Cuma, Nisan 10, 2009

HIRSIZ EVDEN OLURSA...

"Teşbîhte hatâ olmaz." Kullanacağım teşbîh, âmiyâne kaçsa da çâresizim ve özür dileyerek kullanacağım. "Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek..." derler buna!
Bir kara 4 Nisan'da imâmesiz kalan 'ülkü tesbihi'nin ipini koparmakla işe başlayan, seçmene ve partililere yalanı defalarca ispatlı birinden, ömrünü "Türkeş'siz MHP Kumpası" içinde geçirmiş birisinden Başbuğ'a sadâkat beklemek, safdîllik değilse nedir?
Yıllarca; kongre falan söz konusu değilken genel başkanlığa adaylığını açıklayan ve teşkilâtlarda Bahçeliciliğin biraz daha fanatikleştirilmesine zemin hazırlayan davranışlara tepki vermiş ve bu zamansız açıklamalara hep temkinli davranmıştım!
12 yılda defalarca gündeme taşınan Ramiz Ongun argümanının orijinalitesini kaybetmesiyle, zannederim yeni argümanlar devreye sokulmaya başlandı! Başbuğ'suz geçirilen yakın yıllarda; mevcût genel başkanın Anadolu teşkilatlarında itibar kaybı söz konusu olduğu her dönemde, Yaygın Basın'da, birden bire Ramiz Ongun manşetlere çıkarılır ve taraftarlarına Bahçeli'yi savunma zemîni hazırlanırdı! Bahçelici olmayan her kes, kim olursa olsun 'hâin' yaftasıyla adlandırıldığı için de Anadolu'da tanınmayan, bilinmeyen bizlerin itirazlarımız kalabalıklarda kaybolup giderdi!
Dostlarımız, yakın geçmişte; "Devlet Bahçeli, genel başkan olduktan sonra hem Anadolu'daki teşkilatçı ülkücüleri 'Devlet Hoca'sız bıraktı, hem de taşıyamayacağı bir yükün altına sokularak teşkilâtı yok olma sürecine soktu! Üzüntüm bu yüzden iki keredir." diye yazdıklarımı hatırlayacaklardır.
Türkiye'de mevcût yasalar çerçevesinde dernekçiliği ve teşkilatçılığı en ince teferruâtlarına kadar bilen bir kaç kişiden biridir Devlet Bahçeli. On iki yıllık genel başanlığında ve yaptığı beş kongrede, otuzdan fazla maddesini değiştirdiği parti tüzüğünün 43. maddesini atlamadığına, atlamayacağına kalıbımı basarım. Zâten içten içe kaynayan teşkilâtları kontrol sıkıntısı yaşamamak için 43. maddeyi bilerek ve zamanı gelinceye kadar ertelemiştir!
Ciddî mânâda alternatif genel başkan adayı olan Prof.Dr.Ümit Özdağ'ı; çok iyi bildiği dernekçilik çalımları ve gayr-ı meşrû yollardan tasfiye eden Bahçeli'nin, o karmaşada 43. maddeyi değiştirmeyi, riskli hatta tehlikeli gördüğüne de kalıbımı basarım!
Önümüzdeki kısa bir sürede; mevcût teşkilatların çoğunluğunun isteği ile bir tüzük değişikliği kongresi yapılmaz ve Bahçeli'nin ölünceye kadar genel başkan kalmasının yolu açılmazsa, ben kendimi komplo teorisyeni olarak i'lân ederim.
Ne Obama'nın kaç yıldır genel başkan olduğunu sormasını, ne de 43. maddenin hatırlatmasını tesâdüf olarak yorumlayamıyorum!
Koray Aydın'ın şahsına olan sevgimi ifâde etmeliyim! Yüce Divan'da aklandığı mahkemede bizzat vardım. Koray Aydın'ın şahsında Ülkücü Hareket'in aklandığını, belki de ilk söyleyen ve yazanlardanım. "Asrın Afeti" depremi, 'Türk Mûcizesi'ne çeviren bir Ülküdaşımızın günah keçisi i'lân edilmesine de çok sert ve açık tepki vermiştim. Bahçeli'nin Hükümet ortağı olarak imza attığı tarihî hatalara rağmen Trabzon, Erzurum ve bir çok ilde eriyen ama yok olmayan MHP oylarında, Koray Aydın etkisini bizzat bilenlerdenim. Koray Aydın'ın Ülkü Ocakları tedrîsli bir Dâvâ Adamı olduğunu da bilirim.
Koray Aydın'ın Yüce Divan'da aklanmasını en son tebrîk zorunda kalan kişinin, Bahçeli olduğunu da net hatırlıyorum ama bu son madde hatırlatmasını bir türlü samimi olarak yorumlayamadım! Koray Aydın gibi vefâlılığı tescîlli birinin, basın toplantısında Muhsin Yazıcıoğlu'nu yâd etmemesi de ülkücüleri epeyce incitti! Dip not olarak hatırlatan ben olayım!
Anadolu'da; "Hırsız evden olursa, öküz bacadan çıkar!" diye müthîş bir tesbît vardır. Dedim ya, sütten ağzı yanmış bir Türk Milliyetçisi olarak ben bu yoğurda, daha çoook üfleyeceğim!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: