Pazartesi, Eylül 19, 2011

YENİDEN "ETRÂK-İ BÎ-İDRÂK" Mİ?

Yaktığımız ağıtlarımıza ağlamaktan usandık!
Üzerinden uzun zaman geçse; "Hafıza-y-ı beşer nisyân ile malûldür." diyeceğim ama daha bir yıl geçmedi! Cephede olsa zorumuza gitmez de daha "Evimizin Evi Vatan" dahilinde, kahpe PKK pusularında kurşunlanan, çocuklarımızın yaraları iyileşmedi ama nasıl bir beyin yıkamaysa sanki bu olanlar hiç yaşanmamış gibi sözler söyleniyor!
Yeni Osmanlıcı'lar, II. Cumhûriyetçiler Türk Milleti'ne Osmanlı'nın yaptığı "Etrâk-i bî-idrâk" (idrâsiz-akılsız Türkler) tavrı takınıyorlar!
Kim ne yapar, kim yapılanlara ne drr bilemem ama şahsen zoruma gidiyor ve "Etrâk-i bî-idrâk" tavrı takınanları, "İhânet-i Vatanîyye" ile ithâm ediyor, millî idrâkimde sorguluyor, Türk gönlümde yargılıyor, millî vicdânımda mahkûm ediyorum!
Daha Gâzi Mehmetçiklerin yaraları iyileşmemiş, daha Şehît Mehmetçiklerin analarının, eşlerinin, yavuklularının, çocuklarının gözyaşları kurumamışken yapılanları, yapılsın komutu verenleri, "Asker vesâyeti"nden kurtulup -dindâr değil- "Dinci Vesâyeti"ni getirenlerin, bir yıl öncesini hatırlatacağım! Çünkü unutmayacağım, unutturmayacağım, unutamıyorum!...
Tarih; 4 Eylül 2010. Yer; Türkiye! Adres; Yaygın ve Yerel Basın'ın tamamı...
"Referandum için İmralı ile pazarlık" haberleri üzerine kızılca kıyâmet kopmuştu! BOP Eş Başkanı Başbakan; "Terör örgütüyle görüştüğümü söylemek şerefsizliktir." diye kükremişti! Aynı günlerde, değişen-gelişen/dönen-dönüşen/Vicdân/sız/î redci Dolma Kalemlere Kandil'de 'İleri Demokrat Terörist' adıyla müsemma Karayılan; "Açıklanmasında bir sakınca görmediğimiz diğer önemli bir gelişme de devletin Önderliğimizle geliştirdiği diyalog temelinde ateşkes talebinde bulunmasıdır." beyânatını vermiş ve; "Aslında önderliğimiz aradan çekilmişti ancak talep üzerine yeniden devreye girerek hem yapılan çağrıları ve hem devletten doğru gelen istemi de dikkate alarak bir kez daha barışa ve demokratik çözüme şans tanınması için hareketimize bir mesaj gönderdi." diye İmralı'dan aldıkları emri duyurmuştu!
BOP Eş Başkanı Başbakan, bu 'İleri Demokrat Terörist'in açıklaması üzerine, üslûbunu hiç yumuşatmadan MHP ve CHP'yi; "Terör örgütü konuşuyor, CHP ve MHP hoparlörü oluyor." diye suçluyordu! Garip ki aynı gün, bir başka yerde "Hareketi berâber başlattığımız Kardeşim" sıfatlı Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL; "Terörü sona erdirmek için her yöntemin denenebileceği..." açıklamasını yapıyordu! Yani biri yelleniyor, diğeri rüzgâra karşı oturarak kokuyu her yere yayıyordu!
İşin te'vile ihtiyâcı vardı. Te'vil işi BOP Eş Başkanı Başbakan'a düşüyordu ve; "Devlet bazı şekillerde, kurumlarıyla bazı temaslar yapar. ... Siyasi irâde terör örgütüyle konuşmaz ama istihbârî örgüt herkesle, her yerde konuşur. Zaman olur Silahlı Kuvvetlerin oradaki görevlileri vasıtasıyla, zaman olur Adalet Bakanlığı’nın görevlileri vasıtasıyla bu yapılır. ... Kimse kalkıp da iktidar bizzat terör örgütü mensuplarıyla görüştü diyemez." diye rüzgâr ters esince kendini rahatsız eden kokuları dağıtmak için yelpaze sallamış; "Siyasi pazarlık karakterimde yoktur." diye de Kasımpaşalıca kükremeğe devâm etmişti!
Sayısız "yandaş basın ve televizyon" sâyesinde pis kokuları yelpazeleyerek dağıtan BOP Eş Başkanı Başbakan, yatıştı zannettiği ortamda; "Görüşmeler safhasına gelince; görüşmeler noktasında da bu ülkenin istihbari örgütleri görüşür. ... ülkemizin geleceği, halkımızın, milletimizin geleceği için bu görüşmeleri yapar." şeklinde Devlet Adamlığı fotoğrafı vermişti!
Üzerinden bir yıl geçmedi! Bu yıl sonu itibâriyle Irak'tan çekilerek kendi Başkanlık Seçimlerine yoğunlaşacak olan Müttefik ABD, sık sık brifing aldığı MİT Müsteşarı'nın BOP Eş Başkanı Başbakan'a Müsteşar Yardımcısı olarak hizmet verdiği günlerdeki bir görüşmesinin ses kaydını yayınlatarak "Büyük Ortadoğu Ve Kuzey Afrika Projesi"ni kısa süreli uyku moduna alırken, bize oyalanacak bir gündem konusu bahş'ediyor!
Yüksek sesle sormak istiyorum; "Bu inkârlara ne gerek vardı? İstihbârat kurumlarının, her kesle, her ortamda, görüşmek hatta onların içine karışmak işlevleri yok mudur? Şimdi savunulan bu iş, o zaman niye hakâretlerle desteklenerek inkâr edildi? Türkiye'de bir kere kullanmadığı Türk Milleti adını, BOP Eş Başkanı Başbakan niye "Arap Baharı"nı teftişe gittiği Kuzey Afrika'da kullanıyor?"
Türk Milleti; II. Cumhuriyetçiler, Yeni Osmanlıcılar teâmülleştirdikleri bir yanlışa "Dinci Vesâyet"le devam ile sana "Etrâk-i bî-idrâk" tavrı takınıyor! Bu tavır da Türk gönlümü rencîde ediyor! Düşündükçe tahrîk oluyorum! Kahroluyorum Allah kahretsin!
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: