Çarşamba, Temmuz 18, 2007

ZORAKİ TERCİHİMİZ !...

Artık saatler kaldı.
Seçim adıyla millete dayatılan demokrasi ayıbımıza, saatler kaldı. Genel başkanlarca "Tesbit Edilmişler"in, zorlamayla millete tasdik ettirilmesine saatler kaldı...
42 milyon olarak tesbit edilen; avrupadaki bir kaç ülkenin nüfus toplamından fazla sayıda olan seçmenlerin, ne kadarının sandığa gideceğini merak ediyorum.
Demokrasi tarihinde ve dünyanın ilk ve tek yerinde, ülkemizde seçim sandığından -maalesef- çare çıkmayacak!...
Ne kadarının sandığa gideceğini merak ettiğim seçmenlerden biri de benim. Sandığa gideceğim. Yüreğim kan ağlayarak gireceğim kapalı oy odasına. Odadan oyumu kullanarak çıktığımda; göz yaşlarımın, irademi yeneceğini şimdiden biliyorum.
Hayatımda ilk kez, ömrümü militan propogandisti olarak geçirdiğim MHP'ye oy vermeyeceğim. MHP'ye oy vermediğim için de öfkemden ağlayacağım!
Hayatımda -defalarca yaşamış olmamıza rağmen- doğruya benzetilen bir yanlışa müdahele edemediğimiz veya müdaheleye gücümüzün yetmediği bir yanlışa isyan ederek yüreğimi parçalayacağım!...
Mücadelede yenilginin de zafer kadar doğal olduğunu, yaşayarak öğrenmemize rağmen bu kere bir yanlışa yenilmemizin utancını yaşayacağım!
Anadolu'da; "Avazın iyi avaz da, okuduğun Kur'an olsa!" diye muhteşem bir darb-ı mesel var. Bu darb-ı meselin gözlerimizin içine baka baka bir kere daha gerçekleştirildiğini bile bile, seçim adındaki zoraki noterliği yaşayacağız. Önümüze seçim adıyla dayatılan bu ucube uygulamaya, bu endişelerle gideceğiz.
Birbirine benzer kişiler; hoş avazlarla meydan meydan dolaşıyorlar. Birbirine çok benzer söylemlerle, milleti sandığa çağırıyorlar.
Bütün millet; söylenen ve söyleyenlerin benzerliğinin farkında. Artık söyleyenlerin; boylarına, kilolarına, saatlerine, gemiciklerine, 600 olduğu söylenen dairelerine bakacaklar. Seçimlerini ve tercihlerini bu mal varlıklarına göre yapacaklar!...
Kimi uzun boyluyu tercih edecek, kimi kiloluyu. Kimi saatliyi tercih edecek, kimi daireli ve gemiliyi!...
Artık partiler ve görüşleri diye bir kavram yok. Zaten partilerin din olmadığını, parti fanatizminin ne kadar gereksiz olduğunu, 12 Eylül'de "Netekim Paşa", ispat ederek öğretmişti. Bütün partileri kapatmasına rağmen Türkiye, partisiz ve dinsiz kalmamıştı!...
"Netekim Paşa"ya ve onun sert yasaklarına rağmen; dönemin liderlerinin net duruşları sayesinde partiler ve amblemleri, siaysi markalar oldular.
4 Nisan 1997 adındaki kara güne rağmen, Üç Hilal ve MHP'nin, Türk Milliyetçiliğini temsil anlamındaki markalığı devam etti.
Türkeş'in sağlığında, "Türkeşsiz MHP" kumpasının bütün müdavimleri, MHP'yi işgal etmiş olsalar bile, MHP hala şuur altında Türk Milliyetçiliğinin adresi gibi duruyor.
Bu insafsız, bu zalim gerçek dayatmaya mani olunamadı!...
Ve bu yüzden artık partililer, parti tabanları değil ata erkil ailelerde bile parçalanmışlıklar görülmeye başladı. Bu parçalanma, bizde de, bizim ailemizde de var maalesef!
Hayatımda yine ilk kez; ilk teşkilat başkanım, ilk kamp komutanım, ilk reisim ve ağabeyimle farklı duruşlardayız! Bu yüzden de sandığa içim kan ağlayarak gidecek ve yüreğim parçalanarak çıkacağım!
MHP'yi işgal ettiklerini, kabul etmelerine rağmen; Ülkücüleri incitecek, kızdıracak sayısız uygulamalara rağmen, hala ülkücüler içinde fanatik Devlet Bahçeliciler var! Oysa Başbuğumuz, kimseye belli etmeden mükemmel bir siyasi deha uygulamasıyla, ülkücülerin Türkeşçi olmalarına da izin vermemişti. Siyaseten Türkeşçi çıkaramayan MHP'de, maalesef fanatik Devlet Bahçeliciler var.
Bunlardan biri de; ilk reisim, ilk teşkilat başkanım, delikanlılktaki tek yakın ülküdaşım ve kavgalarımda arkadaşım olan Ağabeyim!
Ülkücülüğüne, teşkilatçılığına, bürokrasideki başarısına kimsenin itiraz edemeyeceği; millet vekili aday adaylığına müracaat edip listelere koyulmamasına da tanıyan ülkücülerin itiraz ettiği Ağabeyim, her şeye rağmen Devlet Bahçelici!
Ömrümüzde ilk kez, siyaseten perakendeyiz. Birimizin evet dediği yere birimiz evet demeyeceğiz!
Bu seçime benzetilen dayatmadan, bu insafsız seçim adındaki despotizmden ne çıkacak, hep beraber göreceğiz...
Hadi Milletim, sandığa...
Ve hadi; bu genel başkanlar despotizmine kafa tutacak kadar yürekli "Bağımsız Türk Aday"lara desteğe...
Veya hadi despot tercihimizi yapmaya...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN