların da, hukukun siyasallaşmasına direnemeyen terfi etmek için mevcut yönetime yaranacak uygulamalar yapan veya yapılmasına göz yuman hukuk adamlarının da, yarın gerçek hukuka ihtiyaçları olacaktır!
Daha önceki Hükümetlerin, Meclis yetkisiyle verdikleri görevleri başarıyla yapmış ve madalya ile ödüllendirilmiş, Kahramanlığa terfi etmiş millet evlâtlarını, millî vicdân Paşa'larını tevkifle milletin incitildiği görülmüyor mu?
"Ölümden korkmayanı cezaevi korkutamaz! Beni Silivri'ye değil İmralı'ya koyun! Cezaevinde ölsem bile tabutumdan kalkıp dimdik yürüyeceğim!" diyerek cezaevine giden Engin Alan Paşa'yı tevkif edenler, onlara emirleri veren komuta kademesi niye tutuklamazlar?
İddia edildiği gibi ihtilâl bile düşünmüş olsalar, emir-komuta zincirine yani disipline uymanın mecbûr olduğunu herkesin bildiği Türk Silahlı Kuvvetleri'nde; tutuklananlara emir veren kişiler neden serbestler? Basına çarşaf-çarşaf düşen, karşılıklı çantalarla buluşularak görüşme ve pazarlık yapıldığı haberleri doğru mudur yoksa?
Ordu'nun, millet evlâtlarından oluştuğu, Türk Milleti'nin orduya Peygâmber Ocağı dediği, milletin ordusunu sahipsiz bırakmayacağı gerçeğini unutan siyâsiler mi var yoksa?
Domino etkisinin devam etmesi beklenen güney komşularımızda olanlardan hiç mi ders alınmaz?
Milleti tahkîr ve tahrîk ederek canını yakıyorsunuz! Bu millet, canını yakanın canını yakar! Sesli söylentileri, söze dönüştürerek söylüyoruz sadece! Haberiniz ola.... Silah arkadaşlığı hakkını gözetmeyenlerin, kimse üzerinde hakları kalmaz vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: