Çarşamba, Ocak 20, 2010

İTHÂL YEMEĞE MİLLÎ SOS...

Eski camlar bardak, eski çamlar çardak olur, doğrudur! Ama bilinir ki bardak ta lazımdır, çardak ta! Kullanan ne bardağın, ne de çardağın malzemesinin eskiliğini fark etmez hatta çamın eskisi makbûldür...
Kars'a gitmiştim. Adını "Huzûr şehri" koyduğum Erzurum'a da uğradım. Hem hasret giderdim hem de en doğudan Türkiye nasıl görünüyor diye merak ettim.
Karst'an Erzurum'a, Erzurum'dan İzmir'e kadar tanıdık bildik bütün kanaat önderleri; Kültür Eski Bakanlarından Namık Kemal Zeybek'in Konya'da Demokrat Parti'nin Genel Başkanı edilmek üzere birleşmiş partiye katılımını konuşuyorlardı... Kanaat önderlerinin meseleyi yorumlarını merakla dinledim! Kars'ta, Erzurum'da ve İzmir'de aynı konu, siyâsetle ilgilenen-ilgilenmeyen herkesin dilinde...
Dün İzmir'de Ege bölgesinin ciddî kanaat önderlerinin büyük bir heyecanla toplanarak meseleyi irdelediklerine şâhit oldum. Yaklaşık beş saat, Namık Kemal Zeybek konuşuldu. Grup içinde; her görüşten, her partiden insan vardı ve hepsinin siyâseten aynı sıkıntısı vardı! N. Kemal Zeybek'in bizzat Demirel tarafından oluşumun başına dâvet edilmesi, katılımının Konya'da yapılması, Konya'da Zeybek'in estirdiği rüzgârının taaa İzmir'den, Kars'tan hissedilmesi tabi ilginçti!
N. Kemâl Zeybek'in; 12 Eylül öncesi MHP'liliği, sonra ANAP'lılığı, sonra DYP'liliği, sonra Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanlığı, bakanlık dönemleri ve icraatları, vefâsı-vefâsızlığı, Türkiye'deki ve Türk dünyasındaki yeri, cemaatlere mesâfesi, Hace Ahmet Yesevî tarzıyla dişllendirdiği Türk Milliyetçiliği bizzat tanıyan kişiler tarafından hiç bir teferruat atlanmadan irdelendi.
Son ve ortak karar/kanaat: N.Kemal Zeybek'in; ciddî bir teorisyen, dirençli bir siyâset maratoncusu olduğu ve üzerine ölü toprağı serpilmiş siyâset sahnesinde tatlı bir ümit yeli estiren Demirel'in isâbetli tesbitiyle yeni bir merkez sağ fırtınayı koparabileceği şeklinde oldu.
Yıllardır AKP'ye; "Deprem Çadırı" derim. Deprem çadırına âfetzede çâresizlikten girer ve gözü artçı depremlerden sonra döneceği yuvasında kalır. Siyâsetin çârelikten çıkarılışının tuzu biberi olan son açılım-saçılım paketinden sonra, deprem çadırında kuvvetli bir çalkantı bekleniyordu. N. Kemal Zeybek'in bu depremi fişekleyeceğine inananların sayısı epeyce. Amaaa!...
Zeybek'in; kendisine sıyra kılıç saldırmaları muhtemel Başbuğ Alparslan Türkeş döneminden ülküdaşlarına, yurt içi-yurt dışı cemaatlere, kısa süreli de olsa birlikte olduğu Muhsin Yazıcıoğlu'na sevdâlı ve Zeybek temelli hayâller kuran BBP'lilere ve Alperenlere, Çillerci-Ağarcı DYP'lilere, Yılmazcı ANAP'lılara ve siyâset amigoları, yandaş "Dolma Kalemler"e herkesten önce ve sorulmadan ikna edici bir şeyler söylemesi gereği de konuşuldu.
Müktesebâtı, devlet ve siyâset deneyimleriyle N. K. Zeybek'in artık ekip adamı deyil ekip başı olması şartına ve ekip başı Zeybek'in Demirel'in üflediği yeli, bir rüzgâra döndüreceğine inanç tam... "Demirel, tecrübesinin hakkını vererek dağıltılmış kıymetli boncukları toplayıp bir ipe dizmiş ve bu boncukların tesbîh târifini alabilmesi için imâmeyi saklamışmış! Şimdi imâmeyi de açıkladı ve mahirâne dizilmiş boncuklar, tesbîhleşti." diyorlar. Tesbîhi; kimin, nerede, ne şekilde çekeceği, tesbîhi çekenin sabır dileyerek lâhavle mi yoksa zikir mi terennüm edeceği de merak konusu!
Bana göre ise, N. Kemal Zeybek; ABD mutfağında pişirilmiş, AB'nin ön soğukları ikrâmıyla sunulan alternatifsiz bir yemeğe, millî sos gibi geldi!
Bir de unutulmaya terk edilmiş; "Yeter! Söz milletin!" sloganını; halklar, halklara özgürlük, halkların eşitliği gibi millet kavramını sabote eden, ayrıştırıcı sıfatlardan kurtarıp millet ile ümmet arasındaki farkı hissettirerek kullanabilirseee ...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: