Çarşamba, Nisan 01, 2009

TÜRK'ÜZ, TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ...

Dudaklarımızda kan ve ateşe gülen bir gülüşle,
Yürüdük ölümü kıskandıran bir yürüyüşle!
Düştük te bağrına toprağın; adımız, vatan oldu.
Geçtik yardan ve serden ülkü denilen düşle
Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle!... (Mehmet Emin ALPER)

Gönüldaşlarım;
Şimdiden sonra susan, nâmerttir! Şimdiden sonra seyreden kalleştir! Şimdiden sonra; "Küfrün karşısında susan dilsiz şeytandır!" tarifindedir susan!...
Yiğit fıtratlı, imanlı Türkler, Ülkücüler, Alperenler, yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevebilecek yüreğin sahipleri, muhabbet cengâverleri; artık konuşma zamanı!
Artık kapı kapı dolaşarak, şeref sözü vererek, Allah(c.c.) adına yeminlerle yapılacakları tek tek anlatmanın zamanı!... Bu memleketin, bu Devletin, bu Bayrağın, bu Cumhuriyetin aslî sahiplerinin de; en az yalancılar kadar, takıyyeciler kadar, îman tâcirleri kadar, bölücüler kadar cesâretle ve tek tek, en yakınlarından anlatmaya başlama zamanı!...
Erken çıkan yol alır Dostlar!
Hastalık belli, teşhis koyulmuş! Ahlâksızlığı, mürâiliği, riyâkârlığı, takîyyeyi, dönmeği, dönekliği, kalleşliği, kahpeliği ilm-i siyâset diye yutturan kurnazların karşısına; imânımızla, yüreğimizle, Yiğidimizle dikilmenin zamanı! Geçen zaman, vallahi kayıptır!
Sözüyle kendisi birbirine çok yakışan, bir Yiğidimiz var! Elli sefer anketlerle sorulsa, ellisinde de; en doğru siyâsetçi, en doğal siyâsetçi, yalansız-riyâsız tek siyâsetçi, "Dürüst Siyâsetçi" ödüllü tek siyâsetçi olarak çıkacak bir Yiğidi anlatmak işimiz!
İnadına Tayyip'çiliğin, Bahçeliciliğin, Baykalcılığın, Erbakancılığın, AB'ciliğin, ABD'ciliğin, Büyük Ortadoğu Projesi'ciliğin, iş birlikçiliğin, bölücülüğün, hatta Apoculuğun horlanılmadığı bir memlekette; Muhsin Yazıcıoğlu'culuk nasıl bir şereftir farkında mısınız?!...
Türkiye'de, bunu yazan ilk ve tek kalem olmamla övünmeme izniniz olur mu?
Çok bizden birisinin, Türk birisinin; "Biz, aynı tarihten, aynı coğrafyadan, aynı ruh ve iman ikliminden gelen bir milletin çocuklarıyız. Dün birdik, yarın da bir olacağız. Biz, Türk’üz, Kürt’üz, Laz’ız, Çerkez’! Biz, Âlevîyiz, Sünnî’yiz. Kısacası biz, hep beraber Büyük Türk Milleti'yiz." diyen sesi, her yere taşımaktan kolay ve keyifli ne olabilir?
"Biz, Türkiye sevdâlısıyız. Biz, 'Tek ülke, tek bayrak, tek dil, tek millet' sloganının gerçek sahibi ve takipçisiyiz… Biz, kendi çıkarları için siyâset yapanlardan çok farklıyız. Biz, gerçek vatanseveriz. Yüreklerimiz vatan aşkıyla çarpar. Biz, inançlı vatanseverler topluluğuyuz. Bizim alt ve üst kimliklerimiz yok! Biz, Türk Milletiyiz! Biz, Büyük Birlikten yanayız…'Vatan Bölünmez' diyoruz." diyen bir Türkmen Yiğidini, Anadolu'ya anlatmaktan kolay ne olabilir?
Ciğerleri ağzından çıkarcasına; "Ben Türk'üm, Türk Devletsiz olmaz! Ben Türk'üm, Türk bayraksız olmaz! Ben Türk'üm, Türk ezansız olmaz! Ben Türk'üm, Türk hürriyetsiz olmaz!' diyor musunuz, diyecek misiniz?" sorusunu, her Türk'e sormaktan daha şerefli, daha keyifli ne olabilir?
Sözle söyleyenin bu kadar birbirine yakıştığı, ikinci bir örnek var mı?
Hadi Gönüldaşlarım! Hemen bu gün, evlerimizden; analarımızdan, babalarımızdan, bacılarımızdan, kardeşlerimizden başlayalım! Yarın sıra komşularımıza, öbür gün akrabalarımıza gelsin...
Biz, Türk Milliyetçisiyiz. Bizden bedbîn, bizden tembel olmaz, olmamalı!...
Biz; ilâhi hükme isyân edip, Azrail'e kızamayız hâşa! Başımız sağ olsun...
HAYAT BİR GÜNDÜR, O DA BU GÜNDÜR...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Not: 19 Eylül 2008 günlü yazımı, bir iki değişiklikle güncelledim sadece. Şahsen haklarımı -varsa- helâl ettim, lütfen hakkını helâl et Yiğidim. M.A.

Hiç yorum yok: