Çarşamba, Ocak 27, 2010

"İZM"LERE KARŞI MİLLÎ AKIL...-2-

Dîn ve ordu ittifakıyla oluşturulan devlet gücüne karşı, beşerî fikirlerin "ağaç kurdu" misâli içten oymaları, çürütmeleri hep yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Din-Ordu ittifakıyla, "îmanlı ordu" tarifiyle meydana gelmiş son medeniyete Türk-İslâm Medeniyeti adını koyan Hristiyan Avrupa; alternatif olarak "Haçlı " zihniyetini oluşturmuştur. Haçlı zihniyeti vahşetini bilmek için tarihçi olmaya da gerek yoktur. Son Irak'ı demokratlaştırma saldırısının adını Baba Bush'un "Haçlı Seferi" olarak açıkladığını, yaşayan nesil olarak gördük. Bir tokat yediğinizde, diğer suratınızı çevirmeniz teslîmiyetini öğreterek savaşları engellemeyi deneyen Hristiyan öğretisiyle; Müslüman-Türk'ten intikam almak üzerine oluşturulmuş son Haçlı Seferi kıyaslanırsa; beşerî fikir ve uygulamaların, dîni ve öğretileri sahiplenerek nasıl zâlimleştirilebileceği açıkça görülür!
Sovyetler'in çöküşüyle dengenin yok olması ve tek dünya hakimi gibi davranan ABD'nin, özellikle müslüman ülkelerdeki demokrasi şövalyeliğinin faturası da çok açıktır! Daha fazla demokrasi, daha fazla adâlet, halklara özgürlük, halkların kardeşliği gibi kulağa çok hoş gelebilen söylemlerle milletleşememiş müslüman halklara uygulanan zûlme, ancak işbirliğinde olanlar itiraz etmezler ve etmiyorlar!
"İzm"leşmiş beşerî fikirleri sahiplenen kişiler yüzünden şahsî ihtiraslar ve dünyayı Hristiyanlaştırma ideali uğruna, yeni Kazıklı Voyvodalar izliyor ve ma'lesef bu zâlimlere dua eden, alkışlayan, bunlarla işbirliğini akıllılık zanneden dahilî bed-hâhları seyrediyoruz! Sonradan "Mücahid"leştirilen Erbakan'dan doğan "Millî Görüş" adındaki beşerî fikrin, bir başkaları tarafından özelleştirilerek siyâsi silah edilişini yaşıyoruz!
Tamâmen millî düşüncelerle, din ile milleti birleştirerek, "îmanlı ordu" tarifini destanlaştırıp yokluklarla dev medeniyetler ittifâkını alt ederek tebaayı vatandaşlaştıran "Selâtin" (sultanlar) hakimiyetinden cumhuriyete geçmeği başaran Mustafa Kemâl ve mesai arkadaşlarının destansı emeklerini inkâr ve "İkinci Cumhûriyetçiler" sıfatıyla bir hesaplaşmayı izliyoruz!
Dîni dinciler, Atatürk'ü Atatürkçüler, îmanı şeyhler-cemaat liderleri, Türk'ü Türkçülükten geçinenler, laikliği laikçilikten geçinerek dinsizleştiren beceriksiz taraftarlar yüzünden; siyâsîlerin beşerî fikirleri özelleştirdikleri ve demokratik saltanatların insafsız mücâdeleleri arasında milletin yok edilişini seyrediyoruz!
Türk Milletinin devletçilik teamülünde, tarihte defalarca ispatlanmış; "Dört yanda düşman bırakmadan başlıya baş eğdirip, dizliye diz çöktürdükten sonra uygulanan çıplağı giydirmek, yoksulu bay etmek, açı doyurmak" uygulamasına "daha fazla demokrasi, halkçılık, haklara özgürlük, haklara eşitlik ve kardeşlik" terâneleriyle zarar verilişini, milletliğimizin çözülerek yok edilişini seyrediyoruz!
Çok açık bir ifâdeyle artık şahsîleştirilmiş ve "Tayyipçilik"e dönüştürülerek hırslandırılmış bir "Millî Görüş" hakimiyeti mücâdelesinin insafsız-acımasız baskısına muhatabız! Dîn ile ordu arasına sokulan müthîş nifakla, dinsiz bir ordu ve ordusuz bir beşerî görüşün, demokrasi silâhıyla ve Haçlı desteği ile mantıksız bir kavgasına şahidiz!
Millî aklın, fertler tarafından unutturulmasıyla da bir "millî akılsızlık" sergiliyoruz! Millet olamadan devlet, devlet olmadan ordu, ordu olmadan asayiş ve hakimiyet mi olurmuş? Devleti temsîl eden seçilmişlerle çatışan kurumların olduğu, seçilmişliği ferdî tahakkümün kuralı kabûl eden bir mantıkla yasalara kafa tutarak hükümet edilebileceğini zanneden bir zihniyetin var olduğu, devlet olmanın olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı ve kuvvetler dengesinin olmadığı bir kaos ortamında devlet mi kalırmış?
Milletliğimizin halkçılıkla, devlet otoritemizin demokratlıkla, üniter bütünlüğümüzün demokratik otonomilerle, bağımsızlığımızın emperyalizmle işbirlikleriyle tahrip edildiği bu zor günlerin aşılması için tek yol; özelleştirilmiş beşerî fikirlerin liderleri görüntüsündeki demokrat sultanlardan kurtulmaktır.Tek çâre de "Millî Aklı" yeniden harekete geçirerek, millî bütünlüğümüzle yeniden başlıya baş eğdirip dizliye diz çöktürecek millî hâkimiyeti ve devlet otoritesini tesis etmektir. Öncelikle de kavramlarımızın içinin boşaltılmasına daha fazla seyircilik ve ortaklık etmeden millî heveslerimizi yeniden hayata geçirmektir.
İşin en ağırı ve zoru da "Millî münevverler"dedir vesselam...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: