Pazar, Nisan 26, 2009

BİR YENİÇAĞ OKURUNDAN...

Kendilerine "ulusal" diye iftira eden boyalı, yaygın basını takip edenlerle, Yeniçağ Gazetesi okurları arasındaki farkı gösterebilmek için bir okurumuzun yazdıklarını paylaşmak istedim. Şahsıma iltifatları ve altına imzamı atacağım bazı yorumları Basın Yasası'na muhalif zannettiğim için çıkarıp ufacık bir iki tashîhle...
"Mustafa Bey,
Çıktığı günden beri Yeniçağ okuyorum ve büyük bir keyif alıyorum. Ata'mızın; " Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözüne olan sarsılmaz itikâdım daha da kuvvetleniyor! Benim haykırmak istediklerimi yazıyorsunuz!
O kadar zor günlerden geçiyoruz ki! .... Tertemiz yürekli insanlarımızın kirli ellerin oyuncağı olmasına kahroluyorum, yüreğim daralıyor! Fakat sonra; "Allahın rahmetinden umudunu kesen bir tek şeytandır!" uyarısını hatırlıyorum. Sonra da Gençliğe Hitâbe'yi tekrar tekrar okuyorum! "Şu Çılgın Türkler günü gelip çıldırdıklarında acaba düşmanlarını onlardan kim koruyacak?" diyorum! Gerçi düşmanına merhâmet eden herhalde bir tek bizim milletten çıkar. ....
Mustafa Bey, halkımız bekliyordu. Devletine itaatsizlik etmemek, ele güne "Türkler artık devletine sahip çıkmıyor!" dedirtmemek için bekliyordu! Ancak iş öyle bir hal aldı ki, Türk milleti, artık istemiyor padişah bozuntularını! ..... Biz öyle bir milletiz ki, başımıza getirdiğimiz adam çizgiyi aştığında padişahlığı bile onu koruyamaz! Hakkımızı kimseye çiğnetmeyiz! Şehzâde Mustafa katledildiğinde koskoca Kânûni bile ordugâhtan apar topar ayrılmak zorunda kalmıştı. Çünkü ordu ve halk, şehzadesine kıyan Kânûni'yi paramparça ederdi! Dikkat edin lütfen Anadolu'nun Osmanlı'ya itaatsizliği Şehzade Mustafa ile başlar!
Öfkeliyim Mustafa Bey! Atatürk'ün karşısına Vahdettin gibi atalarının asâletine yakışmayan hareketler sergileyen bir padişahın çıkarılmasına öfkeliyim! .... Birisi de keyif almıştı "Son Osmanlı Padişahı" diye pankart açılınca! Takdir-i ilâhi midir yoksa takdir-i insâni midir orasını bilemeyeceğim, "cuk" diye oturuvermişti hazretin kişiliğine ve karakterine! .... Hep söylerim "Ampul partisi kendine hep Osmanlı'nın dramatik dönemlerini örnek alıyor" diye! Bakın biçe biçe halk, seyrek badem bıyıklı zâta "Son Osmanlı Padişahı" mertebesini lâyık gördü! Neden Fatih'liği yahut Yavuz'luğu layık görmedi? .... Bir de Kadir Topbaş; "İstanbul'a Lale Devri'ni yaşatacağız!" demişti. Sormak lazım; "Sayın Topbaş, ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? Lale Devri halkın yoksullaştığı, Osmanlı bürokratlarının zenginleştiği bir dönemdir ve sonu da Patrona Halil İsyânı ile bitmiştir! Bilmiyor musunuz?" diye. ....
Atamız bize her koşulda ve şartta bu ülkeyi ve Cumhuriyeti koruyup kollama görevi verdiyse kanımızın son damlasına kadar koruyup kollarız! Bu ülkeyi kimseye çiğnetmeyiz! Fakat ne gerek vardı toplumu böyle huzursuz etmeye? Ne gerek vardı bu milletin geleceğini ipotek altına sokmaya?
Korkuyorlar! Korkularını yüzlerinden okuyabiliyorum! Ne sahte şeyhlerin, hacı hocaların elini eteğini öpen bir toplum yaratabildiler, ne de gırtlak gırtlağa birbirine giren bir toplum oluşturabildiler! .... Türk, varlığını ve bütünlüğünü tehlikede gördükçe birbirine sarılmaya başladı. Kenetlendi. Kader birliği yaptı ve bir kez daha en büyük Türk'ün mânevî önderliğinde yürümeye başladı! Silah ters tepti! ....
Türk Milleti, sever zor zamanları! Zor zamanlar millete, millet olduğunu hatırlatır. Zor zamanlar, herkesin hesaplarını alt üst ederek halkın içinden liderler çıkmasına vesîle olur! Kısacası zor zamanlar güzel zamanlardır! Yıpratıcıdır ama sonuçları milletin faydasına olur! Ben de, bu zor zamanların ardından Türk'ün önlenemez yükselişinin başlayacağını düşünüyorum! ......
İngiliz ve Amerikan Türkiye Cumhuriyeti'nden bir karış toprak dahi koparılamayacağını çok iyi biliyor fakat uşakları yazık ki bilmiyorlar! Hem de bizimle iç içe yaşadıkları halde!
Uzun lafın kısası; Allah'ın izniyle Haçlı'nın oyunları bir kez daha "vatanın hârim-i ismetinde" yok olacaktır! Ben düşmanlara değil düşmanların oyunlarına alet olan gafillerimize acıyorum! Sonlarının ne olacağını bir bilselerdi bu işlere hiç kalkışmazlardı! .... GÜNEYHAN "
Sütûnuma sığsaydı vallahi hiç kesmezdim!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: