Perşembe, Eylül 22, 2011

ÖNCE GÜRLEDİ, SONRA GÜLLEDİ!...

Cumhurbaşkanı Avrupa'da, BOP Eş Başkanı Başbakan ABD'de!...
Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Millî Birlik Projesi, Eve Dönüş Yasası, Habur Seyyâr Mahkemeleri, "Has..tirin" iltifâtları; komser tokatlamaların, polis taşlamaların, Özerklik ilan etmelerin şımarttığı psikopat şerefsizler ha bire canımızı yakıyorlar!
Başkent'in Devlet Mahallesi'nde bomba patlatıyorlar! Van'dan, Siirt'ten, Bitlis'ten, Tunceli'den, metropollerin varoşlarından çatışma ve şehit haberleri peşpeşe geliyor! Sivil, kadın, çocuk, asker-polis demiyorlar, polis koleji öğrencisi demiyorlar ha bire şehit ediyorlar!
Cumhurbaşkanı Almanya'da, Başbakan Amerika'da! Dönme niyetleri de yok!
Okyanus ötesinden Obamaların Barak Hüseyin de terörü kınayarak taziye bildiriyor, Erdoğanların Recep Tayyip te! Yandaş Basın da; "Ne zaman Türkiye bir atılıma niyetlense istikrârı ve huzûru bozmak için derin eller bu işleri yapıyorlar." diye vuvuzelalık ediyorlar!
Cumhurbaşkanı, Devlet Mahallesi'nde bomba patlatılıp 3 suçsuz günahsız vatandaşın katledildiği, 30'dan fazla yaralının olduğu katliam günü Almanya'da 30-40 PKK'lının protestosundan korkmayarak inadına konuşmasını yaparak cesaret ve kararlılığını gösteriyor! Terör ve teröriste boyun eğmeyeceğimizden, tehditlere taviz vermeyeceğimizden bahisle "Teröre destek verenler bedelini öderler" diye de Avrupa'ya gürlüyor ve sonra; "Buradan tekrar seslenmek isterim; silahlarını bıraksınlar, dönsünler, gelsinler ve aileleriyle buluşsunlar." diye PKK'lıları güllüyor!
Allah râzı olmasın! "Adalet ve Kalkınma Partisi"nin adâleti bu demek ki! Bu arada kargaşaya sürüklenen bütün ülkelerde ya muhalif bir partinin ya da hareketin adı hep aynı; Adalet ve Kalkınma! Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi dahilindeki ülkelerden önce Türkiye'de sonra sırasıyla Fas'ta, Libya'da, Mısır'da, son olarak ta Suriye'de kurulan bütün muhalif hareketlerin adı "Adâlet ve kalkınma Hareketi" acaba tesadüf mü?
Kanıma dokunuyor! Canım yanıyor ve daha kan gölüne dönmüş ülkesine dönmeyen, psikopat katillere eve dönün çağrısı yapan Cumhurbaşkanı'na ve BOP Eş Başkanı Başbakan'a; "Daha neyle suçlandığını bilmeden, aylardır tutuklulukla cezâlandırılan Kürt Kızı Türk Milliyetçisi Müyesser YILDIZ' da silâhını yani kalemini bıraksa ailesiyle buluşabilir mi? Biliyoruz ki Müyesser YILDIZ kimseyi öldürmediği, öldürmeye azmettirmediği gibi katillerle de hiç bir arada olmadı! Ayrıca Müyesser YILDIZ'ın kitabı da 'Bombadan tehlikeli' değil ki yasaklanmadı ve toplattırılmadı! Müyesser'i de Eve Dönüş Yasası kapsamaz mı?" diye sorulduğunu bildirmek istiyorum! Dahası Müyesser kalemini, PKK'lı silahını bırakır mı?
Oslo Görüşmesi'nde MİT Müsteşar Yardımcısı Hanfendi; "Silahın evet kabul ediyorum belli bir işlevi vardı ve bugüne kadar bir şey getirmiştir." diye Devlet adına silahın yaptırım gücünü kabûl ettikten sonra PKK'lı silah mı bırakır?
Madem bu kadar istekliyiz, madem otuz yıldır kırk binden fazla insanın katlinden mesul teröristlerin insanlık haklarını savunuyor, analarının ağlamasını istemiyoruz, niye Ordu'yu toptan terhîs edip silah bıraktırmıyoruz ki? ABD'nin de, ABD'deki İsrail localarının da, AB'nin de, Kıbrıs Rum Kesimi'nin de, Yunanistan'ın da gönüllerini hoş ederiz! Madem Oslo Görüşmeleri'nde MİT Müsteşar yardımcısı Hanfendi'nin dediği gibi "Metropolleri bombalarla doldurduklarını" biliyoruz, daha fazla bomba patlatmaları için niye Demokrat Teröristleri tahrîk edelim ki?
Avrupa ve Amerika'dan hâlâ dönmeyen Cumhurbaşkanı ve BOP Eş Başkanı Başbakan'a bir Kutadgu Bilig öğretisini tekrar hatırlatalım:
Hakan, halka isteklerini duyurur. İstekleri kısa ve özdür. "Yasalarıma uyun. Verginizi ödeyin. Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin." İlk kurultayda halk cevabını verir; "Yasalarına uyarız ama âdil olursa. Vergimizi öderiz ama gümüşün ayarını düşürmezsen. Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan..." Yüzlerce yıllık öğretiyi günümüze uyarlayarak millet adına yine yüksek sesle sormak isterim:
* Yasalarınız âdil mi ki uyalım?
* Türk Lirası'nın değerini korudunuz mu ki vergi verelim?
* Can ve mal güvenliğimizi sağladınız mı ki dostunuz dostumuz, düşmanınız düşmanımız olsun?
Memleket kan gölüne, yangın yerine dönmüşken kime ne Osmanlı'yı arkadan hançerleyen Filistinlinin devletinden, bağımsızlığından? Kelin dermanı olsa başına sürmez mi?
Ağustos güneşi önündeki kar topusunuz farkında değil misiniz? Bu gidiş iyiye değil! Siz umurumda değilsiniz de Devletin, milletin bekası tehlikede! Biz bu Devleti sokakta bulmadık! Sokağa da teslîm etmeyiz bilmiyor musunuz?
Üzerine ölü toprağı serpilmiş Türk Milleti'ne değil evlerine ateş düşen bütün şehit ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Kahr'oluyorum Allah kahr'etsin...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: