Salı, Mart 10, 2009

TEŞBİHTE HATÂ OLMAZ!...

"Ülkücüyüm" diyen, bu yüzden sevmeğe mecbûr olduğum bazı saf kardeşlerim, "Yeniçağ Gazetesini bırak! Sen erkek adamsın!" diyorlar! Aklıma bir fıkra-kıssa geldi:
Çok heyecanlı, sâdık, saf bir mürit; şeyhine sadâkatini gösterebilmek için düşünüp durmaktadır. Bir toplu zikir sonrası müritler sıraya girerler. Kimi şeyhin elini öper. Kimi sakalını, kimi eteğini, kimi göbeğini, kimi de ayaklarını... Saf müridin aklına da, şeyhinin poposunu öperek her kesten daha sâdık olduğunu ispatlamak fikri gelir. Heyecanla; "Şeyhim! Ben poponuzu öpeceğim." der! Şeyh, itrâz eder ama nâfile! Mürit o kadar içten ve ihlâs ile yalvarmaktadır ki izin verilmezse diğer müritler nazarında da iyi olmayacaktır. Çâresiz kabûl edilir... Fıkra bu ya! Şeyh, zikirden önce çokça yağlı et yemiş, çokça et suyu içmiştir ve bağırsakları iyi değildir. Ekseriyetle, bir perde arkasında popo öptürülmeğe karar verilir. Şeyh ve saf mürit, perde arkasına geçerler. Şahit olarak ta baş mürit girer... Şeyh şalvarını indirerek eğilir. Mürit öpmek üzere yaklaşır. Tam o anda rahatsız olan şeyh, yellenir! Saf mürit, bir an kokudan rahatsız olup geri çekilir ama öpecektir, öpmelidir! Bir daha yaklaşır. Şeyh bir daha yellenir! Üçüncü yaklaştığında eğilmeden dolayı iyice rahatsızlanan şeyh, artık kendini tutamaz ve saf müridin yüzüne dışkısını fışkırtır! Müridin suratı ve sakalları berbat olur! Şeyh te şaşırmıştır ama baş müridin cin aklı da, o anda meseleyi izah şeklini bulmuştur. Perdenin arkasından kokular saçarak, etrafa dışkı saçarak çıkan saf müridin peşinden baş mürit çıkar. Saf müridin halini merak eden diğer müritlere meseleyi anlatır. "Şeyhimin poposu, bunun başından akıllı çıktı! İki sefer; 'Gelme! Sı..cam!' diye ikâz etti. Ama o ısrarla; "Öpecem!" dedi ve olan oldu!"
Atalarımız; "Teşbihte hata olmaz." demişler.
Ülküdaşlıkla taraftarlık arasındaki farkın farkında olamayacak kadar saf taraftarlara bu fıkrayla bir daha sesleneceğim.
Taraftar oldukları zât, "Türkeş'siz MHP Kumpası" mensuplarınca eli havaya kaldırılarak Genel Başkan edildikten sonra, ülkücülerin Başbuğumuz'un hâtırasına saygıyla yaptıkları canhıraş çalışmayla %18,5 oranında oy alınınca, kerâmeti kendisinde görerek, "MHP tarihinin en büyük başarısını benimle yakaladı." deyip, Başbuğumuzun manevi emeklerini inkâr etti... Anlamadılar!
Alınan oylarla hükümet ortağıyken, devlet sırrı gibi sakladığı bir kalp ameliyatından sonra; "Sağlığının diyetini vermiş bir lider olarak partimin ve görevimin başındayım." deyip seçilmiş bir genel başkan olduğunu unutturarak kendi ağzından liderliğini ilan etti... Anlamadılar!
Hükümetken, kendi zorlamasıyla girilen seçimlerde barajda boğuldu. Suçlu olarak kendisini açıkladı. Genel başkanlıktan çekildi. Bir kaç aylık hücre çalışmasıyla bütün delegeleri kendinden ederek "İstiyorlar!" diye yeniden aday oldu ve partiyi işgâl etti. Bütün ülkücüleri partiden dışladı. Uyum Yasalarına,Tahkîm Yasaları'na ülkücüler adına imza attı. Uzaydan bakanın bile
ülkücülüğünü fark edeceği Ali Güngör'ü ihrâc etti. Samimi ülkücüleri Aksakallarımıza Meclis'te; Kongrelerde bütün adaylara her yerde, genç ülkücüleri saldırttı! Ülkücülere saldırttığı genç ülkücülere, bölücülere karşı, hainlere karşı ev hapsi uyguladı! Bölücübaşının en popüler kurye avukatıyla Gâzi Meclis'in rengini tamamladı! Bölücülerle kucaklaştı, koklaştı, tokalaştı... Anlamadılar!
Bu kadar rencîde edici uyarıya rağmen anlamamakta ısrarcı olanların tek şansları, her halde et suyu içilmemiş olmasından! Yoksa saf müritten çok daha berbat bir halde, Balgat'tan çıkarlardı!
Ülkücülüğü bilinen adaylara destek vermenin, ülkücülerin nâmus borcu olduğunu ama il genel meclisi oylarını D.B.'nin başarı hânesine yazdırmanın ise milletimize ve ülküdaşlarımıza ihânet olacağını söyledik diye; " Sen erkek adamsın! Yeniçağ Gazetesini bırak!" diye tavsiyede bulunan saf ülkücülere, teşekkür ederek bir uyarım daha olsun izninizle...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: