Cuma, Mart 23, 2012

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ BÖLÜĞÜ, BÖLÜK'SÜZ!...

Bu susuş, sükûtumuz ikrârımızdır! Tevekkülle teslîmiyetimizdir.
"İnna lillâhi ve inna ileyhi raciûn."(Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz. Bakara-156)
Bir Ülkü Devi daha Hakk'ka yürüdü.
Bir Ülkü Devi daha, fâni dünyada susarak ebediyyete intikâl etti.
Birinci 12 Eylül öncesinin sıcak çatışma ortamlarının Bozkurtlarından Kıymetli kandaşımız İlhâmi BÖLÜK vefat etti! Ankara -eski Yükseliş- yeni Gazi D.M.M. Akademisi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu...
Birinci 12 Eylül öncesi, Ülkücülerin âteşle imtihân döneminde İzmir Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı...
Tarım Kredi Kooperatifleri'nde değişik kademelerde çalıştı.
Görüldüğü her yerde Ülkücülüğü ve MHP'yi çağrıştıran, hatırlatan bir ömür yaşadı! Istırap çekti, ses çıkarmadan, şikâyetlenmeden, asla kimseye küsmeğe tenezzül etmeden yaşadı!
Evli üç çocuk babası İlhami BÖLÜK, artık yok!... Aslen Yozgatlı olan bu Yiğit Türk Milliyetçisi, severerek seçip yerleştiği, ailesi ve çocuklarına memleket ettiği Urla'ya defnedilecek...
Çalabı'm, Tanrı'm, Hüdâ'm, Allah'ım yattığı yerde utandırmasın. Sevdikleriyle haşr'etsin...
Son zamanlarda çok rahatsızdı İlhami!...
Aylardır, vefakâr eşi, bir başka Ülkü Devi Hatice BÖLÜK'ün ve üç oğlunun gözetiminde hastanee yoğun bakım ünitesindeydi!
Sanalağdan hastalığını duyurduğumuzda yakın vilayetlerden bile ziyâretine gidip, yoğun bakımda olduğu için görüşemeden dönenler olmuştu. Allah hepsinden râzı olsun...
Bu susuşumuz, sükût ve ikrârımızdandır işte!
Sözün bittiği, tevekkülle teslîmiyetin gösterileceği andayız. Hatırladıkça Fatiha ikrâmımızı yapıp ağlayacak ve gördüğümüz her ağlayanda İlhami'mizi hatırlayacağız ömrümüz kadar...
Ölümlü, fâni dünyada küsmeyi meslek edinmişlerimize kızsam mı bilmem ki? Süvarilerle jokeyler arasındaki farkı bile bile, davranışlarıyla bunu belli etmeyen siyâset yarışçılarına bir şey söylesem mi bilmem ki? Söylesem susmak kadar etkili olur mu ki?
Sevgili İlhami'nin bedensel fizîki şikâyetleri bitti! Vatan Ana'nın toprak bağrında sonsuz uykusuna uyudu!
Rahat uyu İlhami Can!
Hiçbir ordu komutanının, generalin, hatta paşanın ordularla hükmedemeyeceği kabadayı Türk yüreklere muhabbetinle hükmetmeyi başaran ender Sevgi Erlerindensin bilenim, şahîdinim!...
Kimlerin, ne ayıplarını, asla fâş etmeden kendinle sonsuzluğa götürdün bilenim, şahîdinim!...
Sen'in anlatmadan kendinle götürdüklerini, Tanrı'm şahîdim olsun ki ben de anlatmayacağım! Anlatmaya niyetlenenlere de haberim olursa mani olacağım söz!...
Bir önceki yazımda; "Dünümüze tanık, yarınımıza kefîl bir kuşak olarak öyle azaldık ki!" demiştim! Bir kişi daha eksildik!
Bu eksilmemize sevinen olabilir mi? Olur! Onları Allah'a havâle ederiz!
Her geçen gün birer birer eksilen, emektâr kuşağı; görmezden gelenlere, yok farzedenlere, bir neslin emeklerini inkâr edenlere ne diyebiliriz, ne demeliyiz? Vallahi bilmiyoruz!
Onlara bedduâ da edemeyiz!
-Nefsimden kötüsü yok- Eğer onlar kötüyse bizim kötülerimiz! Eğer biz kötüysek onların kötüleriyiz! Kötülerine sahip çıkmayan kime, kim, iyilerini vermiş ki, bize de versinler?
Bütün Şehitlerimize, "Önden Gidenler"imize, Başbuğlarımız'a ve İlhâmimiz'e Tanrım rahmetler eylesin.
Ülkücü Camianın başımız sağ olsun. Allah ailesi ve çocuklarını muhafaza etsin...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: