Çarşamba, Şubat 24, 2010

RÜYALARIMI İHBAR EDİYORUM!

"Şu sıralar, fikir söylemeyip, sadece seyretme zamanı. Her şey, her gerçek önünüzden akıp geçiyor. Yapacağınız tek şey, soruları sorup, o sulara atmak." (22.02.2010-Ertuğrul Özkök)
Adamları rüyalarında şeytan aldatmış! Yedi sene önce düşünüldüğünü, rüyalarında gördükleri işleri kâhinlere yorumlatarak uygulamaya koyuyorlar!
Gusletmeleri lâzım ama önce gusül suyunu dökecekleri baş arıyorlar!
Gün boyu, ağızları sulanarak seyrettikleri, söylemekten açıklamaktan korktukları şehevî arzuları, şuuraltından şeytan olup rüyalarına girmiş! Belki rüya bile görmemişler, kendilerine ve rüyalarına iftira ediyorlar ama gusül şart olmuş! Madem abdest bozuldu, madem inanç gereği cenâbet dolaşılmıyor, madem her gusül bir cim'anın ispatı...
Aklıma Karaman Eski Millet vekili Osman Sevimli'den dinlediğim Karamanlı Karasakal Hoca'nın bir meseli geldi. Hoca'ya; "Hocam, kaç gün cenâbet gezilebilir?" diye sormuşlar. Hoca; "Yüz gün!" demiş! İtiraz etmişler; "Ama diğer hocalar, bir saat bile gezilemez diyorlar!" demişler. El cevap; "O, abdest alıp namaz kılan kişiler için, size ne onlardan, Siz hiç gusletmeseniz de olur!"
Kim, kimin rüyasından haberdar ki veya kim yalandan ölmüş ki?
E. Özkök gibi yazıp suya atmak ta bir yol, ta ki Yunus Emre'nin Molla Kasım'ı uyaran şiiri ele geçinceye kadar...
İki ihtilâli, sayısız muhtırayı, post modern darbeleri, düşüncemize yapılan düşünmediklerimiz iftirâlarını yaşayarak bu güne geldik...
12 Eylül Kıyâmeti işkencelerinden daha fazla tazyîk yapan bir "Demokrat Cunta"yla muhatâbız!
Kendimi bir kaç kere; "Devlet Yanlısı Çete'denim." diye ihbâr etmiştim! Şimdi de rüyalarımı ihbâr ediyorum!
Heeeeey! Demokrat Cuntacılar! Rüyalar görüyorum, hem de ne rüyalar...
Aylardır-yıllardır, en fazla düşündüklerimi, artık rüyalarımda da görüyorum!
Bir zamanlar, -rahmetli- Yozgatlı Ünsal Ağa (Ünsal Erciyes) ile birlikte ziyâretine gittiğimiz, Liberal Özal'ın Yozgatlı Ülkücü Bakanı Cemil Çiçek'i görüyorum...
Meclis'teki ateşli Recep Tayyip Erdoğan yağcılığına, MHP'li Mehmet Şandır'ın; "Senin geçmişini de biliyoruz!" diye cevap verilen, muhaliflerin kanından bahseden, renksiz kan gruplu, damarlarında ithâl serum dolaşan, eskimiş-pörsümüş Millet vekilini görüyorum...
"Civanım Delikanlı"ya iç direnişle Meclis başkanlığı'nı alan, bu yüzden Köşk'ü kaçırmanın nedâmetini yaşayan, bu öfkeyle Meclis Başkan Vekili odası basan, "Şeyini şey ettiğimin şeyi" ni görüyorum...
R.Tayyip Erdoğan'ın yasağını kaldırıp Başbakan edecek kadar, onlarca yıl önceden Kürt Açılımı'nı raporlaştırmakla övünecek kadar demokrat olan Deniz Baykal'ı görüyorum...
Batı Çalışma Grubu'nun kılıcın en keskin olduğu dönemde, bir panelde, üniformalı epeyce zevâtın da huzurunda; "28 Şubat, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk Milletine ihânetidir." diyen ama bu gün "Düşene her kes vurur." kolaycılığına tenezzül etmeden, akîl devlet-millet adamlığı tavrını her platformda sergileyen, bütünleyici Türk Milliyetçisi Stratejistimiz'i görüyorum...
Netekim Paşa'yı, Çevik Paşa'yı, trilyonluk zırhlı makam araçlı emekli Paşa'yı ve daha nice nice paşalardan fazla paşacıları görüyorum...
Rüyada bile görmeğe tahammül edilemeyen, Üstün Hizmet Madalyalı, tutuklu Kahraman görev adamlarını, fedâkâr Millet Evlâtlarını, kalemleri ihtilal silâhı sayılan gazetecileri görüyorum...
Heeeey! Demokrat Kızıl Sultanım!
Çok rüya görüyorum çooook! Seni ve yandaşlarını, değişen-gelişen-gömlek çıkaranları çok sık görüyorum!
Ve rüyalarımı ihbâr ediyorum!
Rüyalar benden, yorumu kâhin yorumcularınızdan...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: