Cumartesi, Temmuz 21, 2012

ZOR İŞ ROL KESMEK!...

Kolay iş yoktur ama bir de gerçekten zor işler vardır.
Meselâ oyunculuk, rol yapmak -bana göre- bu zor işlerin en başında gelir! Hayatında gece karanlıkta tek başına sokağa, hatta apatmanlarının önüne çıkamamış korkak birinin; savaştan savaşa, ülkeden ülkeye koşuşturması ve bunu inandırıcı bir şekilde oynayabilmesi, çok zor iştir!
Zor olduğu için de bir oyun veya film, çok güçlü ve kalabalık bir organizasyonla sahnelenir veya çekilir. Konu yazarı ve eseri, senarist ve senaryo, dekor ve dekorcular, makyajcılar, figüranlar, suflörler, dublörler, çekimi yapan teknik ekip ve-sâire, ve-sâire...
Bana göre en başarılı oyuncular, dublörlerdir. Çünkü adam hem oyuncuyu taklît eder, hem de oyuncunun taklit ettiği karakteri!... İki kat taklit yapar ama onun adı dublör, taklit ettiğinin adı sanatçıdır, jöndür! Magazin basınının anlatımına göre jönlerin ekseriyeti, özel hayatlarında ürkek, korkak olmalarına rağmen dublörlerin tamamı cesûr insanlardır ve en zor sahneleri, tek koluyla alt edeceği kişiden kıyasıya dayak yeme sahnelerini onlar oynarlar!
Oyunu, oyunculuğu ve sözü; bir yere, siyâsete çekmeye çalışıyorum! Aklım kesti keseli siyâsetten, siyâsetçiden bahsedilirken bir yabancı senarist ve eksiksiz bir senaryodan bahsedilir! Yıllardır ben de dâhil hemen herkes, bu yabancı senaryo ve senariste itiraz ederiz!
Hayret ve şaşkınlığım da burada başlar!
Yaşım gereği, Cumhuriyet tarihimizin bütün darbe ve muhtıralarını, yaşayarak gözlemledim. Muhteşem Türk Atatürk'ten başka bütün Cumhurbaşkanlarını gördüm. Kaç hükümet değişikliği gördüğümü kayıtlara bakmadan sayamam çünkü çok fazla değişiklik gördüm. Bu değişimlerdeki sevinç ve üzüntüleri de hep yaşadım. Bu süreçte hiç bir halefin selefi hakkında olumlu konuştuğunu hatırlamam! "Enkaz devr'aldık!" en fazla duyulan hükümet şikâyetidir!...
1920- 1924 yıllarındaki Kurucu Meclis Hükümetleri'ni saymazsak 30 Ekim 1923 'te kurulan Birinci İnönü Hükümeti'nden sonraki 59. Hükûmeti yaşıyoruz! Yani her bir buçuk yıla, bir hükümet ve hükûmeti devr'alan, hep enkâzdan şikâyetlenmiş!
Son on yılımızı onunla yaşadığımız Erdoğan ve 59. AKP Hükûmeti de devr'aldığı enkâzı bir türlü kaldıramadı! Yeraltından gün yüzüne çıktılar! Tekkelerden, zâviyelerden, uzaklardaki camilerden şehir meydanlarına, yetmedi stadyumlara çıktılar! Genel Kurmay Başkanlığı dâhil vesâyet sahîbi bütün kurumları diskalifiye veya asimile ettiler! İstedikleri yasayı, istedikleri günün gece yarısında çıkarabilecek sayısal güçteler! Vesâyetleri altına almadıkları Adâlet Kurumu yok! Kuvvetli referansla atadıkları gencecik bir savcı veya hakime, istedikleri kişiyi gözaltına aldırıp yıllarca tutuklulukla cezâlandırabiliyorlar!
Yaygın Basın ve Medyadan korkutmadıkları dolma kalem veya modoratör yok! İstediklerini, istedikleri anda ihyâ veya zelîl edebiliyorlar ama nedense şu "enkâz" denen illeti, kaldıramadılar! Trilyonlara mal edilen dev camiler, stadlar yapabiliyorlar, milyonlarla halledilebilecek ücret eşitliğini sağlayamıyorlar!
Yüz bin kişilik dev stadyumlarda il kongreleri yapabiliyor ve Türkiye genelinde o stada topladıkları kişi sayısı kadar oy alamamış, alamayacak partilerden vazgeçemiyorlar! "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diye konumlarını ifâde ediyor, Okyanus Ötesi'ni temsîlen gittikleri Moskova'da diplomatik acemilikle masanın diğer tarafına geçip ev sahîbi diplomatlara buyur ediyorlar!
Ve Mücâhid Erbakan'a maaşla il başkanlığı yapan bu adama; "Dünya Lideri" rolü verilmiş! Bu adamı, millete ve bize karşı "Dünya Lideri" diye savunan suflör ve cesûr dublörler sahnede olsa vallahi farklı manzaralar çıkar! Şahsen bu senaristten de, senaryodan da, oyundan da, oyunculardan da bıktım!
Zeki Müren Rahmetli'nin; "Kahr'olunuz düşmanlar! Alınız size bir bomba!" nidâsıyla yaptığı varsayılan savaş sahneleri seyreder gibiyim! Artık gülemiyorum ve zorla icâd edilen güncel ağızla; "Baydı bu oyun!" ve biz, çok sıkıldık!
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN" vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: