Cumartesi, Haziran 05, 2010

BİZ DE Mİ, PROPOGANDA YAPALIM?

"Sevgili Kızım, (...) Medeniyet iki yüzlü bir acûzedir. Doğruyu da o söyler, yalanı da o icadeder. Yalan söylemek; ticaret nâmına yapılırsa adı 'reklâm'dır, siyâset nâmına yapılırsa adı 'propaganda'dır, din nâmına yapılırsa adı 'misyonerlik'tir, ahlâk nâmına yapılırsa adı 'nezâket'tir. (...) Havâdisleri masal dinler gibi dinlemeli! En akla sığmaz masallarda bile bir gerçeklik rûhu olduğu gibi, en yalan bir havâdiste bile bir gerçek kokusu sezilir. Meselâ ısrarla birisinin aleyhinde bulunuluyorsa bu, ona çok kıymet verildiğini gösterir! Ajanslar, gazeteler bir haberde çok abartı yaparlarsa, mutlaka onun aksi doğrudur. Çünkü fiilin etkisini azaltmak için sözün kuvvetine müracaat ediliyor. Hasılı, insanların yüzleri sinemadaki çehrelerden farksız olduğu gibi, sözleri de romanlardaki sözlerden daha çok doğru değildir. Rahat yaşamak isteyen, ne yüzlere aldanır, ne de sözlere inanır. İnsan öyle bir kumaştır ki, genellikle tersi yüzüne uymaz! Baban, Ziya Gökalp-14 Ekim 1920- Polverista"
Allah aşkına dikkat! 90 sene evvelin müstevlîsi, günümüz müttefikleri tarafından sürgün edilen Ziya Gökalp'in Kızı'na yazdıkları, Silivri'den yazılanlara benzemiyor mu? Veya 90 sene önce, "Ey dipdiri meyyit! İki el bir baş içindir." diye feryâd eden M. Akif'le, "İnsan öyle bir kumaştır ki, ekseriya tersi yüzüne uymaz." diyen Z. Gökalp'le, Silivri'den; "Dördüncü tayin yerimde, görevimin başında Cumhuriyet nöbetindeyim." diye haykıranlar arasında bir benzeme yok mu?
Siyâset nâmına yalan söyleyerek propoganda yapanlara destek olsun diye, yandaş medya'nın sığındığı sözün kuvvetiyle koparılan "yaygara"nın farkında mıyız?
Pesilvanya Prensi F. Gülen, İsrail'in katlettiği insanlarımız için baş sağlığı dilediler sağ olsunlar. Aynı gün İskenderun'da şehit edilen askerlerimiz için mesaj yok! Yetmedi! Baş sağlığından hemen sonra; "IHH’nin politik bir amaç güdüp gütmediğini söylemek kolay değil!" Ayrıca, kendi hareketiyle ilişkili bir derneğin Gazze'ye yardım götürmek istediği zaman onlara İsrail'den izin almaları gerektiğini söylediğini söyledi! Biz söylesek Başbakan tarafından anında; İsrail yanlısı, din düşmanı, açılımı sabote etmek isteyen provokatör, şehit cenazelerinde yaygara koparan AKP karşıtları olarak isimlendirilir ve hedef gösteriliriz! Ama söyleyen Pensilvanya Prensi ve söyledikleri de, doğru! Filistin bayraklarıyla meydanlarımızın doldurulduğu, Tekbirlerle semanın patlatıldığı bu günlerde; Recep Bey'in, propoganda yaparak siyâset adına yalan söylediğini anlatabilmek için daha ne yapmalıyız Allah aşkına?
Pensilvanya Prensi'nin Türkiye'deki temsilcisi Hüseyin Gülerce, ortalığın toz-duman edildiği bu günlerde, Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı'nda değişim yaşatılan CHP ile ilgili olarak; " Solda büyük bir buluşma gerçekleşiyorsa, Ak Parti'nin de sağda büyük bir buluşma gerçekleştirmesi lazımdır." tavsiyesini atlamıyor! Başbakan, İsrail'e böyle devam ederse Ortadoğu'daki en yakın
dostunu kaybedebileceği uyarısını yapıyor! Aynı gün müttefik(!)imiz ABD'nin Başkan yardımcısı Joe Biden, İsrail'in Gazze'ye giden gemileri durdurmaya hakkı olduğunu söylüyor! Zamanlama mı, tesadüf mü, tevafuk mu? Bu ne?
İçerden-dışardan elbirliği ile, 90 yıl önceden de aynı uygulamalarla başımıza örülen çuvalları, millete anlatabilmek için başka ne yapmalıyız? Sesimizi nasıl duyurmalıyız?
Ziya Gökalp'in; "Yalan havâdis neşretmenin nâzikâne ismi propagandadır." uyarısına 90 sene sonra yeniden muhatapsak AKP'nin iç politikasına malzeme edilen, İsrail'e suçsuz-günahsız katlettirilen dokuz rahmetliden farkımız ne?
"Bana yol gösteren benden olmalı / Olamaz Türk’e baş Türk’üm demeyen!"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: