Cumartesi, Nisan 04, 2009

ÜMİTSİZLİK, ÎMANSIZLIKTIR...

Allah'a îman etmiş, Allah'a teslîm olmuş hiç bir kulun, ümitsizlik gibi şeytâni bir duyguya kapılma hakkı, yoktur...
Çârelerin tükendiği yerde çâre üretmek te liderlere has bir Allah vergisidir. Bütün kavramların sabote edildiği, içinin boşaltıldığı günümüzde; sözlük anlamından daha kapsamlı ve mes'uliyyetli anlamı olan liderlik, basite indirgenerek kullanılmaya başlandı!
Yasaların istediği sayıda kişiyi bir araya toplayıp, müracaatla parti kuran her kese, lider denilmeğe başlandı! Veya bir türlü ele geçirilen genel başkanlıara; "kanun hükmünde kararnâme"lerin sağladığı padişahlıkla, istediklerine delege ünvanı veren despotlara, lider denilmeğe başlandı!
Tevâfuken olduğuna inandığım bir zamanlama ile; "Lider-teşkilât-Doktrin" üçlememize de deyineyim. Başbuğumuz'un, siyâseten tek ve değişmez Liderimiz'in Hakk'ka yürüyüşünün üzerinden on iki koca yıl geçti. Ne kadar "Artık Türkeş öldü! Hareketin lideri Devlet Bahçeli" diye diretenler ve D.B.'yi lider değil genel başkan olarak bile kabul etmeyenlere dayatmalar, zorlamalar, saldırılar yapıldıysa da; Başbuğumuz'un Başbuğluğu ve Liderliği o kadar pekişti. Başbuğumuz o kadar ölümsüzleşti.
Başbuğumuz'u, Liderimiz'i fâni tarif ederek hâfıza ve gönüllerden silmeğe kararlı bir grup; sadece her 4 Nisan'da medyâtik bir kabir ziyâreti ile, sahte demokratların her 10 Kasım'da yasaların emriyle katıldıkları törenlerdeki suratlarının benzeri çehrelerle, siyâsi şov yaptılar on iki kere!...
Sağlıklarında; Başbuğumuz ile Muhsin Başkan'ı birbirinden koparan sonra Muhsin Başkan'ı dışarda bırakarak yeniden partiye dönenlerin ne yapmak istediklerini, sorgulamamakta direndik! Yine sağlıklarında Muhsin Başkan'ın Başbuğ'la barışmalarını -ki hiç küs kalmadılar- engellemek için her yolu deneyenler, her ikisinin de Hakk'ka yürümelerinden sonra, en duygusal konuşmaları yapmağa başladılar! Bu konuyu bizzat şahitlerinin de artık susmamalarını rica ederek mutlaka vuzûha kavuşturmak gerek. Konum şimdilik bu değil!
İçine itilmek istendiğimiz ümitsizliğe dönmek istiyorum. Ümitsizlik, îmansızlıktır hükmünü bir daha hatırlattıktan sonra; "Söz ortanındır, kim alırsa ona kalır." darb-ı meselinden hareketle bir şeyler söyleyeceyim.
Kıyametlere, tufanlara denk bâdireler atlatmış, on binlerce yıldır sağ ve ayakta kalmayı başarmış Türk Milleti olarak; Allah(c.c.)'tan övgülü, Peygamberimiz(s.a.v.)'den dualı bir millet olarak uzun süreli zillet yaşamayacağımıza îmanım tamdır.
Türk Milleti'nin, hele Yeniden Türk Milliyetçiliği'nin aslâ ümitsiz olamayacaklarını ve tesâdüfen veya tevâfûken bir Ümit'lerinin olduğunu bildiğimi, söylemeden edemem.
Umarım haddi aşmak olarak yorumlanmaz! Demir tavında dövülmezse soğur ve bir şeye yaramaz diye hatırlatmak isterim.
Türk Milleti ve Türk Milliyetçilerine karşı; her türlü saldırının, kıyımın fiilen yapıldığı ve artık alenîleştiği günümüzde, ümidimizin varlığını hissettirmesi zamanı diye düşünüyorum ki bu Ümit yapacağı vakûr ve âdaplı çıkışıyla sadece Türk Milliyetçilerinin değil Türk Milleti'nin Ümit'i olmaya çok müsait... Anadolu'da, evlerine hapsolmuş, volkan yürekli "Dava Aysbergleri", "Ülkü Devleri", vatanseverler, milliyetçiler bir işâret, bir kıvılcım beklemektedirler.
Şu anda siyâseten sahipsizliğe mahkûm ve terk edilmiş Türk Milliyetçiliği'ne hemen sahiplik edilmezse, korkarım yarın biraz daha geç kalınmış ve mücâdele zorlaştırılmış olur.
Başbuğu'nu on iki yıldır kaybetmiş Türk Milliyetçileri, her şeye rağmen Ankara'da dağları olarak gördükleri Muhsin Başkan'larını da dağlara kurban verince şahlanmış bütün öfke ve hissiyatları ile bir işâret beklemektedirler.
Ümit'ten hemen, ümit veren bir Ümit'likle işâret vermelerini beklediğimi, şahsen söylemeliyim. Erken çıkanın yol aldığını bilirim. Kurnazlar düşününceye kadar, Ümit'in atlanıp yürümesini istemekte ve dilemekteyim Mevlâm'dan. Türk Milleti'nin son sistemi Cumhuriyeti ve demokrasiyi araç olarak kullananlarca onlarca yıldır durağanlaştırıldığını gören ve itiraz eden bir davranışın, Ümit'i, Liderliğe taşımasını da ümîd ediyorum.
Nerde hareket, orda bereket ilkesiyle; Hadi, Yeniden Türk Milliyetçiliği'nin Ümit'i!... İşâreti, Yeniden Türk Milliyetçiliği'nin Sancağı'nın açıldığı muştusunu verin lütfen... Ümitsizlik, îmansızlıktır.
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

tayfun gündoğdu dedi ki...

yüreğinize sağlk hocam artık eylem zamanı geldiğini düşünüyorum ümit beyin açıklama yapma zamanı gelmiştir