Pazar, Şubat 07, 2010

TAHAMMÜL ZOR BU ESÂRETE...

Biz kalem erbâbının alabileceğimiz en tatminkâr ödülümüz iltifatlar, alkışlardır. Alabileceğimiz en ağır ceza ise kaale alınmamaktır. Sayısız tenkitlere muhatap olduk! Sayısız tehdîtlere, gülümsemeğe bile tenezzül etmedik ama son günlerde aldığım iltifatlardan biri, gönlümü ihyâ eylediği kadar, mes'elenin vahâmeti karşısında içimden geldiği gibi, duygularıma asla dizgin vurmadan, nefsime esîr ve yenik düşmeden Türkçe haykırmam gereğini hatırlattı!
İsmi ve adresi bendenizde mahfûz bir Gönüldaşımız; "Yorumunuz bile insanın tüylerini diken diken ediyor. Âkif misin be Koca Reis? Allah razı olsun cenâb-ı Allah sizleri korusun." diye iltifât etmişler!
Türk gönlümü ihyâ ederken ağırlığı altında inim inim inlememe vesîle olan bu iltifât karşısında edebimle susmam gerekirdi biliyorum! Susmadım, susamadım, susamazdım! Bendeniz de susarak sıramı savanlar kervânına katılamazdım!
Bir kaç gün önce, Mehmet Emin'ce; "Bırak beni haykırayım!" diye feryâdım vardı. Feryâdıma kaldığım yerden devamla, O gönüldaşıma ve O'nun şahsında Milletime bir daha-bir daha seslenmek istedim:
Büyük Milletim!
Senin ağrıyan yerine en azından elini koymayan veya ağrıyan yerinde milletin eline lüzûm hissetmeyen birinin; "Millettenim, milliyetçiyim." demek hakkı olabilir mi?
Sen fakr ü zarûret içinde kıvranırken, dînî ve ahlâkî değerlerin siyâsî malzeme edilerek pây-mâl edilirken sadece seyircilik eden, "Bana değmeyen yılan bin yaşasın." eyyâmcılığını tercîh eden birinin; "Millettenim, milliyetçiyim. Ümmettenim, ümmetçiyim. Vatandaşım, vatanperverim." demek hakkı olabilir mi?
"Ekerken yok, biçerken yok, harmanda kardeş!" zihniyetli ukâla, kurnaz, işbirlikçi, bölücü taşeronlarla mücâdele etmektense "Kardeşlik" müessesesine sığınarak bölücülüğe kerhen yardım edenin, "Dâvâ adamıyım. Mücâdele adamıyım." demeğe hakkı olabilir mi?
"Akif misin be koca reis?" iltifâtına çok teşekkür ederim ama bendenize çok ağır geldiğini de lûtfen kabûl buyurun!...
Keşke ibret alınsaydı! Keşke tarih, tekerrür etmeseydi!
Keşke; şeytan sözü, vesvesenin başlangıcı bilirim ama keşke Rabb'im yeniden destanlar yazılacak olaylara millet evlâdını mecbûr bırakmasa!
Kur'an-ı Kerim'de (Maide-54) tarifli, Peygamber(s.a.v.)'imizden duâlı bu Yüce Millete Allah(c.c.)'ın uzun süreli zilleti revâ göreceğine asla ihtimâl vermem. Tarihimize bir zahmet göz atanlar; millî öfkenin önce hâne içinden ıslâh ve tedâviye başladığını defaatle görürler.
Milletlik töremiz ve devletlik türemiz; kapımızın önü çöplükken, başkalarının bahçesinin şeklini tenkîdimize izin vermez!
Milletin çektiklerini görmezden gelerek kendinin ve aile efrâdının istikbâlini garantiye aldıklarını zannederek sadece dünyalık toplayıp mes'elelerini hallettiklerini zannedenlerin; Millî aklın harekete geçmesiyle bir anda toparlanacağına îman ettiğim Milletin âdil yargılamasından kurtulacaklarını zannedenlerin; yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını zannedenlerin hallerine Îmanlı Türk gönlümle sadece üzülürüm!
Bilirim ki; "Keser döner, sap döner, bir gün de hesap döner."
Alvarlı Muhammed Lütfi Efe'nin;
"Yerden göğe küp dizseler/ Birbirine bend etseler
Alttan birini çekseler/ Seyreyle sen gümbürtüyü!" ikazını hatırlayıp hatırlatarak Akif'çe devâm edelim feryâdımıza:
"Nasıl tahammül eder hür olan esâretine
Kör olsun ağlamayan ey vatan felâketine!
Ölüm kolay... Diyebilsek sonunda "Kurtulduk!"
Bu intihâr! Öteden, üç yüz elli milyonluk,
Zavallı Âlem-i İslâm için elîm olacak!
Biz olmasak bu kadar hânumân yetîm olacak!" (Safahat 282-283)
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: