Salı, Nisan 21, 2009

İŞ, YANLIŞ HESÂBA KALDI!...

MHP ve Sn. Koray Aydın'la ilgili bir kaç kelâm etmeliyim. Zannederim buna çok hakkım var!
1967'den beri Hareketin içinde ve ömrünü MHP Propogandisti olarak geçirmiş bir Türk Milliyetçisi olarak; "Örülü duvardan tuğla istenmezmiş! Tuğla benim. Bizim olmayan duvarın sahibinden bana ne?" diyerek 2005'in son gününde mevcût, işgâlci yönetim ile bütün bağlarımı kesmiştim. Hayatımızı tek tip yaşadığımız için gittiğimiz her yerde sohbet konusu, mutlaka MHP oluyor hâlâ! Buna da itiraz ediyorum! Ne MHP, ne de işgâlci yönetimi hakkında konuşmuyorum çünkü ilgilenmediğim bir parti hakkında konuşmak hem mesai kaybı, hem de istemeden mevcût yönetimin propogandası oluyor!
Teşkilât içinde Başbuğum'dan sonraki üç kongrede D. Bahçeli'den yana olmamıştım ama her kongreden sonra; "Ülkücü irâde tecellî etmiştir." diye yazarak seçilen yönetime biatımı açıklamıştım.
Başbuğ Türkeş ve Ülkü Ocakları tedrîsli Sn. Koray Aydın'ın dününe şâhit, yarınına kefâlet verebilecek yaşta ve donanımda bir ülkücüyüm. Buradan hareketle fısıltıyla Koray Aydın'ın Genel Başkanlığa aday olacağını duyduğumda heyecanlanmıştım. Gazetemizin verdiği bir iftar yemeğinde bizzat sorarak aldığım; "Henüz kongre sürecinde değiliz ve şimdiden bir şey söylemek erken." cevabıyla da aday olmayacağı kanaatine varıp susmuştum.
Mevcût Genel Başkan'la, 2005 yılının son gününde, yüz yüze yaptığımız bir görüşmeden sonra, "Teşkilâtlarımız artık bizim değil!" isyânımla terk ettim! "Ne mozaiği ulaaan! Gerekirse kan dökeriz." diye kükreyen Türk sese mukâbil; "Çiçek bahçesi, renk tamamlama ve farklılıkların farkındalık" politikasını, kabûlüm mümkün değildi.
Ayrıca; insan ömründe kuşak denilen bölümün 40 yılla tarif edildiğini bilmemize rağmen 45 yaşındaki bir siyasi parti mevcutları içinde 6-7 farklı kuşağın varlığını ve bundan rahatsızlığımı Bahçeli'ye arz etmiş, bunun bitirilmesinin gereğini hatırlatmıştım. Bu yapay kuşaklar arasında köprülük sağlamakla görevli, teşkilat içi bir birimin kurulması, başına her kuşağın tanıdığı bir ismin getirilmesi ve bu kişinin de sadece Genel Başkan'a karşı sorumlu olması düşüncemi arz etmiş ve ilgilerini çekmiştim. Konuyla fazlasıyla ilgilenip önerebileceğim bir kişinin olup olmadığı sorusuna cevâben söylediğim isim üzerine; "Siz ne yapıyorsunuz? Neyin peşindesiniz?" şeklindeki öfkeli soruyla, mantığım durmuştu! Bahse konu "Ağabeyim" hâlâ, Bahçeli'ye rağmen orada!...
O gün, teşkilâtlarımızın işgâl edilmiş olduğunu ve kurtarmaya gücümün yetmeyeceğini görmüştüm! Teşkilatsız kalan kendimi; "Elinden en sevdiği oyuncağı alınan yaramaz çocuk" diye tarif etmiş; "Alparslan Türkeşli MHP'ye ömrümü hîbe etmiştim helâl olsun, helâl olsun, helâl olsun. Devlet Bahçeli'li MHP'ye ise, ne yapmışsam bu dünyada da, ahrette de harâm olsun!" diye âh ve feryâd etmiştim!
Teşkilât içinde son meşrû mücâdelemi de Sn. Ümit Özdağ'la birlikte vermiştim. Yeri gelmişken PKK'lılara ve bölücülere karşı oda hapsi verilen genç ülkücülerin, Ümit Özdağ ve bizim üzerimize saldırtılmalarında Sn. Özdağ'ın vakûr ve cesûr davranışlarının hakkını da bilvesîle teslîm etmem gerek. Meselâ; Malatya'da en az bin kişilik ömürleri sıcak ve sert kavgalar içinde geçmiş kişilere saldırttırılan dört delikanlının, linç edilmesini engelleyen Ümit Özdağ'a hem ülkücü hareket hem de o dört delikanlının aileleri, ömür boyu teşekkür borçludurlar!
Sn. Koray Aydın'a, birini tenkîd edebilmek için tenkîd edilenle mutlaka boy ölçüşmek veya kantara çıkarak sıkletleri karşılaştırmak gerekir derim! Hâlâ görevde olan genel başkan yardımcılarından kimlerle, hem de genel merkez odalarında Bahçeli aleyhinde neler konuştuklarımız, aklımda. Elbette onların da akıllarındadır. Vicdâni nâmusumuza emânet o anların gereğinin, ne zaman yapılacağını da heyecanla, hevesle, sessizce bekleyenlerdenim!... Keser döndü, sap döndü! İş, yanlış hesâbın dönmesine kaldı!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: