Perşembe, Temmuz 26, 2007

CUMHUR, BAŞKANINI SEÇSİN...

Başta kendim olmak kayd-ı şartıyla; her şeyi bildiğini zanneden hiç bir şey bilmezleri, bu gün biraz irdelemek istiyorum.
Daha doğrusu kendimle, onlar kabul etmeseler de zoraki meslektaşlarımla, kıyasıya ve doyasıya bir kavga etmek istiyorum!...
Allah(c.c.) şahidim olsun ki; ne AKP'ye, ne CHP'ye, ne MHP'ye, ne de konu olarak ele aldığım hiç bir kurum ve kişiye iftira atmadım. Ama sayenizde doğrularımız da bir işe yaramadı!
Bildiklerimi, -eğer topluma bir faydası olacaksa- hiç sakınmadım. Birilerine yakın olmak için özel gayretlerim olmadı. Birilerine yakın olduğum için, mutlaka resim çektirerek ilerde kullanmak gibi ucuz eyyamcılıklara hiç tevessül ve tenezzül etmedim.
Oysa; o kadar kaliteli, kapasiteli, kendi dünyalarında ve herkesçe kabullenilmiş, popüler, otorite kabul edilen, siyasetin zirvesindekilerden o kadar tanıdığım, tanışık olduğum var ki...
Bu tanıdık ve tanışık olduğum kişilerin referanslarıyla; MHP'den de, AKP'den de, CHP'den de isteseydim herhalde bir liste yeri alabilirdim. İstemedim, almadım...
Büyük Birlik Partisi; bağımsız adaylarla seçime girmek yerine seçimlere katılsaydı, millet vekilliği aday adaylığına müracaat etmiştim. Kazanamayacağımı bile bile çok yüreklice ve fedakarca çalışacaktım. Ama PKK'nın uzantılarının, bağımsız olarak seçimlere girmeleri kesinleşince Sn. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve arkadaşlarının bağımsız olarak seçimlere katılmalarına ben de alkış vurdum.
Bölücülerin olduğu mecliste Türk Millet vekillerinin de olmaları gereğine inanıyordum. Doğru düşündüğüme hala inanıyorum. Bu arada Sn. Yazıcıoğlu'nu da tebrik edeyim izninizle...
Neyse! Söylemek istediğim bu değildi. Ama seçimlerde çok fazla hezimete uğramamış olduğumu anlatabilmek için söyledim.
Hiç bir şey bilmeyen ama her şeyi bilen edalarıyla ve mükemmel paralar karşılığı yazı yazan Dolma Kalemler'le ve kendimle kavgamı sürdüreyim.
Hiç birimizin bildiğimiz, doğru çıkmadı. Hiç birimizin desteklediğimize yeterince oy verilmedi. Hiç birimizin desteklediğimiz kazanamadı. Şimdi de suçlu arayışına soyunduk!...
Millet, mazurdur ve de haklıdır beyler!
Devletimizin hala diri kalmayı başarmış, hala en güvenilir kurumu olma niteliğini koruyan, Cumhuriyetimizin ve Devletimizin hala en güvenilir savunucusu Türk Silahlı Kuvvetlerimizi, bizler -daha doğrusu sizler- siyasetin ortasında gösterdik.
Bir yandan Cumhurbaşkanı, bir yandan Anayasa Mahkemesi, Bir yandan CHP, bir yandan MHP, bir yandan eski DYP yeni DP, bir yandan da Dolma Kalemler el ele vererek ve yanlış şekillerde AKP'ye saldırınca, millet Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıktı.
Bu millet; dünyada, çocuğuna "Paşa" adını koyan tek millettir. Ordusunu, askerini ölesiye sever bu millet. Ama ordunun siyasete karışmasından haz etmez. Muhteşem Türk Atatürk'te ordunun siyasete asla katılmaması gereğini defalarca vurgulamıştır. "Ordunun siyasete karışması, Balkanları kaybetmemize sebep olmuştur." şeklindeki muhteşem tesbiti de bilinmektedir.
Ama Dolma Kalemler; ısrarla ve belkide hiç öyle şeyler yokken ordu ile AKP'yi karşı karşıya gösterdiler. Orduyu siyasetle çok ilgileniyormuş gibi tarif ettiler. Emekli olmuş askerlerin söylediklerini, ordu söylüyormuş gibi lanse ettiler! Oysa Genel Kurmay Başkanlığı, emekli paşaların ordu adına konuşamayacaklarını da defalarca söylemişti.
Biri saat pazarlığına, gemi ebatları ölçmeye; bir diğeri ip atmaya, bir başkası iman yarıştırmaya soyununca; millet, yalnız bırakılan Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıktı.
Seçim zamanında da söylemiştim; eğer Recep Tayyip Erdoğan çok başarılı bir şekilde götürdüğü fısıltı propogandasına devam ederek meydanlarda hiç bir partiye bir şey söylemeseydi, sadece yaptıklarını ve yapacaklarını anlatsaydı %60 oy alabilirdi. Her halde onu da danışmanları tahrik ettiler.
İp münakaşaları yapılırken ipten kurtarılan İmralı Sakini'nin adamları seçim kazandılar!... Dağdakiler, sadece ovaya inmekle kalmayıp meclise taşındılar. Baş örtüsü unutuldu. Açlık akıllardan çıktı. "İmanlı Cumhurbaşkanı" tarifi, tahminlerden çok fazla tuttu. "Daha öncekiler imansızmıymış" gibi hiç gereği olmayan ve daha öncekileri de rencide eden bir söz düellosuna girişildi.
Hala aynı şekilde devam ediyoruz!
Hala hiç bir şey bilmediğimizi bile bile, biliyormuş edalarıyla çala kalem yazıp çiziyoruz!...
Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var beyler!
Yine emekli olmuş bir paşanın söylediklerini, ordu söylüyormuş gibi yazıp çizerek bir Cumhurbaşkanı adayı lanse etmeye başladınız!
Vallahi böyle devam edersek AKP; milletin en istemediği adamını, Cumhurbaşkanı eder...
Üzüldüğümüz, kendimize kahrettiğimiz, kendimize ettiğimiz küfürlerimizle başbaşa kalırız...
Bırakalım cumhur, kendi başkanını seçsin...
TEVEKKELTÜ A'LALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN