Perşembe, Mart 26, 2009

DUAYA İHTİYACIMIZ VAR...

Sözün bittiği an! Dillerden dökülen duadan gayrı hiç bir sözün hükmünün kalmadığı bir an!... Şu an saat 01.50. İnternetten ve elimdeki kumandayla üç gün sonraki seçimsizliğe kilitlenmiş kanallar arasında, deli gibi dolaşıyorum.
Dost insan, adam gibi adam, yiğit mi yiğit, îman ehli, îman eri Muhsin Yazıcıoğlu'na hâlâ ulaşılamadı!
Bir buçuk yılda dört ciddi trafik kazası geçirmişti! Bütün uyarılarımıza; "Biz, Allah'a teslimiz! Ne emrederse o olur." diye cevaplayarak kazayı yaşayan o olmasına rağmen bizi teselli eden de o olmuştu!
Allah'ım'dan duam ve dileğim; Ya Rabbi! Nolur gene bizi sitemlerimize aldırmadan teselli etme hakkını tanı Muhsin Başkanımız'a. Ya Rabbi! Sevenlerini onsuz koyma! Bütün sevenlerinin ona ihtiyacı var...
Hakkında; bilhassa her seçim döneminde, tanıdığını söyleyenler tarafından neler söylendi neler! Ne söyleyenlere, ne de söylenenlere küsmeğe tenezzül etmedi hiç! Dünyanın neresinde olursa olsun, hiç bir tanıdığını ihtiyacı olduğunu duyduğunda yalnız bırakmadı. Her şartta destek olduğu hiç bir tanıdığından da siyâseten yardım talebinde bulunmadı!
Sivas'tan bağımsız olarak katıldığı son seçimler öncesini hatırladım. Bir kaç samimi insanın, düşüncelerinden hareketle, parçalanmış Ülkücü Hareket'i birleştirmek için bir teşebbüs yapıldı. İnandığım ve çok heyecanlandırdığı için ben de bütün yüreğimle uğraştım.
Ziyâretler ve sohbetler fiilen başlamadan önce Dost Muhsin Yazıcıoğlu'ndan bir davet aldım. Bir otelin salonunda, eski arkadaşlarıyla bir sohbete davet ediyordu. Koşarak gittim elbette. Koşarak gitmeme rağmen, en son katılan da ben olmuştum! Özür dilememe fırsat vermeden; O, Yürekli, pamuk yumuşaklığındaki sert mücâdele adamı, benim yerime mazeret açıklamıştı misafirlere. O günü; "KIRK YILLIK ÜLKÜCÜNÜN KIRK YILLIK HAYALİ"diye anlatmıştım bir yazımla. Muhsin Yazıcıoğlu, toplantıyı açarken; "Arakadaşlar, buraya bütün ünvan ve rütbelerimi soyunarak geldim. Sizlerle dertleşmek istiyorum. Hepinizden bir şeyler sorduktan sonra, tek bir sorum olacak." demişti. Sonra sohbet; Türkiye'nin veya dünyanın neresinde olursa olsun, ihtiyaç duyan ve haberinin olduğu kimi yalnız bıraktığı şeklinde sorusuyla ve verilen cevaplarla devam etti. Bilenler, bildikleri yardımlarını anlattılar Dost İnsanın. Her anlatılanı dinleyip ve kendi bildiklerimi hatırladıkça utancımdan ölecek gibiydim. Ve nihâyet sıra, soracağı tek sorusuna geldi; "Peki arkadaşlar! SİZ, BENİM İÇİN NE YAPTINIZ?" Cevap yoktu!...
Hele ben! Hele ben! Her dÎni bayramda çocuklarımla ziyâretine gittiğimde, açılan sohbetlerde veya yöneltilen sorularda; "Abi! Canım lâzımsa sol avucundadır. İstediğin gibi kullanma ihtiyÂrındasın. Ama siyâseten benden sana bir oy bile düşmez!" derdim. Muhsin Başkan'ın, hepimize sorusu ve sükûtla aldığı cevap, ayrıca yılda iki kere yaptıklarım aklıma geldiğinde, pişmanlık ve utancımdan ölecek gibi olmuştum!
Dağılan ülkücü hareketin birleştirilmesini becerememiştik. Olmamıştı! Olayın suçlusunu, suçsuzunu artık Allah'a havale ederek söylemeyeceğim çünkü çok hissiyim şu an! O günkü nedâmetimi hem o toplantıda, hem de kısa bir müddet sonra BBP'nin Kurultayında kürsüden açıklayarak Muhsin Başkan'a yakın durmaya başlamıştım.
Bu menfûr kazadan bir gün önce telefonlaşmıştık. Erzurum'daki, Pasinler ve Horasan ilçelerindeki gördüğü samimiyet ve coşkudan memnuniyetini anlatoyordu. Çok mutluydu. Kendi mutluluğunu, sevdiklerine umut olarak yansıtmayı çok beceren sahavetli yüreği ile anlatıyordu. "Allah emeklerini zayi etmesin Abi." diye dualarla bitirmiştik görüşmemizi...
Ya Rabbi! Medet te senden, merhâmet te! Ol dersen olur Ya Rabbi! Şu an sana açılmış yüzbinlerce elden, yalvaran yüzbinlerce dilden birinin duâsını kabul eyle Rabbimiz! Emrine tâbi'yiz. Senden gelecek her şeye teslîmiz. Sevdiğimizi, sevenlerine, bize bağışla ya Rabbi...
Dedim ya duâdan gayrı bütün sözlerin hükmünün bittiği bir an!...
Duâya devam dostlar, duâdayım...
Selâm, sevgi, dua, dua, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun yerinde bir başka lider Tayyip Erdoğan,Deniz Baykal ya da Devlet Bahçeli olsaydı acaba yine arama çalışmaları bu kadar uzun sürecek miydi çok merak ediyorum.Dualarımız Muhsin Yazıcıoğlu ile;ama 24 saatten fazla zaman geçti aradan.Yine de Allah'tan ümit kesilmez.