Cuma, Eylül 09, 2011

MİT'İN "M"Sİ, KALKTI MI?

"İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü ismi vardır; biri iyi, biri kötüdür. İkisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler." (Kutadgu Bilig'den)
Kötü adları dillerden düşmeyen, her ortamda sürekli sövülen, insanlığın yüz karası yaratıklardan insan diye bahisle aklımızla alay ediliyor! Tarihle yaşıt Türk Milleti'nin ferâsetiyle, kuvve-i derrâkesiyle alay ediyorlar!

Alçak hatta alçaktan da aşağı çukurlara; kırk bin kişiyi katleden, sokakları yangın yerine çeviren, otobüste genç kızları yakan, dersanede Kürt gençleri bombalayan, parkta çoluk çocuk sivilleri bombayla katleden, balkonda çamaşır asan kadını sırf asker eşi diye kurşunlayan, polis eşi diye öğretmen kadını kurşunlayan, kundaktaki Kürt bebeği kaleşnikofla tarayan, Kürt korucuyu, askeri, polisi öldüren, yol yakan, köprü uçuran, imam öldüren, zorla dağa kaldırılan Kürt kızlardan harem kuranlar; komser tokatlayan, polis taşlayan, askeri/polisi araçları içinde molotofla yakmaya çalışan, banka yağmalayan, market yakan, Başbakan'a ve hükümete "Has..tirin" çekenler, 13 Mehmetçiği katlettikleri anda özerklik ilan edenler, Başkent Ankara'da yeniden özerklik ilan edilirken eş zamanlı polis katliamı gerçekleştirenler; yakan-yıkan, yol kesen, resmi-sivil adam kaçıran; kırsaldaki, şehirlerdeki yapılanmaları ile dünya cenneti bir ülkeyi cehenneme çeviren ve bütün bunların komutunu İmralı'da ömür boyu hapse mahkûm bir urgan artığından alanların tamamı, "İleri Demokrasi" denilen bir uygulamayla insan sayılmış, insan haklarından istifade etmelilermiş!

Bunların hepsi; "Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Milli Birlik Projesi" adlarıyla "İleri Demokrasi" için yapılmış ve normal olmalı ki yıllardır süren bir ilişki olmalı ki; "İspatlayamayan şerefsizdir!" diye inkâr edilen görüşmeler, Devlet Memurlarınca yapılmışmış! Olması gereken haliyle görüşme sonuçları, tek yetkili Başbakan'a rapor edilmiş!
Satır arasında; "MİT elemanları, bu nâmertleri takip etmeyecek, aralarına sızmayacak, yakın takipte ve görüşmlerde bulunmayacak ta ne yapacak? Sadece muhalefeti ve beni mi takip edecek?" tesbitimizden sonra; olması-yapılması gereken ve hiç inkâr gerektirmeyen bu görüşmeler "teknik takip" teknolojisi daha güçlü olanlarca servis edilince ortalık karıştı!
Bu kaydı MİT servis etmemişse MİT'in tamâmen deşifre olmaya müsâit bir hale geldiğini düşünür, üzülür, hatta lağvını bile isteyebilirim!
NATO Generallerine haddini bildirebilen güçün, MİT'e mi gücü yetmeyecek?

Acaba; BOP Eş Başkanı Başbakan, diğer -ağabey- BOP Eş Başkanı'nı temsilen "Arap Baharı"nı kutlamaya ve Okyanus Ötesi'nin bildirimlerini tebliğ etmeğe giderken ortalığın karıştırılması mı gerekti?...

Mantıksızlıklar silsilesine bir mantıksızlık daha eklenmek isteniyor! Ne Kandil'le, ne de İmralı ile Hükûmet görüşmemiş, Devlet görüşmüşmüş!

Lâ havle!... Devlet kim kardeşim? Hükûmet ne? Demokrasilerde, milletin seçerek Devleti yönetme yetkisi verdiği partilerin kurduğu icra heyetine hükûmet denilmez mi? Görüşmeleri yapan memuru, hükûmet atamaz mı? Aksi olsa; "Biz kolay kolay adam yemeyiz!" diye görüşme kayıtları servis edilen memur savunulur mu?

Asıl soru; biz ne zamana kadar böyle aptal tavrı takınılmasına itiraz etmeden güdülmeğe razı olacağız? AKP'ye oy vermeyen iki kişiden birinin adına, meselâ benim adıma Cumhuriyet Yasalarının sağladığı vekillik kudretiyle kim, ne zaman, sorulması gerekenleri soracak?

"Evimizin Evi Vatan"da yangın varken, sokaklarda Güvenlik Güçlerimizin can emniyeti yokken, İstanbul'un göbeğinde; "Kan! Kan! İntikam!" diye demokratik miting(!)ler yapılırken ABD'nin bir milyondan fazla Müslüman Arabı öldürerek getirdiği "Arap Baharı"ndan bize ne?

Daha benim güvenimi kazanamamışken BOP Eş Başkanı Başbakan'ın, Haçlı işgâlindeki Arapların gönlüne girmesinin bize ne yararı var?

"Türkiye'de dahil 22 (yirmi iki) ülkenin sınırları değişecek." diye yıllar öncesinden açıklanmış bir projede, sınırlar lehimize mi değişecek? Musul-Kerkük petrolllerinden hisse mi verildi? ABD işgalindeki Arap ülkelerinde yönetimlerin değişmesine verdiğimiz katkıyla ne kazanacağız?

Günlerce, milyonlarca dolar tutarında bombaları dağa-taşa yağdırdıktan sonra yapılması şart olan Kara Harekâtı'nı engellemek için değilse Kandil'in bize bakan yüzünde devriye gezen ABD askerlerini kim, nasıl izah edecek?

MİT yetkililerinin gizli görüşmeleri kaydedilip servis ediliyor! Biz de Devlet olarak bu kurumun istihbârî bilgileriyle Kozmik Oda'larımızda sır planlar yapacağız öyle mi?
"Halam bildi, âlem bildi!" misâli MİT'in bildiğini âlem biliyorsa; İstihbâratımız var diye Kozmik Oda'lardaki planlarımızı koruyamadan huzûr ve istikrârımızı koruyacağımıza nasıl inanacağız?

Ben mi huysuzum yoksa millete aptal tavrında ölçü mü kaçtı? Kendini saklayamayan istihbârat kurumundan, millî sırlarımızı muhafazayı nasıl beklerim?

Eve lâzım olan mescîde harâm değil mi? Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarak Türk Milleti adını alan vatandaşlarımızı 36 etnik parçaya bölmeğe çalışan Başbakan'ın Arap Birliği gayretinin inandırıcılığı olabilir mi? Cevaplayamadığım sorular, beynimi patlatıyor!

Allah aşkına Millî aklımıza, kuvve-i derrâkemize ne oldu?

"Zamanı Tanrı yaşar. İnsan oğlu hep ölmek için türemiş." (Orhun Abideleri'nden)
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: