Cumartesi, Ocak 16, 2010

ÇOK DEDİK, AZ İŞİTİLDİ!...

Özellikle 12 Eylül Kıyametinden sonra, yıllarca gücümüzün yettiğince dikkat çekmeğe, sesimizin yettiği yerleri uyarmağa gayret ederek millî aklımızı hep canlı ve müteyakkız tutmamız gerek dedik!
Millî değerlerimize de en az dînî değerler kadar sahip çıkmamız hatta millî değerlerimizi diri tutamazsak dînîmize sahip çıkamayız, yakın geçmişimizdeki işgâlleri, camilerimizin at tavlası ve dansöz masası edildiğini unutamayız dedik!
Haklara özgürlük, halkların eşitliği, halkların kardeşliği gibi slogan maskelerle millet bütünlüğümüzü tahrip ediyorlar dedik. Milletliğimizi muhafaza edemezsek devletliğimiz tehlikededir dedik. Kahramanı olmayan, kahramanı ölmeyen toplumlar millet olamazlar. Kahramanlarımıza sahip çıkmak zorundayız dedik!
Vatan sever ile millet sever birbiriyle alâkalı ama tamamen farklı duygu ve kavramlardır dedik. Sosyalist te, komunist te, marksist te, ümmetçi de, liberalin haricindeki bütün 'izm' mensupları da vatan sever olabilir; farklı hesaplarla üzerinde yaşadığı toprağa babasının, dedesinin mezarlarının bulunduğu yere vatan diyebilir ve sahiplenebilirler ama millî ruhla devletleşerek millet ve devlete dünya adresi olarak kabûl ettirilen vatan bütünlüğünü korumak için sadece millet sever yâni milliyetçiler severek ölürler dedik!...
Emperyalist milletlerin dünyaya ihrâç ettikleri izmlerin mensupları ve diğer radikal fikir mensupları da fikirlerini hâkim kılmak için girecekleri öldürerek kabul ettirme uğraşlarında kazara ölebilirler. Onlarda fikirlerini kabul ettirmek için öldürmek amaçtır ama milliyetçi -dahası- İslâm'la bütünleşmiş Türk Milliyetçisinden başka; ölümü şehâdet, şehitliği ölümsüzlük sayan ve hevesle ölen fikir mensûbu yoktur dedik!
Haçlı birliğine girerek iri görünmek kompleksindeki korkak milletlerin tamamı, bazı milletlerin milliyetçiliğinden korkarlar. Birbirinden de korkan bu korkaklar, bir araya gelerek kuvvetlendikleri zannıyla zâlimleşirler dedik. Tarihin dolgu malzemeleri bu korkaklar ya Amerika Birleşik Devletleri, ya Avrupa Birliği gibi birleşik sıfatlı adlara sığınırlar! Savunma refleksleri ve zırhları korkuları olan bu korkak zâlimlerin silahları ise genellikle demokrasidir dedik! Haçlı adıyla yüz yıllardır bir araya gelen bu korkak zâlimlere karşı müteyakkız olmamız gerek dedik. Çok dedik, az işitildi!...
Halkçılığa sığınmış korkaklarımızın; demokratlık, diplomatlık maskeleriyle ve batılılaşmak, entelleşmek hevesleriyle bu dünya zâlimleriyle yaptıkları paralı iş birliği sâyesinde, şu anki 'açılım'lı, saçılımlı, ayrıştırıcı, ötekileştirici, bölücü belâlarla muhatabız! "Dolma kalemler"imizin, işbirlikçi entellerimizin, siyasî yalakalarımızın; halkçılık maskeli, dindarlık kisveli korkak siyâsilerimizin demokrat(!) uğraşlarıyla milletliğimiz ma'lesef tehlikede!
Îmanlı tarifli Milli Görüşçülerin çekirdek kadrosundan oluşan AKP Hükümetinin -dikkat edilirse- eski komüniste, eski sosyaliste, eski liberale hatta eski dinsize iltifat edip gazeteci veya kanaat önderi sıfatı verdiği, devlet uçaklarıyla dedi-kodu etmek için seyahatlere götürdüğü, kamu oyuna mesajlarını iletmek için bunları kurye olarak kullandığı ve Türk Milliyetçilerini tehlikeli diye îlan ettiği, çok açık! Bölücülük eksenli, okyanus ötesi programlı, ayrıştırıcı ve içi boş 'açılım'a karşı çıkan Türk Milliyetçilerine; "Analar ağlamasın!" sloganına karşı çıktıkları için birinci ağızdan "vatan haini" dediler!
Yıllarca demokrasiyi araç olarak kullandıklarını saklamayan bu zihniyet; -neyine yarayacaksa- demokratlaşan Genel Kurmay'ın kozmik odalarına kadar demokrasi adıyla girdiler! Ordumuzun mahremine değen bu gayr-ı millî ellerin nelere mal olacağını da hep beraber izleyeceğiz ma'lesef!
Asrın dolandırıcıları, "temiz kardeşimiz." tarifiyle ahkâm keserken üstün hizmet madalyaları ile başarıları tescilli ordu mensupları ve kahraman millet evlâtları ceza evindeler!
Dönenler, dönekler, değişen-gelişenler, paltosuna sahip çıkmaktan âciz siyâsi amigolar, yönetimdeki demokrat maskelilerden iltifat görürlerken bu çıkar eksenli ilişkilerin nelere gebe olduğunu görmemekte ısrarcı olan, aymaz bazı milliyetçi sıfatlı yazar-çizerlerimizin ısrarla "Türk Halkı" diyerek milletlik bağlarını törpülemelerine ise tarifsiz isyânlardayım!...
"Her sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı yırtıcıdan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir! Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı koşan ceylandan hızlı koşması gerektiğini yoksa açlıktan öleceğini bilir! Aslan veya ceylan olmak fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlamak, yaşamak için mecbûriyettir." (Afrika ata sözü)
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: