Cuma, Şubat 26, 2010

MHP, TAHLİYE KAPAĞINI ARALADI...

Adamlar, yıllarca alıştıra-hazmettire yaptılar yapacaklarını!...
Korktuklarına fısıltıyla küfredip tahrîk ettikten sonra; "Allah!" diye, "Lebbeyk!" diye meydanlarda kaçtılar! Meyhânede sarhoşa küfredip, kaçıp camiye sığındılar! Alevilere hakaret edip tekkelere sığındılar! Mezheplere saldırıp cemaatlere sığındılar! Türk Milliyetçilerine küfredip bölücü halkçılara, Kürtçülere, Ermenicilere, siyonistlere, Haçlı'ya sığındılar! Apartmana küfredip, gecekondulara kaçtılar! Askere hakaret edip, polise sığındılar! Hukuka küfredip savcılara sığındılar! Yüksek Yargı'ya hakâret edip, dokunulmazlığa sığındılar!...
Komşuyu dövüp, diğer komşuları korkuttular, hedefin kim olduğunu anlayamadık! Amcaoğlunu dövüp, kardeşi korkuttular, korkutulmak istenenin kim olduğunu anlayamadık!
Hayat kadınlarını, genel evleri ziyâret edip demokratlaşarak zinâyı serbest ettiler! Cumhuriyetle dövüştürdükleri imam nikâhı'nı, metres taşımaya âlet ettiler, medenî kanunun hedef olduğunu anlayamadık! "Ne mutlu Türk'üm diyene." sözüyle, Kurtuluş Savaşımızın paşalarıyla, İstiklâl Mahkemeleri'yle, Cumhûriyetin banileriyle dövüştüler, hedefin Atatürk ve Cumhuriyet olduğunu anlayamadık! Sağ gösterip sol vurdular!...
Onlarca yıl ülkücü-devrimci kavgasından nemâlanan sağcılar-solcular, bir araya geldiler! Taş binanın mermilerle delik-deşik olduğu bir çatışmada saman altından sağ çıkan kahraman(!)ları, Deniz ve arkadaşlarıyla arkadaş olmak sermâyeli siyâsi, ucuz "68 Kuşak"lıları, makamlarla, yeşil dolar veya eurolarla, Fetullahçı gazete adlı paçavralarda köşelerle, devlet kuruluşu TRT'de veya TMSF'ce gasp edilen gazete veya televizyonlarda uçuk rakamlarla konuşturarak, yanlarına aldılar!
Bir zamanlar tesâdüfen veya bu günlere hazırlık amaçlı Ülkü Ocakları'na girip çıkmış ajanları veya MHP'nin önünde çay içmişleri veya korkudan sığınmış tabansızları, "Eski Ülkücü" sıfatıyla, gerekli gereksiz yerlerde ulutarak, kurt köpeklerini kurtlara ürüterek kapılarına bağladılar, sıranın ülkücülere, gerçek vatan-millet sevdâlılarına geldiğini anlayamadık!
Sokaklarda, camilerde, tekkelerde, ışık evlerinde, hücre evlerinde fısıltıyla küfredip tahrîk ettikleri askerden, polisten, yargıdan sonra Meclis'te MHP grubuna saldırılıncaaa... Akıl başa gelmediyse gelmek zorunda!
Silahlı Kuvvetlerimize, özel seçilmiş gönüllülerden oluşan Terörle Mücadele timlerine, Özel Kuvvetlere, Yüksek Yargı'ya sırayla saldırılırken sıraya alınanın, Türklük ve Türk Milliyetçiliği olduğunu anlayamadık!
Taşların bağlanıp kuduz itlerin sokaklara salındığı; "Hepimiz Ermeniyiz!" diye naralar atılan, "Daha Fazla Demokrasi" kılıflı "Hepimiz Kürt'üz" sloganlarıyla, dağdan davetle indirilen alçak teröristleri resmî törenlerle karşılayarak, şehirleri PeKaKa'ya KCK'ya teslîm ederek; yıllardır suskunluğuna rağmen hâlâ Millî Refleks olan MHP etrafındaki çemberi daralttıklarını anlayamadık! Tek kelimeyle ayıp ettik!
Yanlış zamanlarda, yanlışlarla uğraşarak zaman kaybettik, yanlış yaptık! Biz, karşılıklı yanlışlarla birbirimizle uğraşırken mazlûm maskeli zâlimler, örümcek ağlarını ördüler! Kapımızdan girerken yüzümüze bulaşan örümcek ağından anladık nasıl bir sinsi saldırıya uğradığımızı! Örnek te çok söz de ama yerim yok!...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin; çok doğru bir zamanda ATP Genel Başkanı Oktay Öztürk'e yaptığı ziyâretiyle, ziyârete giderken yanında götürdüğü kurmaylarıyla da gittiği yeri ne kadar önemsediğini belli etmesiyle; Türk Milliyetçisi gönüller, Ülkücü yürekler, kabardı! Yıllardır taşma derecesinde dolu Ülkücü barajın tahliye kapağı aralandı! Taşmadan, etrafa asla zarar vermeden, kırk beş yıllık bilinen yatağından millete doğru akmaya başladı Ülkücü Bereket! Hayırlı olsun, hayırlara vesîle olsun, yârınlar Türk Milleti'nin olsun...
Devlet Bahçeli, Allah aşkına devam et! Ehîl adamların, kanaat önderi Ülkü Devleri'nin memleketten AKP'yi nasıl silip-süpüreceklerini, cini çıktığı şişeye nasıl hapsedeceklerini, sadece seyret yeter...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: