Pazar, Haziran 20, 2010

AKP VUVUZELALARI...

Yüreğim paramparça, öfkeden kanım kurudu! Nâtıkam iflas etti, öfkem aklımın önüne geçebilmek için tarifsiz bir uğraşta! Hayatımda bu kadar karalama yapmadım! Hayatımda bu kadar yazıp üzerini çizmedim! Hayatımda hiç bu kadar kendime yasak koymadım!
Sekiz evlâdımız baskın çatışmada, iki evlâdımız mayına basarak şehit oldu! 14 evlâdımız çatışmada, 2 evlâdımız da mayında yaralı!
Ben de şikâyetleniyorum, şehit yakınları da, muhalefet te, hükümet te şikâyetleniyor! Baş sağlığı diyen dileyene!
Devlet yaşasın, vatan-millet bölünmesin diye evlâtlarımız çatır çatır bedel olarak vatan toprağına karışırken hayatında Türk'üm dememiş Başbakan; "Azîz milletim!" diye kime hitâbettiği belli olmadan, açılımın sabote edildiğini, Türkiye'de her güzel iş olmaya başladığında şer odaklarının faaliyete geçtiğini, PKK'nın yeni bir ihâle aldığını şikâyet ederek dillendiriyor!
Sen kime şikâyet ediyorsun Kardeşim? Sana ülkeyi yönet diye, garip-gurabanın hakkını gözet diye hiç bir partiye nasip olmamış bir oy yüzdesiyle görev verilmedi mi? Sen icranın başı Hükümet değil misin?
Sana git PeKaKa ile bizzat çarpış diyen yok! Zâten dense de yapmazsın! Doğruyu ülkenin en yanlış adamlarına söyletiyorsunuz farkında mısın? "Hadi sizler de, sen de çürük raporlu oğlunu göndersene güneydoğuya askere!" diyorlar, duyuyor musunuz?
Dünyanın her yerinde illegal örgütler, örgüt başı yok edilerek bitirilmez mi? Dünyanın neresinde, hangi sistemde isyan etmiş bir örgütün başı cezaevinden örgütünü idare eder? Dünyanın neresinde, hangi sistemde hükümet edenler, silahlı kuvvetlerini pasifize etmek için bu kadar demokratlaşır? Dünyanın neresinde kahramanına bu kadar hakaret edilir?
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın efsâne kahramanları neden tutuklu? PeKaKa'lıdan bile selam alan kahramanı, sağır sultan duydu siz duymadınız mı?
Aylardır bu gün, yârın derken sûni gündemler yüzünden bir türlü Em. Kurmay Albay Levent Göktaş'tan bahsedemedim! Afet Ilgaz'ın PKK'lılardan selam alışını anlattığı yazıyı okurken hem öfkelendim, hem utandım bu Kahramandan! Elbette hakkını helâl etmesin!
Kısa süreli bir tanışıklığımız oldu. O dönemlerde ben; "Emekli olduktan sonra vatan kurtarmaya soyunanlardan kurtulmadıkça kurtulamayız!" deyip dolaşıyordum! Kanaatim hâlâ aynı ama vakitsiz emekli edilen kahramanlardan da bu kadar kolay vaz geçilmemeliydi! Levent Göktaş'ın Hukuk Bürosundaydık. Ben yine, emekli olduktan sonra vatan kurtarmaya soyunanlardan şikâyetleniyordum heyecan ve öfkeyle. Levent Göktaş birden kalkarak içeriye gitti! Bu ani kalkışına bir mana verememiştim. Bir-iki dakika sonra elinde askıda bir üniforma ile geri geldi. Üniformanın önü, sağlı sollu madalyalarla doluydu. Çakmak çakmak bakan gözleri, sağanakça boşalacak dopdolu bulutlar gibiydi. "Hocam! Anlatmaya utanıyordum ama bu benim üniformam!" dediğinde zaman durmuştu! Hayatımda utanmadığım kadar utanmıştım. Sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinde 3 Üstün Hizmet Madalyalı tek asker olduğunu öğrenecektim.
Millet gibi, şehit yakınları gibi, muhalaefet gibi ve benim gibi şikâyetlenmekten başka bir şey yapmayan Başbakan; PeKaKa'lıların korkulu rüyası Levent Göktaş'ı versenize yeniden Genel Kurmay'ın emrine. Ona ölümüne sadık birliği ile yeniden salsanıza PeKaKa'lı çakalların peşine! İnisiyatif kullanacak yetki ve cesâretin var biliyoruz!
Bu kadar şikâyetlenen içinde bir de AKP Vuvuzelaları; "İsrail, AKP hükümetini devirmeğe and içmiş! İsrailin karşısında Recep Tayyip'i desteksiz mi bırakalım?" diye yeni bir uğultuya başlamazlar mı? Allah sizi bildiği gibi etsin! Bu vuvuzela uğultunuzdan, AKP'ye oy verenlerin bile midesi bulandı! Yeter artık! Bâri susun be!
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: