Pazar, Şubat 21, 2010

DEMOKRAT TRİBÜN KAVGALARI...

Kavgalarda en fazla dayağı, aralayanlar yer! Hâbil-Kâbil kardeşlerle başlayan insan kavgasının ilkinde, belki de aralayan olmadığı için kardeş kardeşi öldürmüştür!...
İnsanlık, ilk kardeş kavgasının sonucunu görerek daha sonraki kavgalara müdahil olmuş, aracılık yapmaya, kavganın kötü bitmemesi, yeni ve daha sert kavgalara, savaşlara sebep olmaması için gayret içinde olmuş...
İnsanın yaratılış özelliği olan kıskançlığını, hasetini, rekâbeti tesbît eden aksakallar, akîlller, kavgalar olmasın diye çâre düşünmüş ve yarışları geliştirmişler. Güreş, boks, koşu, at yarışları, horoz dövüşleri, kuvvet ve mahâret gösterileri derken öle-öldüre, savaşa-barışa günümüze gelmiş insanlık!...
Yarışlarda, yarışçılar belli ve seçilmişken taraftarlar arasında seçim hiç yapılmamış! Belki de akla gelmemiş ve "Şeyhi, müritleri uçurur!" uygulaması gelenek olmuş!
Gruplaşmalar, kümeleşmeler, ayrışmalar dinde de olmuş, siyâsette de! Dinlerde hilâfet-mezhep çatışmaları, siyâsette iktidar-muhalefet kavgalarıyla günümüze gelmişiz! Yarışan ve rekâbet edenler göz önündeyken, tek-tek bilinirken nasıl olmuşsa olmuş, -siyâsette- yarış sonunda kıyâmet, hep taraftarlara kopmuş! Beşerî izm'lerin tamamında bu son aynı olmuş!
İktidarı ele geçirmek için demokrasiyi araç ettiğini hiç saklamayan; "Devletin kılcal damarlarına sirâyet edinceye kadar her yol mûbahtır." fetvâsı ve; "Alıştıra-alıştıra, hazmede hazmettire" yöntemiyle, ağlayıp-ağlatan günümüz "Demokrat Kızıl Sultan"ına ulaştık şükr olsun!
"Hasta adam" tarifli, can çekişen bir îmanlı imparatorluk(!) molozlarından, bir ulus devlet çıkaran; saltanatı kaldırıp yönetimi millete bırakan cumhuriyetle de kurulduğu günden itibâren çekişme başlamış! "Daha fazla demokrasi" diyenler, yemleri önlerindeyken gözleri dağlarda kalan ve kaçıp dağda yırtıcılara yem olan keçiler, "İkinci cumhuriyetçiler","Yeniden Osmanlıcı"lar
sâyesinde, asrın icâdı "Demokrat Kızıl Sultan"ımız, muhaliflerini fişletmeğe başlamış!...
"Âdete ikinci peygamberimiz gibidir." diye iltifat eden ateşli taraftar deşifre olunca istifa ettiren "Kızıl Sultan"ımız; "Eee! Şimdi biz onları fişliyoruz! 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde." diye sultanına güvenerek itirafta bulunan ve yargının tepesinde koparılan kıyametin sebep ve sonucunu açıklayana bakalım ne yapacak?
Aslında, fişleyen-dişleyenler gûya demokratik yarıştayken fişlenen-dişlenenler, taraftarlar! Yâni seçmen, yâni millet, yâni biziz farkında mıyız?
Sultanlar fişlemeğe-dişlemeğe devam etsinler. Ben bir soru sorsam, meselâ; "Yargı siyâsetten bağımsız olabilir mi? Fişlenen-dişlenen muhaliflerin öldürülmesine, falakaya yatırılmasına, aç bırakılıp aç aslanların önüne atılmasına kimsenin rızası olamayacağına göre, iktidar mahkemelerinde, iktidarın yargıçları tarafından yargılanıp susturulmasından daha demokratik bir yol bileniniz var mı? Bütün iktidarlar, ömürlerini emirlerindeki yargı ve yargıçlar sâyesinde sağlamazlar mı? Tarihte de hep böyle olmamış mı? Önümüzdeki ilk seçimlerde "Demokrat Kızıl Sultan"ımızı indirip yerine yeni sultanı çıkardığımızda o ne yapacak? Ne yapabilirler?" desem...
Sonuç; ya kavgaya hiç müdahil olmadan yarışı balkondan seyredeceğiz, kazananı-kaybedeni alkışlamayacak veya protesto etmeyeceğiz ya da aracılık ediyorsak iktidarın da, muhalefetin de attığı yumrukları yiyerek yerimizde inleyip duracağız!
Bilinen en iyi ikinci yol demokraside, taraftara ve muhalife verilecek başka bir ödül de yok, ceza da! Sahada yarış olacak, trübünlerde kavga...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: