Pazar, Eylül 25, 2011

YARALI SAVAŞÇI, CAN ALICIDIR!...

Önce parsel parsel böldüler, sonra dönüm dönüm işgal ettiler zihnimizi!
Milletlikten halklığa, halklıktan aşîretliğe, aşîretlikten aileliğe ve nihâyet ailelikten de fertliğe indirildik! Süzüle süzüle dibe çakıldık!
Biz bu paraşütle düşüşü ilk defa yaşamıyoruz! Aslında bizim bu yavaşça inişimizi, uçurumdan itekleyerek parçalanmamızı isteyen müttefik(!)lerimiz pek sevmiyorlar! Defalarca zerk ettikleri zehirlerle öldürülemeyen, "hasta adam"lıktan yaralı aslanlığa geçen; defalarca cephânesiz-silahsız hatta bütün askerleri terhîs edilmişken "Yedi Düvel" adlı Haçlı'yı târ u mâr eden Türk Milleti'nden korkuyla nefret ediyorlar! Bu öfke ondan!
Tarihten bildikleri ve bizzat yedikleri Türk tokatlarının unutulmayan acısıyla; onlar da, biz de biliyoruz ki düşmeden kalkılmaz! Onlar da, biz de biliyoruz ki zulmet kalıcı değil! Onlar da, biz de biliyoruz ki yaralı savaşçı can alıcıdır!
Parmağı kesilen savaşçı ile, büyük yaralı savaşçının saldırısı farklıdır! Parmağı kesik savaşçı, kanama olmasın diye kendini koruyarak savaşır ama kan kaybeden savaşçı, ölmeden kendini yaralayanı öldürmek için Azrâilce saldırır!
Memleket kan gölü! Şehirler yangın yeri! Cumhurbaşkanı ve Başbakan hâlâ gezilerinde AKP'nin iç çekişmesinde ellerini güçlendirme gösterilerine devam ederken; müttefik(!)lerce kudurtulmuş, psikopat şerefsizler kalleş-kahpe saldırılarına devam ediyorlar!
Televizyon ve gazeteler ya satın alındılar, ya korkutuldular!
ABD ile AB adlı Haçlı Birlikleri, dünya ticaretinde para birimi dolar mı, euro mu olsun çekişmesinde; pazar ülkelerde taşeronlar besliyorlar! Bir zamanlar; "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer." diyenin yerine ikâme edilen; "Diyarbakır, Büyük Ortadoğu Projenin yıldızı olabilir." diyenle; "Biz düzeltmezsek birilerinin müdahelesine zemîn hazırlarız." diyenler, nöbet yeri değişmiş gibiler! AB'ci bilinen, BOP Eş Başkanı sıfatıyla Amerika'da; ABD'ci ise Avrupa'da!
Devletin kalbinde bomba patlıyor! Onlarca can kaybı ve yaralımız var! Bir kaç ilimizde eş zamanlı isyanlar, saldırılar var! Bu can yakıcı saldırıların yapıldığı gün, PKK'nın siyâsallaştırılmış ağzından yellenenlerinden biri; "Bizden korkun!" diye tehdît savuruyor! Güvenlik Güçlerimizin olağanüstü korumalarında ağzından salyalar saçarak tehdit savuran bu kuduza tepki veren Millet, polislerce engelleniyor! Bu gidişat, gidiş değil!
Türk Milleti yaralandı! Yaralanınca öfkelenir! Yarası ağırsa yıldırımlaşır, şimşekleşir, kıyâmetçe çakar! Türk Milleti; işbirlikçi Damat Ferit'lere, hain Nemrut Mustafa'lara, Ali Kemal gibi kiralık dolma kalemlere, değişen-gelişen entellere yabancı değil!
Türk Milleti; İstanbul'da işgâlci İngilizleri çengilerle, çalgılarla karşılayan paryalara; İzmir'i işgâl eden Yunanlıları göbek atarak karşılayan hristiyanlarına yabancı değil!
Türk Milleti; Mehmet Ârif Bey'in; "Hristiyan teb'amız şöyle dursun, devletimiz Türk, Arnavut, Kürt, Arap gibi müslüman kavimlerden teşekkül ettiği halde, vatanın müdafaası ve islâmiyetin muhâfazası, on iki milyonluk Türkçe konuşan ahâlimizin hamiyetli omuzlarına yüklendi." tarifiyle övünen bir milletin ahfâdıdır! Bu millet; şühedâya, emeklere, emânetlere sâdıktır!
Bu millet, öfkelenirse burnundan solur! Her soluğuyla üstü küllenmiş Türklük ateşini alevlendirir! Alevlenen, coşan Türklük ateşi başta hainlerini, sonra da düşmanlarını cehennemce yakar, kavurur, yok eder!
Öfkeli Türk Milleti'nin burnundan solumasını, yüksek sesle söylenmelerini duymayanları, görmezden gelenleri uyarmamız da Türklüğümüz gereğidir! Türk Milleti, avına da kaçma şansı tanır!
Bu yapılanlar saldırı falan değil! Bu yapılanlar kendi sonlarına doğru koşarak gelişler! Çılgın dalga köpüğü gibi yalçın kayalara çarparak paramparça olmak üzereler! Demedi demeyin!
Sizi; "İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kâfirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda tüm gayretleriyle didinirler, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar." (Maide-54) şeklinde tarif edilen Milletin öfkesi bekliyor!
Sizi;
"Tasa mıdır yakarsa bir kurşun kalbimizi?
Ne çıkar süngülerle delinirse bağrımız?
Bu kurşunlar, süngüler öldüremezler bizi
Belki diner onlarla ezelî kalb ağrımız" diyen bir inanç bekliyor! Denmedi demeyin!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: