Pazartesi, Şubat 15, 2010

ÇOK GEÇ OLMADAN...

"Hâfıza-y-ı beşer nisyân ile malûldür." biliriz. Dünü, kolay unutuluyor veya unutturuyorlar! İnadına hatırlatmak ta bizim görevimiz...
Millî Şef dönemine tepkiyi, CHP'den kopan Menderes'le veren millet; siyâseti din eksenli yapmayı telkin eden ABD'nin öğütleri ve erkenciliği ile yağlı ilmeğe boynunu veren aynı kişiye sadece ağladı! Ağlarken bir yandan da fincan tabaklarındaki Menderes resimlerini siliyordu!
Sonra millet %52 oyla Demirel'li dönemleri başlattı. Milletle sistemi barıştırabilmek için olağan üstü gayret gösteren Demirel'in önü defalarca kesildi. Altı kere gitti, yedi kere geldi. Popülizmle ağzına şerbet verilmiş millet, Demirel'e her seferinde bir öncekinden daha az oy verdi.
Sonra Özal'da kümeleşti millet. "Netekim Paşa"nın işâretinin aksini yaptı. Çünkü milletin oydan başka silahı, sandıktan başka mahkemesi yoktu.
Bu kümeleşme de ancak iki dönem sürdü. Siyâsi yasakların kaldırılmasıyla her kes adresine döndü ve toplanma kampı ANAP, dağılma sürecine girdi.
Sonra millet, tepki oylarını RP'de yoğunlaştırdı. RP'nin hâris ve kindâr uygulamalarıyla Menderes gafleti tekrarlandı. Sistemle hatta Devletle kavgaya, hesaplaşmaya başladılar! Ve demokrasinin yüz karası mâlum olaylar... İmam Hatip Liselerine arka bahçe diyen, rektörleri türbana selam durduracağını haykıran zihniyetin, 'devlet-i ebed müddet'e zarar vereceğini gören millet bu kere tedbirli bir uygulamaya imza attı. Sağın birinci partiliğini %18'le MHP'ye verirken daha önce tepki olsun diye kümeleştiği ANAP ve DYP'ye de eşit miktarda oy verdi. Millet, sandıktan mesajını vermişti. MHP, ANAP ve DYP'nin bloklaşmasını, hatalarda birbirlerini tamamlamalarını istemişti. Ama siyâsilerimiz bu mesajı alamadılar! Meclis'te bloklaşmaları beklenen MHP, ANAP ve DYP birbirine çok sert saldırdılar! Bahçeli; DYP ve SP'yi nadasa bırakarak Meclis Başkanlığı'nı kaybetti.
Ve milletin, sağ tarifli politikacılara güveni de sarsıldı. "Millet söylemez, söylenir." gerçeğini dilimizin ve sesimizin gücü kadar hatırlatmaya uğraştık ama nâfile!... Dağılmanın başladığını, tabanda partileri terkin başladığını, sonun başlangıcını yırtınarak haykırdık ama kaale alınmadı. Nedenini hâlâ merak ettiğim bir restleşme ile erken seçim kararı alındı. Siyâsi intihar diyenler de oldu bu karara ama dönülmedi!
Yırtındık o günlerde; "Kamburlar var! Çıbanlar var! Kambura ve çıbana tahammül bitti!" dedik defalarca olmadı! Sonuçta; kamburlardan, çıbanlardan bıkanların üstüne öfkeliler, dargınlar, kırgınlar da eklenerek yeni "Deprem Çadırı AKP", zorla oluşturuldu!
Bu süreçte MHP de, DYP de genel merkezlerinin kurbanı oldu! Ülkü Devleri'nin, Dâvâ Aysbergleri kanaat önderlerinin yöresel şahsî gayretleriyle, kemikleşmiş oylar muhafaza edildi ama artık milletin başına ABD'den yönetilen, AB'den açıkça yasa dikteleri alan, "BOP Eş Başkanlığı"nı övünerek kabullenen, Irak'ı işgâl eden müslüman kadınlara-kızlara tasallut eden Haçlı'ya övgü ve dualar yapan AKP, musallat edilmişti!
Bir daha ve tam zamanıyken seslenelim. Zarârın neresinden dönülürse kârdır mantığıyla, akl-ı selîme seslenmek zorundayız.
MHP; hiç zaman kaybetmeden, milletin refleksi tarifli, evlerinde hapis Ülkü Devleri'ni, hiç değilse bir kere telefonla arayarak hatırlamak ve gönüllerini almakla işe başlamalıdır. Ülkü Devi kananat önderlerinin, bizzat işe soyunmaları, milleti ikna eder. Genel merkeze güvensizliği başka türlü aşmak mümkün değil. "Yeniden Başlama" sayılabilecek bu hareket, Milliyetçi Hareket'e ve siyâsete hareket getirir.
Aynı metod samîmiyetle DYP ve ANAP'ta da yapılır ve DP'ye hayat verilebilirse, doğru çıkışlar yapan CHP'nin de toparlanmasıyla milletin başına musallat edilen AKP belâsından kurtulmak mümkün.
Yoksa güçlü zâlim, yeniden mazlûm söylemlerine, ağlamağa ve göz yaşlarını türbanla silmeğe başladı bile!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: