Cuma, Mart 23, 2012

HER SÜKÛT, İKRÂRDAN MIDIR?

Madem sustuk!.. Tanrı'dan ve ecelden gayrı hiç bir beşerin susturmaya gücü yetmezken madem sustuk, sükûtumuzun ikrardan olup olmadığı bilinsin bari!
Madem bir ömür gayretle Ülkücülük sıfatını kazanamadık! Madem artık hâris heveslilere hîbe ettiğimiz siyâsî kimliğimizin hesabını da sormayacağız! Suskun davranalım bari !...
Sükûtumuzun sessiz bir isyân olduğunu, yalnız kurtluğu gönüllü seçtiğimizi, yalnız kurtun ömrünün kısalığını bildiğimizi ama ömürlerinin kurtça olduğunu gösterelim!
Dünümüze tanık, yarınımıza kefîl bir kuşak olarak öyle azaldık ki! Aileleştik, fert fert çoğaldık ama azaldık! Birimiz buradaysak diğerimiz, oradan da uzağız!
Aramızdaki mesâfe uzadıkça güçlenen muhabbet ve sadâkatimiz yüzünden sürüler, yalnız kurtlardan korkar oldular!
Keşke korkmasalardı! Keşke bizim teşkilat âdâbına ve yoldaşlık edebine namusumuz kadar sâdık olduğumuzu bilselerdi!
Rekâbete girenlerin, şartlara; at yarışlarına girenlerin hipodromlara göre at ve jokey seçmeleri doğal! Hiç bir süvâri, jokeyliğe heveslenmeyeceği için yarışa girenin ne seçtiği ata, ne de jokeye itiraz etmez! Çünkü süvari ile jokey, farklı karakterler! Süvâri atından başkasına binmez, süvarinin atı da sahibinden başkasına bel vermez! Oysa jokey her ata biner, yarış atı her jokeye bel verir!
Keşke bilselerdi ve seferin süvarisiz bitmeyeceğini, jokeyle sefere çıkılamayacağını; her jokeyin, her yarıştan sonra bir başka hipodrom ve bir başka at sahibine yöneleceğini, işlerinin bu olduğunu, geldikleri yere gitmek için geldiklerini bilselerdi! Keşke!...
Madem, "25 yıldır herkes Ülkücü Hareketten alacaklı, bir verecekli bulamadık!.." haksız siteminin sahibi ve duyan herkesi inciteceğini bilmeyenlere inat, geçmişte onurla, gururla, Türk vakarıyla yaşananları; Önden Gidenler'in şanlı mücâdelelerini susamış gönüllere sunarak sessizleşiriz biz de! Ve birilerini suçlayarak sitemi mahâret sayanlara inat, Allah Rızası'ndan gayrı bir şey beklemeden, sessizce seferi takip ederiz!...
24 Haziran 1995 günlü Milliyetçi Çizgi Gazetesi'nde Yakup AVCI'nın "NEREDESİNİZ?" yazısına cevaben yazdığımız yazının eki olan bir şiirimizle maziden günümüze, susalım!...

ÜLKÜ DEVLERİ'NE

Bir bıçak saplanmış tam yüreğime,
Çıksa kanayacak kalsa sancıyor!
Bir Ülkü hapsolmuş tüm benliğime
Çıksa incinecek kalsa sancıyor!...
.......... Acep cüce miyim, Ülkü Devi mi?
.......... Zindânım etmişim kendi evimi!
.......... Gözümün bakışı kin mi, sevi mi?
.......... Baksam tiksinecek, yumsam sancıyor!...
Bir zamanlar Allah rızâsı vardı
Gönlümüze bütün âlem sığardı
Utanıp sakalım saçım ağardı,
Tarasam incinir, kessem sancıyor!...
.......... Dünyayı kapladı arsızla nursuz
.......... Hani bizden idi güzel kusursuz
.......... "Ülkücüyüm" diyor namert uğursuz
.......... Ülküm inciniyor, dâvâm sancıyor!...
Yüreklerde sızı, kucakta canlar!
Cephede kalanlar, evlerde kanlar!
Hani atlananlar pusatlananlar?
Gönlümde savaş var canım sancıyor!...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR!"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAn

Hiç yorum yok: