Çarşamba, Temmuz 11, 2012

SUS! SUS Kİ SIRAN GELSİN!...

Med-cezirlerdeyim! Beynim zonkluyor!
Allah(c.c.)'ın; "Ya eyyühennâs! - Ey insanlar!" dediği insanlığı, kadın - erkek diye hem de aklı malzeme ederek parçalamakla başladılar işe! "Saçı uzun, aklı kısa!" diye iftirâlar ettiler analara, bacılara, yârlara! Yuttuk!...
İslâm'dan yüzlerce yıl önce, Türk Hakanı'nın; "Ben hepinizin hânıyım, bu da benim Hânım!" diye beylere takdîm ettiği ve o günden beri Türk Milletinin; "Hanım" dediği evdeşimize, ömürdaşımıza, sevdâımıza; nâmusumuza, çocuklarımızın analarına ve analarımıza, islâma da iftirâ ederek "şeytan yardımcısı, günah vesîlesi, seks objesi" diye alçakça, şerefsizce iğrenççe saldırdılar! Yuttuk!...
Güçlü erkeğe, av köpeği gibi biyat ettiler; güçlü kadından itin kurttan korktuğu gibi korktular ve ürüdüler, ürüdüler! "Öğüt, yuvada alınır" biliyoruz! "Yuvayı dişi kuş yapar" biliyoruz! Sütün hükmünü, sütü bozukluğu, anne geninin etkisini ilim ispât etti, aksini söylediler! Yuttuk!...
Erkeğin midesinden, kadının kulağından zehirlendiğini, hep atladık! Kadın kulaktan zehirleniyor zehirleyen sözü, dil söylüyorsa kadını kulağından zehirleyenler, hiç yılan sayılmadı! Yuttuk!...
Erkeğin beyninden, kadının kalbinden öldüğünü bildik! Savaşçı erkeğin kafasına, savaşçı kadının kalbine sıkarak insanlığı katl'ettiler! Seyrettik! Yuttuk!...
Allah(c.c.)'ın Hâbil-Kâbil'i, en çarpıcı insânî özellik bilinsin diye örneklediğini atlayarak; halkları birleştirip milletleştirme yöntemini dünyaya öğreten Türk'ün milletçiliğinin yerine; "Bin yıllık kardeşlik" diye çok zayıf bir tanım koydular! Yuttuk!...
Kardeşin kardeşe kambur olduğunu, kamburu olanın ölünceye kadar taşımakla mükellef olduğunu, kardeşliğin hukukunun olmadığını-olamayacağını bile bile; yoldaşlığın, arkadaşlığın, en önemlisi komşuluğun binlerce yıldır koyulmuş hukukunu unutturdular! Yuttuk!...
Kardeşlik mecbûri, kavimlik yaratılıştan ama Allah'a Allahlık, Peygamber'e -dünyasını değiştirdikten sonra- peygamberlik öğretmeye soyunan mürâilerin icâdı ve şuuraltına yerleştirilen takvâ maskeli ümmetçilikle İlâhi kurallara kafa tuttular! Yuttuk!...
"O'nun delillerinden biri de gökleri ve yerleri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır." (Rûm-22) Âyet-i Celîlesine; Peygamber'in bile şahîtliğine izin verilmeyen, kul ile Mevlâ arasındaki tek kişilik takvâyı silah edinerek baş kaldırdılar! Yuttuk!...
Hz. Peygamber'in; "Sizin en hayırlınız -kavminin zulüm ve haksızlıklarını destekleme günahını işlemeden- kendi soyunu müdafaa eden kimsedir." (Hz.Peygamber'in Hadislerinde Türkler, s. 160) buyruğuna rağmen;
Yine; "Sahâbeden Vâsile b. el-Eska, Peygamber'e sordum; "Ya resûlullah! Siz ırkçılığı yeriyor ve bu cahîliye davasını güdenler bizden değildir buyuruyorsunuz. Acaba kişinin ırkını sevmesi, ırkçılık mıdır? Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdular; "Hayır! Bu ırkçılık değildir. Ama kişinin zulüm yaptığını bile bile kavmine yardımcı olması, işte asıl ırkçılık odur." (a.g.e., s. 160) şeklindeki, râvileri açık Hâdislere rağmen, Peygamber'e de kafa tutarak, müslümanın soyunu sevmesine harâm dediler! Yuttuk!..
Milliyetçiliği, İslâm eliyle sadece Türk Milletine yasaklayan bu mürâiler, bu kahpe fıtratlılar; Haçlı destekli bölücü PKK'lı kuduzlara, demokratlık diye olmadık tâvizler verdiler! Yuttuk!...
Aklımızı kullanmadığımız için, aklımızın îmanına engel olarak Allah ile aldatılmayı kabûl ile; "Akletmez misiniz?" diye yüzlerce kere soran Allah'ı duymayıp; "Kendimize zulmedenlerden" olduk! Gözümüze takva perdesi çektiler! Yuttuk!...
"Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahîret gününe inanmayan, Allah'ın Resûlünün yasakladığını harâm saymayan ve hak din edinmeyenlerle boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın." (Tevbe-29) buyruğuna "Dinlerarası Diyalog" diye dindışı bir Haçlı uydurmasıyla karşı çıktılar! Yutkuna yutkuna yuttuk!...
Parçalana parçalana, küçüle küçüle, büyük balıklara yem hazırlandık ve yuttuk!...
Türk Milleti! Tanrı aşkına, Çalap aşkına, Hüdâ aşkına, Allah aşkına sana ne oldu? Ayıkması mümkün olmayan, bu sarhoş edici harâmları, bize ne zaman, nasıl içirdiler?
"TÜRK MİLLETİ! SİLKİN! KENDİNE DÖN!"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: