Pazartesi, Temmuz 16, 2007

BİNDİRİLMİŞ KITALAR...

Muhterem Milletim, muhteşem Ülküdaşlarım;
Taşınmaz bir yük olan ve altında kaldığımız 57. Hüküumet ortaklığımızda, birden bire ve nereden geldiği belli olmayan, ilahi bir işaret(!)le alınan erken seçim kararında, yani 2002 seçimlerinde; "Devlet olarak zorda, millet olarak dardayız. Bu zorluğu ve darlığı, başımıza biz musallat ettik ancak biz def ederiz." demiştim. belayı def ettik ama bu kere püsküllüsüne düçar olduk. Bunu da biz başardık!...
Üzerinden kocaman bir beş yıl geçti ve darlığımız arttı, zorluğumuz dayanılmaz bir hal aldı.
Rahmetli Necip Fazıl'dan aldığımız ve sıklıkla kullandığımız "Şerbakan", günümüzde nerdeyse evliya oldu!...
Yıllar öncesinden bir genel kurmay başkanımız, "Kötünün iyisine mecburuz!" demiş, bizler de kızmıştık ya! Şimdi o kızgınlığımıza kızıyorum!...
Yazık ki kendimizi "Kötünün iyisi"ne yani ehven-i şerre değil, "Kötünün en kötüsü"ne mecbur ettik! Sanırım biraz zorlansak ta, kurtulacağız.
Kurtulmak zorundayız!...
Millet olarak içine gönüllü girdiğimiz bu darlıktan çıkmak, devletimizi de siyasi erk(siz)lerden halas ederek zordan çıkarmak zorundayız...
Vallahi bir oy, çok şey!
Çok ama çok kuvvetli bir yaptırım gücü!...
Bir oy diyerek, oyumuzu küçümsersek billahi kendimizi harap ederiz. Zaten yeterince harabız!...
Rahmetli Başbuğumuz; "Solun ihanete varan uygulamaları yüzünden sağ ile mücadelemizi erteledim." demişlerdi. Şimdi hangi cenahın, veya hangi renksiz gürühun ihanete varan davranışlarda olduğunu tesbit edip, onun karşıtlarıyla mücadelemizi ertelememiz gerek. Başbuğumuz'dan sonra her şey gibi kavramların da, siyasi yelpazelerin de içleri boşaltıldı, davranışları değiştirildi.
En sağcıyı, solda; en solcuyu sağda görebiliyoruz Hamdolsun!...
Sanki "Netekim Paşa"nın "karıştır barıştır" şeklindeki tarihi yüz karamız, zoraki uygulaması tuttu!
"Karıştır,barıştır" zulmünde, zulme maşa olanlar, C-5'lerde Ülküdaşlarımıza işkence edenler veya ettirdiği söylenenler, en milliyetçi partiden milletvekili adayı!...
Erbakan Hoca'nın cürüm ve suç ortakları, dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak siyasete devam ederken, Hoca'ya siyaset yasağı koydurdular!
Yıllarca hakkında ve aleyhinde yazdığım Erbakan Hoca'nın bile siyasetini özlediğimi, son günlerde anladım ve hayıflandım! Siyasetin bu kadar renksizleşebileceğini; bir insanın millet vekilliği için bu kadar "çukur"laşabileceğini, rüyamda görseydim vallahi inanmazdım. Gerçek manada millet vekilliği olsa talep, belki gene itiraz etmeyeceğim de, Genel başkanlık oynayarak kendilerini lider diye tarifleyenlerin listesi için atılan güvercin taklalarından, midem bulandı ve siyasetin çareliğinden umudumu kestim.
Dört parti, şehir şehir geziyor. Dördü de korkunç para israf ediyor. Harcıyor demiyorum, -bilerek- israf diyorum. Hiç bir şeye yaramayan ve artık görenlerin sadece çevre kirliliğinden dolayı yüzlerini buruşturduğu kağıt ve naylon bayraklara korkunç paralar verildi, veriliyor.
Dört partinin de alanlardaki kalabalığı, "Bindirilmiş kıtalar". Dördü de mazot ve yakıt paralarını verdikleri araçlarla civar il ve ilçeleri alanlara taşıyorlar... Dördü de hazineden aldıkları trilyonları, israf ediyorlar!
Gazeteciler neden akıl etmediler bilemem. Veya akıl ettiler de patronları yayınlamalarına mı izin vermedi onu da bilemem. Bölgelerdeki toplantılardan kareler çekip, birbiriyle karşılaştırmayı neden akıl etmediler?
Mesela Karadeniz Bölgesindeki toplantılardan, kareler çekip bir kontrol etseler, aynı şahısları aynı grupları görür ve millete de gösterirler zannederim.
Aslında millet; ne yaptığını, nerelere nasıl götürüldüğünü ve gittiğini biliyor da; kendi "Bindirilmiş Kıtalar"ını kalabalık sayarak nutuk atan lidercilik oynayanların gözlerine sokmak lazım bu aynı insan topluluklarının resimlerini...
Nasip olursa bu "Bindirilmiş Kıtalar"ın bu acaip dörtlüyü nasıl indireceğini de 22 Temmuz'da hep beraber göreceğiz... galiba bu sandıktan ne çıkacağını, bu dörtlü de bilmiyor!
Hadi Milletim, sandığa...
Ve hadi Milletim, oylar Bağımsız Türk Adaylara...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN