Pazar, Temmuz 22, 2007

DEVLET KUŞU...

Bu gün, farklı bir gün.
Kimi vatandaş heyecanla, kimi bütün taraftarlık duygularıyla, kimi bütün sağ duyusuyla, kimi de uzaktan aldıkları işaretlerin doğrultusunda sandık başına gidecek...
Hakkımızda hayırlısı olur inşallah.Seçim olduğunu untarak ve unutturarak bir pazar sohbeti edelim istedim. Bendenizi çok etkileyen bir kıssayı paylaşmak istedim.
Rahmetli Dedem'den ve Babam Rahmetli'den defaetle dinlemiştim. Kıssa bu ya;
Devrin birinde bir Bezirgan, yanına en sadık kölesini de alarak kervanıyla yola koyulur. Kervanı çok yüklüdür ve yükü çok kıymetlidir. Yükünü sattığında kazanacağı kar da o kadar fazladır. Yılların tecrübesi ile, en fazla müşterisinin olduğu bir şehre, akşam vakti vasıl olurlar. Her zamanki konakladıkları hana girerek istirahate çekilirler.
Henüz hava tam kararmamıştır. Bezirganın dikkatini handaki ve çevredeki hareketlilik çeker. Millette heyecanlı bir koşuşturmaca vardır. bezirgan merakla Hancı'ya sorar;
- Siz yabancısınız elbette haberiniz yoktur. Diye başlar söze Hancı. Bizim Padişahımız, kırk gün önce vefat etti. Yarın kırkı çıkıyor ve yeni padişahı tesbit için"Devlet Kuşu" uçurulacak.
- Devlet Kuşu da ne? diye sorar Bezirgan.
- Bizde gelenektir. Ve Devlet Kuşlarımız vardır. Her yeni padişahın tesbitini vezirler ve ekabir, Devlet Kuşu uçurarak yaparlar. Sabah namazından sonra, şehrin bütün erkekleri meydana toplanır ve vüzera, Devlet Kuşu'nu uçurur. Bu kuş özeldir. Havada uçarak milleti ölçer biçer ve bir kişinin başına konar. Kuş, kimin başına konarsa o yeni padişahımız olur. Diye açıklamasını tamamlar.
Bezirgan, bu uygulamaya şaşırsa da, o şehrin geleneği budur. Kölesiyle birlikte yatmak için odalarına çekilirler. Bezirgan, kölesiyle sohbete başlar.
- Bre Köle. Yarın biz de meydana gidelim. belli mi olur. Bakarsın Devlet Kuşu, ikimizden birinin başına konar. Der. Sonra da hayale dalarak kölesine tekrar sorar;
- Bre Köle! Allah korusun, Allah korusun! Devlet Kuşu, senin başına konarsa ne yaparsın? Diye sorar. Köle;
- Ağam! Allah korusun Devlet Kuşu ben acizin başına konarsa öyle adaletli bir yönetim uygularım ki tarihteki Nuşi Revan'ı adaletimle geçerim. Der. Sonra Köle sorar;
- Ağam; inşaallah-u teala, Devlet Kuşu sizin o mübarek başınıza konacak olursa siz ne yaparsınız?
- Öylesine zalim bir yönetim uygular, millete öylesine zulmederim ki benden iki yüz sene sonra bile zalimliğim anlatılır ve zalimlikte Hallac-ı Zalim'i geçerim. Der. Ve uyurlar.
Ertesi gün; herkes gibi Bezirgan ve Kölesi de kalabalığa katılarak kuşun uçurulacağı meydana gelir ve bir kayanın gölgesinde otururlar.
Devlet Kuşu, uçurulur. Köle arada sırada ayağa kalkarak kayanın gölgesinden çıkarak başını kuşa göstermeye çalışır. Kuş, havada dolaşır, dolaşııır ve gelerek bezirganın başına konar. Vüzera ve millet; "Yabancıdır! Ülkede kimseyi tanımaz!" diyerek itiraz ederler.
Yeni bir Devlet Kuşu uçurulur. O da gelerek Bezirganın başına konar. Millet ve vüzera yine itiraz eder ve üçüncü kez, üçüncü Devlet Kuşu'nu uçururlar. O da gelerek Bezirganın başına konunca, artık itirazlar biter. Milet, etek öperek yeni Padişaha biat eder.
Yeni padişah ve Köle; hana gelirler. Yeni padişah;
- Bre Köle! Der. Allah nasibetti ben bir bezirganken bir ülkeye padişah oldum. Sen de yıllarcabana çok sadık çalıştın. Al kervan ve bütün mallar senindir. Ananın aksütünden daha helaldir. Diyerek bütün malları kölesine verir.
Köle Yeni Padişahtan daha fazla sevinir ve hemen izin ister yola çıkmak ister. Ağanın cayması korkusunu yaşamaktadır. Yıllardır en seçkin müşterileri bu şehirse olmasına rağmen Köle şehri hemen terk eder ve yedi sen hiç o şehre gelmez.
Yedi sene sonra, artık Köle çok zengin bir bezirgan olmuştur. Ağasının verdiklerini geri alması halinde bile ziyadesiyle varlık sahibidir. Bu rahatlıkla aynı şehre bir daha gelir.
Yılların verdiği alışkanlıkla, her zamanki konakladıkları hana gelir. Bir gece istirahat edip sabah ta Padişahı ziyaret etmeyi düşünmektedir. Hancı ve bir kaç kişi eski köleyi tanır gibi olurlar ama kılık kıyafeti ve davranışları çok değişen köleyi tanımakta zorlanırlar. Sonunda hancı, cesaretini toplayarak gelir ve sorar. Evet yanılmamışlardır. Bu bezirgan, yedi yıl önce Devlet Kuşu'nun uçurulduğu gün, padişahın yanındaki adamdır.
Haber yıldırım hızıyla şehre yayılır. Şehrin bütün ileri gelenleri, sırayla eski köle, yeni bezirganı ziyarete gelerek ondan tavassut rica ederler. Padişahın, kendilerine çok zulmettiğini, söylenen ve şikayetlenenin de hemen kellesini aldığını anlatırlar. Eski yakını olması hasebiye bir ricada bulunması için bezirgana yalvarırlar. Bezirgan da ricaları ileteceğine söz verir.
Ertesi gün ancak öğlenden sonra saraya gidebilir.Padişah, eski kölesini çok büyük ihtiramlarla karşılar ve bir devlet misafiri gibi ağırlar. Yemeler içmelerden, çengiler sazendeler çekildikten sonra, yeni Bezirgan;
- Padişahım Devletlum! Şehre geldiğimde beni tanıyanlar çıktı ve size olan yakınlığımdan bahisle sizden bir ricada bulunmam için bana çok yalvardılar. Sizin haşa zulmünüzden çok bizarlar. Birazcık merhamet dilerler.
- Peki sen ne düşünüyorsun Köle? Diye sorar Padişah.
- Padişahım Devletlum, mümkünse biraz merhamet buyurun. Diye düşüncesini açıklar. padişah, hiddetlenir.
- Bre Köle! Devlet Kuşu'nun uçurulacağı günün akşamında, han odasında konuştuklarımız aklında mı? Diye sorar.
- Evet Padişahım!
- İkimizden başka kimse var mıydı orada?
- Hayır Padişahım.
- İyi düşün Köleee! Diye iyice hiddetlenir Padişah. Köle anlar.
- Evet vardı Padişahım. Allah(c.c.), bizi dinliyordu.
- İkimizi de duyan Allah(c.c.), bu millete adil birini layık görseydi, Devlet kuşu'nu senin başına kondurmaz mıydı?!...
Diye soru ile yapacağını ve cevabını verir...
Kıssa bu Dostlar...
Kıssadan alınacak ders, her kes için millet için...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN