Perşembe, Temmuz 12, 2012

VATANDA MAHPUSTULAR, EĞİLMEDİLER!...

Kavgalarda en fazla dayağı, aracılık edenler yerler! Kavgalarda aracılar, her zaman zararlıdır!...
Ölümcül kavgalarla işkenceden zor ânlar, geçmez günler, haftalar, aylar, yıllar yaşadık! İçine doğdulduğumuz zaman dilimini, tarihe malzeme olarak yaşadık, yaşıyoruz.
Onlarca yıldır kutuplaştırılarak düşman kardeşler edilen Türk Gençliği'ni aralamak isterken zarârı gören Türk Milleti oldu! Yazık ve hayrettir ki hâlâ ders almamışlar var!
Elli yıldır, ülkemizde olanları-oldurulanları, ölenleri-öldürülenleri, öldürtenleri-öldürttürülenleri seyreden aydın lakaplı, duyarsız bir kalabalığın içinde; hiç bir zaman durağanlaşmadan zamâna ve gayr-ı millî oluşumlara karşı mücâdeledeyiz! Ateş çemberlerinden geçip çile deryâlarında çelikleşen irâdelerden oluşan bir nesiliz. Bu yüzden çatık kaşlarımızı, bakışlarımızı, duruşumuzu sert gibi algılayan bir sürü, bizi tanımayanlar var!...
Kim miyiz? Biz, Türk Milliyetçileri, Ülkücüleriz...
Bir kuşumuzun ölümünde, kedimizin ölümünde günlerce ağlayan bir nesiliz! Karınca ezmemek için yol değiştiririz. Şiir rûhlu, şâir fıtratlı insanlarız. Bu yüzden kavgalarda hep en önde oluruz! Esen yelden, yağan yağmurdan, güzün sararan yapraktan etkileniriz! Bu hasletlerin tamâmı; sevgi yuvası kalbimizin, sevgi üreten beynimizin, sevgi tellâlı dilimizin, kucaklayan kollarımızın, okşayan ellerimizin dışa vurumudur!
Ama aynı biz, merhâmetli-duygusal aynı biz; bazı hallerde gözünü kırpmadan, eli titremeden, insan görünümlü, iki ayaklı hâin birinin alnına sıkabiliriz! Aynı biz; insan görünümlü iki ayaklı bir hâin yaratığın otomatik silahına çıplak elle saldırabiliriz! Aynı biz; milletimiz yaşasın, millet huzûrlu olsun diye, huzûru getirmekle mükellef devletimiz devâm etsin diye, gözü kapalı ölüme atılabiliriz!...
"Bir zamanlar ideallerimizi yarıştırmıştık. Sonra kahramanları yarıştırdılar ki bu kahramanlar, diğer tarafa göre katildi! Sonra hırsızları yarıştırdılar! Sonunda korkarım hâinleri yarıştırtıracak demokrasi denen bu ithâl virüs!" demiştim, defalarca!...
Baylar!
Hiç digergamlığı yani empatiyi denediniz mi?
Siz; güvenlik güçlerince öldürülen yoldaşlarınıza "kahraman" demediniz mi? Arkadaşları mermilerle delik deşik olarak can verirken roketlenen aynı binanın samanlığından sağ çıkan birini de kahramandan sayıp bölücülerin listesinden Meclis'e taşımadınız mı?
Birinci 12 Eylül öncesinde de; fraksiyon çatışmalı kavgalarında, kendileri öldürüp "Devrim Şehidi" diyerek cenazeler taşıyanları, milleti tahrîk edenleri alkışlamadınız mı?
Birinci 12 Eylül öncesi, sayısız MHP İl-İlçe başkanlarını, çoluk çocuklarıyla; sadece babası ülkücü olduğu için çocukları insafsızca, vahşîce katleden vahşilere sahîp çıkmadınız mı?
Siz; yıllarca Mehmetçiğe, Polise, öğretmene, ebeye-hemşireye, doktorlara, imamlara, yol işçilerine saldırıp şehît eden; devletin yaptığı okulu, köprüyü, sağlık ocağını, iş makinalarını yakıp yıkan; kundakta bebekleri, kadın-erkek, yaşlı-genç demeden köylüleri katleden PKK'lılara; halk otobüsünde gencecik kızları yakan, park yerinde bomba patlatıp suçsuz günahsız vatandaşları katleden, askeri-polisi taşlayan, panzerlerde polisleri molotofla yakmaya uğraşan KCK'lıları, halk savaşçıları saymadınız mı?
Siz; "Kimse kızmasın, Kendimi yazdım" diye cuntacı askerlerle işbirliklerini, milleti tahrîk için orduevlerine bombalar koyduklarını, Filistin'de eğitilip geldikten sonra gladyo ile işbirliği yapan anarşistleri kahraman saydınız ve onların, emperyalist işbirlikçisi AKP'lilere verdikleri destekleri demokratça alkışlamadınız mı?
Sizin kahramanlar(!)ınızın desteklediği AKP ise; Habur'da PKK'lılara seyyar mahkemeler taşıyarak, davul zurna eşliğinde, -zorla- Pişmanlık yasası uygulamadı mı? Alkışlamıyor musunuz?
Biz ise milletle birlikte dişlerimizi sıkarak izliyoruz! Ayrıca tahsîsli ve güdümlü Yaygın Basın ve medyada, hep siz çalıp siz oynadınız! Bizi duymadınız, duyurmadınız!
Ne diyorsunuz? Sizinle millet adına savaşan biz değil miydik? Bizim de kahramanlarımız olmasın mı? Devlet gücünün yokluğundan analarımızı ağlatanların, analarını ağlatanları sevmeyelim mi?
Onlarca yıl sonra, zâlim bir bir devrin ceremesini çekerek bedelini ömürleriyle ödeyen Kahramanlarımız hürriyetlerine kavuşunca niye kudurdunuz? Niye ulusalcılarla Türk Milliyetçilerinin bir araya gelemediklerini, güç birliği yapamadıklarını hâlâ merak eden var mı? Solcular, devrimcilikten geçinenler, bölücü halkçılar; samîmiyet testinden hiç geçemediler, geçemiyorlar, geçemeyecekler!...
Devâm etsinler! Hepsinin inâdına, hürriyetlerine kavuşan -kimsenin değilse bile benim- Kahramanlarımıza geçmiş olsun! Çektikleri kefâretleri olsun. Allah yardımcıları olsun. Bekleyenlerinin gözleri aydın olsun! Hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler vesselâm...
TÜRK'ÜN HERŞEYİ GÜZELDİR VE HERŞEYDEN GÜZELDİR...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: