Salı, Mart 10, 2009

SİSTEM CUMHÛRİYET, SEÇİLEN PADİŞAH!...

Kimsenin renginin belli olmadığı, tatsız-tuzsuz münakaşaların siyâset diye dayatıldığı orta oyununa mecbûr edildik!.
Birileri Allah'ı, Kur'an'ı, dîni; birileri milleti-milliyeti, vatanı-devleti; birileri sosyalizmi, halkları-halkların eşitliğini; birileri şövenizmi, ırkçılığı, faşizmi siyâsete malzeme etmişler sokaklardalar ve meydanlardalar...
Dindarlık iddiasıyla, Allah adıyla siyâset yapanlar; Allah emirlerine, Kur'an hükümlerine muhalif olarak Haçlı ile, Hristiyan dünyası ile, "dinler arası diyalog" diyerek, "medeniyetler arası ittifak" diyerek el ele, kol kola! Haçlı'nın başımıza çuval geçiren silahşörünün yeni başkanı gelecek diye göbek atmalar! Oysa Hristiyan dünyasına, siyonizme, Haçlı'lara neler söylemiş, Avrupa'ya yakınlaşmak isteyenleri nasıl dinsizlikle itham etmişlerdi bu dindârlar!...
Milliyeti malzeme edenler, milliyetçiliğin milletini sevmek olduğunu, milletin bağımsızlığı için mücadeleyi unutmuş; her türlü emperyalizme hayır diyerek geçen kırk yılı, tek millet, tek dil, tek vatan, tek devlet, tek bayrak anlayışını terk etmiş! "Farklılıkların" farkında olarak, "Ne mozaiği ulaan!" düşüncesini reddederek "Çiçek Bahçesi" diye millet tarifi yaparak, Kürtçe oy isteyip "Tek Dil"e muhalefet ederek; seçim meydanlarında demokratlık ve devletçilik nutukları atıyor!
Ülkenin en eski sol partisi; en milliyetçi, en üniter, en Atatürkçü söylemlerle milliyetçiliğe sahiplik yapıyor! Bir de laiklik yaptığını zannederek zorla milleti kendinden uzaklaştırıp ötekileştirmekle, AKP'ye mecbûr etmekle meşgûl!...
Şövenistler, ırkçılar, teröristler isyanlar ederek bölücülük yapıyor!
Sağcı yok! Solcu yok! Ümmetçi yok! Sağcıyım diyen partiler, sol söylemlerle; solcuyum diyen partiler, milliyetçi söylemlerle; dindarım diyen partiler, en laik ve liberâl söylemlerle milleti kandırma yarışındalar!
Sağcı partilerin solcu; solcu partilerin sağcı adayları var! Anti laik ve dindar geçinen partilerin ise en sağcıdan, en solcudan hatta terör örgütü yandaşlarından, değişik değişik adayları var!
Hayatında bir kere "Türk'üm" dememiş Erdoğan'ın Belediye Başkanı, ülkücülerin oyuna talip! Türk Milliyetçisi bilinen partinin, milliyetçi olmayan, diğer partilerden dışlanmış adayları var!
Atatürk ilkelerinin en iddialı savunucusu, üniter devletin ve Anayasa'nın en ateşli savunucusu sol partinin Ankara adayı, bir kaç yıl önce bölücülerle ittifak halindeydi!...
Keşke yerel adayların, partililik mecbûriyetleri olmasa! Keşke belediye başkanları da muhtarlar gibi partisiz olsalar! Seçilinceye kadar partili, seçildikten sonra yörenin belediye başkanı olacaklarını söyleyen adayların; vatandaşı canından bezdirmiş genel başkanların günahını çekmesi ne kadar mantıklı ve demokratik?
Ekonomik krizin teyet geçeceğini söyleyen, hala pembe tablolar çizen bir Başbakan'ın, belediye seçimlerinde, milletten partisine oy istemesinin, neresi yerel? İşsizliği, aşsızlığı, borç intiharlarını, borç yüzünden dağılan aileleri sahiplenmeleri gerekirken; seçim meydanlarında belediye başkanlarını methederek propoganda yapan partilerin neresi, muhalefet?
Böyle demokrasi, böyle cumhuriyet mi olur? Böyle dayatılan adayların seçmene tasdik ettirildiği seçim mi olur? İktidarın yıpratıcılığı tamam, muhalefetteyken oy kaybetmiş genel başkanların adamlarına mecbûriyetin neresi demokrasi?
Başbakan'a "Son Osmanlı Padişahı" diye pankart açanlar, aslında bütün genel başkanların da "padişah" olduklarının farkında mıydılar? Ya da farkında olmayanlara hatırlatmak için mi açtılar o pankartı?... Sistem gûya Cumhuriyet, yönetim padişahlık! Sistem gûya Cumhuriyet, bütün genel başkanlar padişah!
Al bir padişahı vur ötekine ve; "Mağrur olma padişahım! Sizden büyük Allah var." diye söylen dur! Sandığa git! Padişahların soytarılarını onayla ve adına demokrat denilsin! Yerim böyle demokrasiyi!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: