Perşembe, Temmuz 19, 2012

VALLAHİ BU TÜFEK, GERİ TEPER!...

"Tiyatroda ilk sahnede, duvarda bir tüfek varsa ilerleyen sahnelerde mutlaka patlar." Anton Çehov

Sonunu sadece senaristin bildiği bir oyun yaşıyoruz! Hemen herkes oyunun bir parçasıyken seyirci kim diye ciddi ma'nâda meraktayım!

Sahne açıldığından beri, duvarda ağızdan dolma bir tüfek asılı! Ne zaman, kime karşı kullanılacak, tüfek patlarsa geri tepecek mi, kuru-sıkı mı, ...mi, ...mu, ...mü?...

Açılım'ın ilk perdesinde, üç kere adı değiştirilen bir zorlamayla muhatabız! "Kürt Açılımı, Demokratik Açılım ve Millî Birlik Projesi" diye daha ilk sahnede akılları karıştıran senarist; İmralı sahnesinde duvara asıp ısrarla gözümüze soktuğu bu çağdışı tüfeğin ne sahîbi hakkında, ne de kime karşı kullanılacağı hakkında en ufak bir tahmîn hakkı vermiyor!

Hepimiz, ilk sahnenin ilk perdesinde gözümüze sokulan ağızdan doldurulma bu tüfeğe takılıp kaldık! Zannederim istenen tam da buydu!...

Perde açıldı. Işıkları yandı. Seyirciler sahne dekorunu hafızâya aldı ve alternatif sahneler hayâl ederek izlemeğe başladı. Tahmînine yakın sahnelerde övünenler, yanılınca hayret edenler oldu! Oyun devam ediyor...

"Dolma Kalemler"in; ilk sahnenin ilk perdesinde duvardan gözümüze sokulan ağızdan dolma tüfeğin saçmaları görünümündeki çocukların, paçalarımıza saldırtıldığından beri belirginleşen "İleri demoktat"lıklarıyla millî aklımla vicdânım çekişme halinde!...

İmralıda duvara asılı, ağızdan dolma dekor malzemesi; tipiyle, diliyle, davranışlarıyla bizim değil, bizden de değil! Bir silâh olmadığı da biliniyor artık!

Yabancı ellerde çok hoyratça kullanıldığını, kendisi söylemişti! Bir zamanlar "çakar almaz"mış, artık çakamıyor da! Yâni olsa da, olmasa da; ölse de, ölmese de olur!...

1979' da "Ürün Dergisi" nde başlatılan; "Sosyalizm içeren bir Kürtçülük mü, yoksa Kürtçülük içeren bir sosyalizm mi?" tartışmalarını, akılla hafızâyı birlikte kullanabilen münevverlerimiz hatırlamışlardı. Bu arada, ilk dağa çıkan PKK'lılar arasındaki Türk çocuklarını da hatırlatmışlardı!

Senaristin, oyun içinde oyun değiştirerek; "Kürtçülüğü besleyen sosyalizm"de karar kılması üzerine, Türk teröristlerin yerini Ermeniler ve gayr-ı müslîmler alıyordu!

İlk itlâf edilen teröristler içindeki sünnetsizlere, hayretlerimizi hatırlayalım lütfen!

Zorla büyütülen prof. ûnvanlı Küçük'lerin, Perinçek soyadlı derinçeklerin Kandil'de PKK'lıları teftîş sahnelerini, "Dolma Kalemler"in Kandil'de yaptıkları müthîş gazeteci(!)liklerini, hayatında enstrüman görmemiş kadın müsveddelerinin eline gitar vererek resmedişlerini, hatırlayalım!

Yine âkîl münevverler; Birinci 12 Eylül Kıyameti'nde hücre paylaştıkları Devrimci önderlerden dinledikleri, "Çok meraklı ve çok soru sormasıyla dikkat çeken ve Polisin adamı olduğunu tesbît ettik" lerini söyledikleri, bir Öcalan anlatıyorlardı!

Senarist; 15 Şubat1998' de teslîm edilen ve asılmadan muhafazâsı şart koşulan bu ağızdan doldurulma tüfeği, on dört yıldır oyunun her sahnesinde gözümüze sokuyor!

Uçakta gözleri ilk açıldığında; sünepeleşen, Türk olduğunu, Atatürk'e hayran ve bağlı olduğunu, yabancı servisler tarafından kullanıldığını ve artık Türkiye'nin emrinde olduğunu söyleyen bu ağızdan doldurulma tüfeğin halini, Kürt gençlerimize unutturuyorlar!

İdam sehpasına gözlerini bağlatmadan çıkan, tabureyi kendileri tekmeleyerek Tekbîrle can veren Ülkücüler ve inandıkları şekilde yaşayıp ölen Devrimcileri unutturarak veya onların mânevi şahsiyyetlerini tahkîr ederek, Kürt gençlerimizin bu sünepeden ve onun emrindeymiş rolü yapan sülüklerden bir şey olmayacağını düşünmelerine mâni oluyorlar!

ABD işgâlindeki Afganistan'ı, uyuşturucu üretiminde ve hint keneviri ekiminde geçen bir ülkede, 2.000 kişilik güvenlik ordusuyla ancak göz-önündeki hint keneviri tarlalarının bir kısmının imha edilebildiği bir suç cennetinde, kim takar İmralı sapığını?!...

Israrla büyütülmek istenen İmralı'daki bebek katilinin, nasıl bir korkak olduğunu bilmeyen çocukların, çocukça davranışlarıyla da fırtına koparmak istiyorlar!

Oyunda sahne set işçiliği yapan AKP, gerçekten "Millî Birlik Projesi" düşünüyorsa yandaş medya ve TRT vasıtasıyla Kürt gençlere neden İmralı mahkûmunun aczini ve karaktersizliğini vurgulatmaz?

İmralı'dan gözümüze sokulan, bu tüfek bir kere patlatılırsa senaryonun gizemine zarar mı gelir?

İmralı'da beslenen bu alçağın, yıllarca Şam'da korumalığını yapmış Suriye yönetimine karşı maskesiyle Haçlı ile işbirliği yapan, BOP Eş Başkanı'ndan şüphelenmeyelim mi?

AKP'ye oy veren mütedeyyîn Türkler!

Allah aşkına, bu tüfeği bir kere patlattıralım! Dekor değişir, sahne değişir, senaryo değişmezse bize de yuh olsun vesselâm!

"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."

Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: