Salı, Mart 31, 2009

DAĞLAR...

Dağlar!
Başı dumanlı dağlar! Hani bize yuvaydınız?
Hani padişah fermanına karşı bizimdiniz? Bize kastınız neydi? Kıskandınız mı sevgimizi dağlar?
"Dağ başından kış, yiğit başından iş eksik olmaz." derdi atalar. Senin başındaki kışa eyvallah ta Yiğidimiz'in başındaki işe ne demeli Dağlar?
Size gereken ihtirâmı mı göstermedi? Sizdeki yarpuzlu koyakları, ondan başka bilen kaç siyâsetçi var ki kıydın Yiğidimiz'e Dağlar?
Bizden öncekilerin çileleri tarih oldu! Bizim neslin hakkında tam kırk yıldır fermanı var padişahların! "Ferman padişahın dağlar bizimdir" diye kafa tuttuk kırk yıldır. Güvendiğimiz dağlara kar mı yağdı Dağlar?
Dağlar, bizi niye dağladınız?
Yiğidimizi aldıktan sonra pusunuzu, sisinizi niye dağıttınız dağlar?
Yiğidimiz'i; bu hava koşullarında size gönderenlerin üzerine niye çığlarınızı salmadınız? Kahpe felekle, kahpelerle, işbirlikçi teslimiyetçilerle, hainlerle sizinde mi ortaklığınız var Dağlar?
"Dağlar dağımdır benim
Gam ortağımdır benim" diyen bizden başka kim kaldı Dağlar?
Dağlar! Ferhat olacağız hepimiz! Dağlar, seni delik deşik edeceğiz! Dağlar, artık sizi sevmeyeceğiz!
Türk Milleti'ne, bize kastınız neydi dağlar?
Dört yüz yıl, Ergeneko'nu Çinliden saklayan siz değil miydiniz? Onlarca yıl Köroğlu'na, onlarca yıl Dadaloğlu'na, Onlarca yıl Şeyh Şamile, onlarca yıl Osman Batur'a açılan kucağınızı neden Yiğidimiz'e kapattınız? Yol verseydiniz yıkılır mıydınız?
İşgâlde misiniz? Siz de mi satıldınız Dağlar?
Yaylaya çıkmayanlara, kızdıysanız haklısınız! Yiğidimiz'in taksirâtı neydi dağlar? Sizinde mi gücünüz sevdâlınıza yetti? Yoksa sizde mi ülkücüsünüz?
Namlulara verdiklerimize alışmıştık! Dar ağaçlarından selâm alan Yiğitlerimiz'e ağlamaya alışmıştık! Yasalarımıza zorla mahkûm ettirilen Yusufiyelilerimiz'e alışmıştık! Terk edenlere, terk ettirenlere, terk etmemekte direnenleri ihraç edenlere alışmıştık! Siz ne istediniz bizden dağlar?
Vicdânımız, îmanımız küsmeğe izin vermiyor! PKK'lıya karşı susup Bozkurtlara saldırtılan genç kurtlara kızamıyoruz! Bize "hâin" diyenlere kızmağa tenezzül etmiyoruz artık! Millete ters düşenlerin, bize ne dedikleri umurumuzda bile değil!
Ya siz dağlar, ya siz? Siz ne istediniz Yiğidimiz'den?
Ankara'da güvendiğimiz tek Dağımız'ı neden aldınız? Dağlığınız yetmedi mi dağlar? Dağlar gibi dik duruşunu mu kıskandınız? "Çukurlar" arasındaki dik duruşunu, bizden çok mu sevdiniz yoksa? Sizin kabul etmediğiniz nefsi kabullenerek sonra Cihâd-ı Ekber'le mağlûp eden Dağımız'ı kıskandınız mı?
Yıkılasınız dağlar! Vîran olasınız!
Kartallar konmasın taşınıza! Bozkurtlar çıkmasın başınıza! Tek kalasınız! Teklikten çatlayıp ufalanasınız! Yanar dağ ola, bizim gibi yanasınız dağlar!

Be Beğ'im,
Dağlar sisli Be Beğim!
Biz sana Beğim dedik,
Dağlar ise bebeğim...

"İnna lillâhi ve inna ileyhi râciûn" Muhsin Başkanımız'a Allah rahmet eylesin...
Selâm, sevgi; dua, dua, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: