Cuma, Nisan 20, 2012

İLÂHİ FORMATLI ORATORYOLAR!...

Takıldım yine şu "İnsan Hakları"na !...
TV'lerde insan hakları, yandaş gazetelerde insan hakları! Dincilerin de, bölücü halkçıların da, şövenist bölücü taşeronların da, dindâr geçinen kindârların da ağızlarında, dillerinde; İnsan hakları!...
Filistin kamplarında terörist eğitimi alanlar, NATO'cu Ordu'nun darbelerine zemîn hazırlamak için yaptıkları eylemlerini övünerek anlatan, insana benzer İnsan Hakları Kobayları'nın tamamının ağzında; İnsan hakları!
Ucuz "Dolma kalemler"in, aldıkları dolar-euro karşılığı anlattıkları rangârenk, İnsan hakları!
İnsan olan herkesin -Allah için- duymak istediği hoş sözler!...
"Amaç değil araç" edilen demokrasi sâyesinde, "gereken durakta inilecek tramvay" diye tarif edilen demokrasi sâyesinde dokunulmazlaşarak Başbakanlığa kadar yükselen; Dolma kalemlerin dün, "Muhtar bile olamaz!" diye yerden yere vurdukları, bugün "İleri Demokrasi havârisi" diye alkışladıkları Kindâr-dindâr BOP Eş Başkanı'nın yönetmenliğinde; adâletten, kalkınmadan, vesâyetçi üniformalılardan hesap sormadan, haktan-hukuktan bahseden ilâhi formatlı oratoryolar dinliyoruz!
Milletin değil, üç genel başkanın ve "Ömürboyu ağırlaştırılmış" hapse mahkûm, sehpâ artığı bir cânînin tespit ettiği, sandıklarda seçmenin noterce tasdiklediği, milletin değil dört kişinin vekillerinin Meclis'teki sayılarına göre oynadıkları demokratlık rollerine, "hayvan hakları" konusunda sağladıkları muhteşem konsensüs gösterilerine alkışlar vuruluyor!
İnsanı insanlığından utandıran uygulamaların demokrasi, hatta ileri demokrasi adına uygulandığı bir ülkede, insanlıktan nasipsizlerin dillerinden düşürmedikleri İnsan Hakları'ndan bana gınâ geldi!...
"Eski tüfek" lakaplı, kuvvete biat etmeyi akıllılık sayan kiralık "dolma kalem"ler; bebek katili Apo alçağının ve onun dağdaki kuduz itlerinin yaşadıkları zorlukları, İnsan Hakları'yla süsleyerek anlata anlata bir hâl oldular!
Dağda bir avuç hamurla 24 saat yaşamalar, mağaralardaki zor şartlar, bu zor şartlara rağmen gitarla sanatsal faaliyetler! Diğer yanda; emrine tahsîs edilmiş kocaman bir adada, yanına seçtiği adamları hizmet etsin diye verilmiş, avukatları aracılığıyla Devletle pazarlıklar eden, İleri Demokrat Hükûmete "Demokratik Yol Haritası" çizebilen, "Dağdayım" deyip Şam'da, seçme bakîre terörist kızlardan kurulu hâremini özleyen "Önder"(!)le, "Gerekirse şeytanla da görüşür!" yetkisiyle donanmış "Sır Küpü" sıfatlı bürokratın, diplomatik zorlukları; bebek katili, sapık çukurun, yedi metrekarelik bir alanda zorluklarla geçen 22 saati vs. vs...! Niye 24 saat değil, 22 saat? Onu da ne anlayabildim, ne de anlatan var!
Diğer yandaş TV'lerde Suriye'de Beşar Esâd'ın uyguladığı ısrarla söylenen vahşet!
Bu düzmece haberlerin verildiği anda gerçekte ise kendi ülkemizde katledilen gencecik doktor, saldırıya uğrayan 112 Acil Servis çalışanları; İnsan Hakları savunulan kahpe teröristlerin habire şehît ettikleri Mehmetçikler, Güvenlik Görevlileri!
Tesadüfse tesadüf ama! ...
Bir yanda, dün BOP Eş Başkanı Başbakan'ın "Kardeşim Sayın Esât"ı iken bugün, sadece "Eset"; diğer yanda 40.000 kişinin katili cânî bir vahşî yaratığa; ABD ve AB direktifleriyle îdamdan kurtarıldığı yetmez gibi, dahası, dahası istenen insan hakları!...
Heeeey! İnsana benzer yaratıklar!
İnsan rolü yapmaya çalışan, onu da beceremeyen acemi Darvin Kobayları!
Aklınızı başınıza devşirin!...
40.000 vatandaşın, askerin, polisin, korucunun, öğretmenin, hemşirenin, yol işçisinin, bebeklerin, kadınların, suçsuzların katiline ve avukatları eliyle verdiği talimatlarla saldıran silahlı kuduz itlerine; sokakları yangın yerine, cehenneme çeviren, toplu taşıma araçlarında suçsuz-günahsız kızlarımızı diri-diri yakan psikopatlara, 5 TL yevmiye ile askeri-polisi taş ve molotof yağmuruna tutan besmelesiz veled-i zinâlara insan der, onlara İnsan hakları istemeye devâm ederseniz, sizi de insan tarifinin dışına atarız!...
Bre yediği kaba pisleyen nankör yaratıklar! Ya hayatının baharında 2 metrekarelik kabre, Vatan Ana'nın bağrına gömülen, toprağı vatanlaştıran Şehitlerimiz'in hakları ne olacak?...
Ya sayıları milyonlara varan, yaslı-yaralı Şehit Ailelerimizin insan hakları ne olacak?...
Benim haklarım ne olacak kar-de-şiiiim?
Seçmediğim ve asla seçmeyeceğim birileri tarafından yönetildiğim için; defalarca assam da millî hırsımın geçmeyeceği bir alçağı idamdan kurtaranlar tarafından yönetildiğim için; reddettiğimi yıllardır haykırmama rağmen AB'nin kapılarında Devletimi bekletenlerce yönetildiğim için; yüzlerce yıl Haçlı Seferleri'ini İslâm adına tek başına göğüsleyen Şühedâ evlâdı Mehmetçiğime, Yunanlıyla birlikte Afganlı Müslümanlara mermi sıktıran "Haçlı Müslümanlar" tarafından yönetildiğim ve bunlara itirâz ettiğim için engellenen, kısılan sesimden dolayı gasp edilen benim İnsan Haklarım ne olacak?...
Ben, kime şikayetleneceğim?...
Ömürboyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm, bir yaratığın emrine ada tahsis ederek "Sır Küpü" bürokratlar vasıtasıyla görüşülüp "İleri Demokrasi Yol Haritası" çizilmesine rağmen; bize ülkemizde revâ görülen gönlümüzce konuşamama cezasından doğan İnsan haklarımız ne olacak?...
Kur'an'da tanınan Kısas hakkımızı engelleyen kindâr-dindâr yöneticileri kime şikâyet edeceğim?
Bana yapılan kötülüğe misliyle cevap vermek ve affetmek istemiyorum! Canımı yakanın canını yakmak, on binlerce canlarımızı alanın canını almak istiyorum! Bu hakkımı da benim adıma Devletim, Yasalarla yapsın istiyorum!...
Saddam'ı, Kaddafi'yi, Mübârek'i yok ederek estirilen Arap Baharı'nın kudretli Eş Başkanı; benim 40.000 insanımın katiline "İnsan Hakları" dayatması uyguluyor!...
Bizim, Türk Milletinin haklarımız ne olacak?...
Bizim insani haklarımızı, demokrasi sâyesinde ele geçiren İleri Demokrat monarşistler, şimdi de 400 yıl tebaâmız olmuş Suriyeli Müslümanlara "bombalı demokrasi" götürmeğe hazırlanıyorlar!...
Bizim itirâzlarımız ne olacak?
Bizim çocuklarımız ulûl emr'e itaatla Müslüman kardeşlerimize saldırttıtılırken, mesâneden çürük raporlu ama dünyayı sallayan görkemde bir düğünle evlenen, düğün takılarıyla babasını dünyanın en zengin sekiz lideri arasına sokan, dindâr-kindâr BOP Eş Başkanı Başbakan'ın çocukları ne yapacak?
Hakkımızı meşru yollardan bile soramayacak mıyız?
Canımızı yakan, insanlığın yüz karaları cânîlere insan muamelesi yaparak insanî duygularımızla oynayan ve insanî bir duygu olan öfkemizi kabartanlara karşı bir tavrımız, bir sözümüz olamayacak mı?
Beyler! Sel de sudandır amma hayat vermez, bitirir!
Öfke selimiz tûfana dönmek üzere! Vallahi sonunda olan, size olur ve kabaran bu millî öfke selinde yok olursunuz!...
"VE TEVEKKEL A'LALLAH" (Vekîl olarak Allah yeter.-Ahzâp-3)
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: