Çarşamba, Şubat 03, 2010

GOLÜ YİYEN, MİLLET!

"Dar alanda paslaşmalar" izliyormuşuz!
Kısa paslarla ver-kaç taktiğini futbolculuk dönemlerinden iyi bellemiş olan Başbakan, hayatında ayağına top değmemiş vatandaşları bu eski becerisiyle hipnoz ediyormuş, biz de hayretle seyrediyormuşuz demek ki!...
Bir önceki Genel Kurmay Başkanı ile "Mezara götürülecek sır"lar paylaşıp başka emekli olmuş Genel Kurmay Başkanı yokmuş gibi veya önceki Genel Kurmay Başkanları asla düşmanla, PeKaKa köpekleriyle mücadele etmemişler gibi veya her nedense hiç birinin özel araca ve özel korunmaya ihtiyacı yokmuş gibi Sırdaş Emekli Paşa'ya zırhlı, trilyonluk makam aracı vermek te, bu ver-kaçlardanmış demek ki!...
Ekmeklerinin, ömürlerine mal olan emeklerinin hakkını isteyen Tekel İşçilerine; "Hükümete karşı alenî kampanyaya dönüşmüştür." yaklaşımına karşılık PeKaKa'nın kurtarılmış bölgesi Diyarbakır'da, bir belediye başkanının "Has..tirin! Has..tirin!" iltifatını duymazdan gelmekte
"Daralanda paslaşmalar"danmış!
Ver-kaç'ı ustaca yapamayanların, kendi kalelerine gol atmaları da bir ihtimâl ama bu işi ustaca yapanların, rakip takımların akıllarını başlarından aldıkları da bir gerçek!
Gerçi bu memlekette hiç bir şeyden anlamayanların, her şey konusunda ahkâm kesmeleri sonucu; millet açlıkla boğuşurken büyüme rekorları kırdık ustaca paslaşmalarla! Kredi kartı olmayan birinin, hiç bir mağazadan taksitli alış-veriş yapmasının mümkün olmadığı ve kredi kartı dağıtan bankaların nerdeyse tamamının yabancılarda olduğu bir memlekette küresel kriz teyet geçti bu ver-kaçlarla!
Yirmi sene öncenin ayakkabısı delik, maaşlı şeriatçi il başkanının; kısa süreli bir belediye başkanlığı ve yedi yıllık başbakanlık döneminde aile bireylerine birer villa yaptıracak, villaların bahçesine helikopter pisti yaptıracak, oğluna gemicik alabilecek, dünyanın en zengin sekiz liderinin arasına girecek kadar zenginleşmesinin mümkün olduğu bir ülkede, "garip guraba"nın "yetim hakkı"nın kimseye yedirilmemesi için verilen müthîş beyt-ül mal savunması da bu, "dar alanda paslaşmalar" sâyesindeymiş!
"Gözünü toprak doyuran"lar, "Anasını da alıp giden"ler, "Askerde yan gelip yatan"larla "Aldığı kellelerin hesabını veren sayın" ve taraftarları arasındaki demokrat ver-kaçlar sâyesindeymiş bu hayretlik istikrar!
Davos'ta "One minut!", Diyarbakır'da sus-pus!
"Lütfen bu adamdan istifâde edin, deliğe süpürmeyin!" diye kendini temsîlen yapılan ricalarda sus-pus; oyunu tek güç bilen ve oyu ile hükümeti alaşağı edeceğine inanan sendikalı emekçinin hak arama mücâdelesinde kükreyen demokrat aslan!
Bu kadar hızlı ver-kaçlara hangi akıl, nasıl dayansın? Bu kadar ustaca yapılan "dar alanda paslaşmalara" hayatında top oynamamış amatör seyirci, alkıştan başka ne yapsın?
"İnsanın bazı hallerde bırakın savcı olmayı, bırakın avukat olmayı, yargılanası geliyor." tavrına gel de alkış vurma!
Bu kadar oyunbazın içinde, bu kadar usta paslaşmacının arasında, bu kadar ehîl ver-kaççının içinde, gel de demokrat kal! Anamızı ağlatan demokratlar içinde, millî karakterimizi, kimliğimizi yok eden diplomatlar içinde, dört mevsimi yaşayan bir dünya cennetinde kışın yağması kadar doğal bir hal olmayan bir kar yağışı yüzünden hayatı felç eden basîretsiz yerel yöneticiler içinde gel de demokrat kal kalabilirsen!
Ananızı da, demokratlığınızı da, diplomasinizi de, paslaştığınız demokrat Paşalarınızı da alın gidin artık Allahınızı severseniz!
Vallahi canımıza yetirdiniz vesselam!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: