Cumartesi, Nisan 25, 2009

OOOH NE RAHAT, DEMOKRAT HAYAT!...

Bu gün, ben de rol yapsam diyorum!
Olaylara ve dünyaya başka bir gözle, bir başka pencereden, san'at yaparak baksam! Taklitçiliğin soytarılık olarak târif edildiği töremize rağmen taklitçiliklerini san'at olarak dayatan en-tellek-tüellerimizi anlamaya çalışsam diyorum! Yalandan kim ölmüş!...
Olaylara bir "İnadına Tayyip"çi gibi, erkek işbirlikçi(!) taraftar gibi baksam diyorum! Karakolda doğru, mahkemede şaşsam diyorum! Bir yerlere mesaj için bir şeyler söylesem, ertesi gün bir yol arkadaşım te'vîl etse, düzeltse ben de özür dilesem, günü kotarsam diyorum!
Bu gün "Allah-Lillah" desem; Avrupa'ya, Batı'ya küfretsem, atsam-tutsam; Batıcılara "Garson" desem, "Haçlı uşakları" desem, oyları topladıktan sonra M.Yılmaz'dan daha ateşli bir AB sancaktarı olsam, "BOP Eş Başkanlığı"na terfî ettirilsem diyorum!
İHL desem, baş örtüsünü tesettürleştirerek "türban" desem, cemaat ve tarikatları STK olarak târif etsem, türbanı yasalara değil "ûlemaya sorun" diyerek îmanlılaşsam, seçimler biter bitmez de demokratlaşarak Avrupa'da "Sağcı Hristiyanlar Birliği"ne girsem diyorum! Oooh ne rahat!İstanbul'da, Küresel Kriz'e rağmen belediyeye binlerce işçi alınacağını duyursam, müracaatları almak için önce oyları garantiye alacak anlaşmalar yapsam, seçimler bittikten sonra, on binlerce hayâli çöpe atarak işçi alınamayacağını açıklasam diyorum! İşsizliği devlet adına önleyeceğim diye, çöpten pet toplayan garibanların işine göz diksem, işsizlikleriyle yetinmediğim garibanları ölüme mahkûm etsem ve inadına merhâmetli kalabilsem diyorum!...
AB emrettiği için çiftçiye kota koysam, ekilmeyen her dönüm için AB parası versem, sonra "Gözünüzü toprak doyursun!" diye fırça atarak oyunu alsam diyorum! Millî Görüş desem, Millî Sanayi desem, Hoca'yı seçim süresince hapsetsem, oyları Allah adıyla topladıktan sonra üretim yapan bütün millî kuruluşları satarak kapattırsam diyorum!
Karabağ'da Ermeni soy kırım yapmışmış umurumda mı? Azerbaycan'daki "Tek millet, iki devlet" diyen Kardeşlerimizi Ermeni'nin ayakları altına terk etsem, ön şartsız sınır açmaya hazırlanırken Erivan'da Türk Bayrağı'nın yakılmasını görmezden gelsem ve buna itiraz edenleri, iktidara darbe yapmaya hazırlanan "ETÖ" üyeliğiyle suçlasam Silivri'ye tıksam diyorum!
Haçlı'dan, ABD'den, dünyadaki toplam nüfusu üç milyon olmayan Ermeni'den korksam, bir televizyon sunucusuna; "One minut!" desem ve kahramanlaşsam diyorum!
Bir günlüğüne, "Kasımpaşalı" olsam; "Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki Karabağ meselesi halledilmeden sınır açılamaz!" desem; Köşk ve Köşk'e bağlı Dışişleri Bakanı gitse koşulsuz "Yol Haritası" anlaşması yapsa gelse diyorum! Yalandan kim ölmüş!...
BOP Eş Başkanlığı'ndan, Medeniyetler Arası İttifak Eş Başkanlığı'na terfi ettirilerek hâlâ milletin gözünde en îmanlı millîcî diye kalmayı başarsam diyorum! Rol yapsam, yalan söylesem ve adını san'at koysam diyorum!
Bütün rol yapan artistleri, geçmişin en hızlı "eski tüfek" çakaralmazlarını bakanlıkla taltîf etsem, cezaevinden teröristlerin seçime girip Meclis'e girmelerini seyretsem, dokunulmazlık kazananlara zaten dokunamam da, Doğu Anadolu'da PKK'nın kazandırdığı Belediye Başkanları'nın tehditlerine demokratlık adına boyun eğsem ve Kabadayılığım devam etse diyorum! Ne güzel şey! Oooh ne rahat, demokrat hayat...
Türk'ün rol yapması da bu kadar olur! Korkaklığın, ürkekliğin, teslîmiyetçiliğin, kardeşe ihânetin adı, nasıl erkeklik olabilir diye düşünüyor "Isır diye tepinen gözbebeğim"e söz geçiremiyorum!...
"Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: