Cuma, Temmuz 23, 2010

AĞLAYIN HAKKINIZDIR!

"Bir dert ki çember gibi/ Sardı tüm benliğini
Kabul et yenilgini/ Ağla gözlerim ağla!.. "
Ağlamanın çok insânî bir duygu olduğunu, dev cüsseli kelebek ruhlu yiğitlerin; cezâevinde arkadaşları idama götürülürken giden arkadaşına göstermemek için gözlerini kısarak, gittikten sonra da götürenler görüp keyiflenmesinler diye nefeslerini kısarak akttıkları gözyaşlarından, tecrübeyle biliriz!
Bu sessiz ama gür ağlamalar, otuz yıl sürdü, sürüyor, sürecek! Her damla gözyaşı, ardından akıtılan için -inanıyoruzki-râhmet olacak, hissettikleri yerde ve zamanda muhabbet olup akacak!
Her şehît anası, sesli-sessiz; "Vatan sağ olsun! Kınalı kuzuuummm!" diye feryâdıyla uğurlayacak yavrusunu Peygamber Agûşuna... İzleyenler de ağlayacaklar; "Şehîtler ölmez, vatan bölünmez." nidâlarıyla uğurlarken Millet evlâdını vatan toprağına... Bunların hepsinin ağlamak hakkı! Çünkü bunların hepsi millet, hepsi Türk Milletinden!
Millet olmanın, millet kalmanın, millet olarak devletin devamının, devlet olarak sınırları çizilen vatanın bölünmez bütünlüğünün tek bedelinin can olduğunu bilirler bunlar! Bunlar, bu millet hem ağlar, hem uğurlar can bedelini ebedî istirahatgâhına, hem de; "Vatan sağ olsun! Şehîtler ölmez, vatan bölünmez!" diye Türkçe nârâ atarlar!
Bir de bu şehîtlerin ardından ağlayarak Tekbîr ve dualarla, Türkçe nârâlarla şehîtini uğurlayanlara, yapılan törenlere; siyâseten korkusunu bastırmak için; "Yaygara" diyenler var!
Bu muhteşem milleti "Yaygara"cılıkla suçlayan birinin; otuz sene önce ABD'nin "Bizim oğlanlar"ının astığı millet evlâtlarına, otuz sene sonra ağlamak hakkı olabilir mi?
Otuz yıl önce millet evlâtları, psikopat "Bizim oğlanlar"ca denge olsun diye bir o yandan-bir bu yandan asılırken otuz sene sonrasının Haçlı ile "Dar Alanda Paslaşmalar"ına antrenman yapan bir topçunun, kamerâlar önünde, gözyaşı grubu eşliğinde ağlamasının samimiyetine inanılır mı?
Veya otuz sene önce akranları asılırken top koşturan birinin, otuz sene sonra psikopatlarca asılanlara ağlamaya hakkı olabilir mi? Milletin, ana-babaların, kardeşlerin-bacıların, hısım-akrabanın otuz yıllık kavlamış yarasını yeniden kanatmak ta psikopatlık değil midir?
Otuz yıllık kavlamaya yüz tutmuş yaraları kaşıyarak, tuzlu gözyaşı ile yeniden sızlatanı alkışlayan, demokrat maskelilere, dolma kalemlere, yandaş-yoldaş-candaş-kiralık amigolara ne demeli?
Olmayan vicdânınıza ağlıyoruz biliyor musunuz? Sizlerle insân olarak aynı sınıfta târif ediliyor olmağa isyân ederek ağlıyoruz biliyor musunuz? Asanlardan, asılan yiğitlerden, asılan aslanların yakınlarından sakladığımız gözyaşlarımızı, sizin sahte sahne yaşlarınıza mağlûp ettirmeyiz biliyorsunuz değil mi?
Bizim gözyaşlarımız; bizim içimize, sizin göz bebeklerinize mızraktır biliyoruz! Bizim gözyaşlarımız, bizim içimizi yakarken sizin göz bebeklerinizi oyar ibret-i âlem için! Çünkü sizin, otuz sene önce asılanlara değil, otuz yılda yığdığınız dünyalıklarınıza ağladığınızı da biliriz!
"Kabûl et yenilgini/ Ağla gözlerim ağla" diye becerebilirseniz Gönül Akkor'ca feryâd ü figân ederek ağlayın, hakkınızdır! Biz, otuz yıldır sizin yaptığınız gibi, sizin gözyaşlarınıza gülmeyeceğiz inanın! Biz Türk Milleti olarak yendiğimize, savaş meydanında öldürdüğümüze bile gülmemişiz bilirsiniz! Size de gülmeyeceğiz!
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: