Çarşamba, Ocak 27, 2010

"İZM"LERE KARŞI MİLLÎ AKIL...-1-

Beşerî fikirler, bir kişiden doğar ve ilk zamanlarında yalnızdır, tektir demiştik. Fikirler yazılıysa elden ele, sözlüyse dilden dile dolaşarak taraftar toplar. Elden ele, dilden dile dolaşma serüveninde fikirde eklemeler veya eksiltmeler yapılır. Eklemeler ve eksiltmelerle, ilk haline benzemeyen ama ilk dillendirenin adıyla anılan fikir üzerinde ateşli tartışmalar yaşanır. Bu ateşli tartışmalar ise fikrin fanatik taraftarlarının ve karşıtlarının oluşmasını sağlar.
Beşerî fikirler; fanatik taraftarlar ve karşıtları oluştuktan sonra sahibinin fikri olmaktan çıkar ve artık ciddî bir hayâl veya ciddî bir tehlikedir! Fanatik taraftarlar içinden fikrin hâkimiyeti uğruna ölüp öldürebilecek heyecanda kişilerin oluşmasıyla da fikir idealleşmeğe ve taraftarı olmayanlara hayat hakkı tanımamaya başlar! Bu, dikkat edilir ve tarafsızca incelenirse bütün beşerî fikirlerin serüvenidir. Fikirlerin, düşüncelerin tamamı, insanlığı biraz daha rahat ettirebilmek, teknolojiden müsbet manada biraz daha fazla istifâde edebilmek ve biraz daha huzûr için düşünülür.
Doğruya çok yakın olsa dahi bütün beşerî fikirlerin, mutlaka bir zıddı olur veya oluşur. "Her şey zıddı ile kaimdir." tesbîti, beşerî düşüncelerde de hiç yanılmaz! Zaman içinde, taraftarı çoğaldıkça ve muhalifleri de doğal olarak arttıkça kısmî hakimiyet sağlayan beşerî fikir ideolojileştikçe kendinden olmayanları ikna edip kazanmaktansa, zaman kaybına tahammülü olmadığı için yok etme kolaylığına yönelir ki artık beşerî fikrin sahiplenmiş bir lîderi, siyasallaştırmış ve kendisine ekmek ağacı edinmiş bir önderi vardır.
Bir kişiden doğmuş, elden ele-dilden dile dolaşarak şekillenmiş fikir, artık şahsileşmiş bir kişinin siyâsi malzemesi olmuştur ve artık insanın bütün insânî özellikleri ve vahşeti söz konusudur! Maksizmde de, komünizmde de, kapitalizmde de, faşizmde de, hatta liberalizmde de kaçınılmaz ve değişmez bir gerçektir bu! Tamamı, insanlığa biraz daha huzûr, biraz daha kardeşlik, biraz daha eşitlik, biraz daha demokrasi sloganlarıyla yayılan beşerî sistemlerin hakimiyet kurmak için akıttığı seller gibi kanlar, inkârı mümkün olmayan gerçeklerdir.
İnsanlar arasındaki rekabetin kaçınılmaz sonucu kavga, milletler arasındaki rekabetin kaçınılmaz sonucu ise savaşlardır ve tamamının temelinde bir beşerî fikrin savunuculuğu veya karşıtlığı yatar! İnsanoğlunun yaratılışı ve bilinen tarihiyle berâber bu beşerî fikirlerin etrafındaki çekişmeler hep vardır.
Beşerî fikirlere sadece dinî ve millî akılla galip gelmek mümkün olmuştur. Aklını kullanmaya başlayan insanoğlu; toplumu bir arada tutabilmenin ancak iki kuvvetle mümkün olduğunu da deneme-yanılma metodu ile öğrenmiştir.Toplum ya dinin vaat ve tehdîtleriyle ya da silahlı kuvvetlerin caydırıcı kuvvetiyle bir arada ve kaynaşmadan tutulabilir ve tutulabilmiştir. Orta çağ Avrupasında dîn ile ordular arasındaki çekişmeden dolayı yüzlerce yıl, insanlığın yüz karası uygulamalar yaşanmıştır. Dîn adına, şeytan kovmak-şeytan çıkarmak için diri diri insan yakılmaları, kilometrelerce direklere insanların çakılması, sayısız insanın kazıklara oturtulması vardır. Ordu hâkimiyeti adına, sayısız toplu katliamlar, soy kırımlar mevcuttur. Hele bir de adına Haçlı Seferleri denilen gûya din ile ordu ittifakıyla oluşturulan kindar güçlerce işlenen insanlık suçlarını; insanlar unutmak istese bile tarih unutturmamaktadır.
İslâmiyetle birlikte ortaya, "Îmanlı Ordu" tarifi çıkar. Artık savaşın adâleti söz konusudur. Savaşın sadece ordular arasında yapılması, sivillerin savaşlardan en az zarar görmesi gözetilir. Ordunun geçtiği yerde kopardıkları üzüm salkımları yerine, bedelini asmak gibi şahâne uygulamalar görülür. Ve bu îmanlı Ordu sâyesinde yüzlerce yıl süren kalıcı medeniyetler doğar.
Dîn ile ordu ittifakının tek hasmı da beşerî fikirlerdir! Kalıcı medeniyetlerin içine odun kurdu gibi yerleşen beşerî fikirler, sinsice oyarak, içten çürüterek dev medeniyetlerin yok olmasına sebep olur. Ne halklık-halkçılık, ne sosyalizm, ne komünizm, ne faşizm, ne hümanizm, ne feminizm ne de bilmem ne izm'ler, ağaç kurdu olmaktan öteye geçmezler, geçemezler!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: