Pazartesi, Nisan 20, 2009

ERGENEKON'DAN ÇIKIŞ!...

"YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı telefonla aradı." Haberini duyunca aklıma; "Derviş, dervişin arkasına sırayla geçer." Sözü geldi!
Zamanın sür'atli, acımasız ve programlandığı şekilde geçtiğini zor da olsa öğrendik. Zamanın sadece sevgiye yetmediğini de öğrendik! Her vuslatta veya her ayrılıkta zamanın sevgiye nasıl cimri davrandığını veya sevgiye ne kadar az zaman ayırdığımızı fark ettim!
Utandım! Zamandan utandım! Adını ömür koyup alıp vereceğimiz her soluğu programlayarak zamanımızı verenden, kulluğumdan utandım! İthâl beşerî sistemlerin kontrolünde zamanımızı isrâf edişimizden utandım!
Öfkeye, kîne, intikama şeytanın organizesiyle fazlasıyla yetirdiğimiz zamanımızın; sevgimize sıra geldiğinde nasıl kısıtlandığını, nasıl sakındığımızı hatırlayınca aklımdan, vicdânımdan, îmanımdan utandım!
"Îmanlı" sıfatlı(!) merhâmetsizlerin, onar yıllık aralıklarla nasıl insafsızca hesaplaştıklarını hatırlayınca zamandan da, programlayıcısından da, takvâ'nın kul ile Allah arasında olduğu öğretisine rağmen "îmanlı" sıfatından da, îmanlı sıfatlılardan da utandım!
Öncelikle YÖK Başkanı'nın bu geçmiş olsun aramasını, kendimi çok zorlamama rağmen samîmi bulmadığımı söyleyerek ben de zamanımı kötü kullanmak hakkımı kullanacağım!
"Derviş, dervişin arkasına ..." darb-ı meselini defalarca yaşadık. Bir daha yaşayacağız! Adına demokrasi denilen, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde hesaplaşma gününe ulaşmak için vâsıta olarak kullanılan bir sistem sâyesinde, onar yıllık aralıklarla hesaplaşmalar izleyerek yaşadık! On yıl öncenin kahramanlarının hainlikle ithâm edilerek yargılanmalarını, on yıl öncenin hâinlerinin iade-i itibar edilerek kahramanlaştırıldıklarını izledik defalarca!
Hamâsi, duygusal ve öfkeli düşüncelerimin içinde; bir öğretmen olarak, öğretmen olan Yusuf Ziya Özcan Hoca'ya seslenmek isterim:
Hoca, Hoca! Derviş, dervişin arkasına sırayla geçiyor! Şu anda kendisini hâkim ve hükümrân gören kadronun on yılını ikmâline, fazla bir zaman kalmadı! Demokrasi sâyesinde intikam almak için ve yine sandıktan gelecek olan size göre îmansız, kendilerine göre ise en inançlı kadroların, sizi göreve getirenlerden ve tabi sizden hesap soracağı zaman, çok yakın! Sevgiye, dostluğa, muhabbete yetmeyen zamanın bu hesaplaşmaya nasıl yettiğini, hep beraber bir daha yaşayacağız!...
Hoca, Hoca! Elimizdeki bize teslîm edilmiş genç kuşaklara zamanı doğru kullanmayı öğretmektense geçmişte öfkelendiklerimizden intikam almakla ziyan ettiğimiz zamanın, başkalarına da fırsat vereceğini hiç mi hatırlamazsınız? Hoca; "Derviş dervişin arkasına sırayla..." tesbîtinin hiç sekmeden işlediğini fark etmeyecek misiniz?
Keserin döndüğünün, sapın döndüğünün ve sıranın hesabın görülmesine geldiğinin farkına, öğretmen olarak en önce bizim varmamız gerekmez mi?
Zamanın sür'atli ve acımasız olduğunu, sırasını savanın mutlaka arkaya geçmesi gerektiğini ve sadece geçmiş olsun telefonunuzun yetmeyeceğini; daha fark edilir, daha münevver bir tavır sergilemeniz gerektiğini hatırlatsam, düne bakarak bu günden ders almak gerektiğini hatırlatsam, zamana karşı öğretmenleşebilir miyim?
Türk'e de Türkçe kullanacağı zaman gelecek elbette! Ümrâniye diye başlatılıp sonradan Ergenekon'laştırılan uygulamayla, yeniden bir "Ergenekon'dan Çıkış" zamanının, farkında değil misiniz? Korkmayın ama! Zamanı geldiğinde biz sizi, Türkçe sevgiyle yargılayıp öğretmence sevgimizle, bağışlayarak döveceğiz!...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: