Cumartesi, Mart 28, 2009

KÖPRÜ Mİ'MÂRIMIZA BORCUMUZ...

Köprüler vardır yakaları birleştiren. Tahtadan, kalastan, betondan, demirden, cansız... Köprüler vardır; hasretleri, özleyenleri, sevenleri, insanları buluşturan; gönülleri birleştiren, öfkeleri dindiren, öfkelileri buluşturan, gönül köprüleri vardır; îmanlı, kanlı, canlı...
Bu köprü mi'mârları, ölmezler. Öldürülemezler. Eskimezler... Görevleri, doğumlarıyla başlar ölseler de sürer... Köprüleri kalıcıdır, köprü başı bekleyenler de! Mi'mârın ölümüyle, iki zihniyetin mücâdelesi başlar. Biri; "Mimarımız öldü diyeni öldürürüm!" diye feryâd ederken Ömer'ce; diğeri; "İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn". diye Allah hükmünü hatırlatır Ebu Bekir'ce...
Bu köprülerden geçenler, geçtikleri yeri ezemezler. Sevgi köprülüğüne gönüllü bu mi'mârları incitmeye kimsenin gücü yetmez! İncinen yerlerini, nefslerini iptâl etmişlerdir bu mi'mârlar. Acıyı gönüllü kabul ettikleri için, acıya alıştıkları için başkalarının feryâd etmesine vesile olacak acıları, sigara gibi tiryâkice çekerler ciğerlerine!...
Deli Dumrul'lar olur bu köprü başlarında! Geçenden de, geçmeyenden de akçe isterler! Oysa köprüler olmasa, bunların olma şansları yok!... Mi'mârlar, Dumrullara râzıdırlar köprüleşirlerken!
İnsanlıkla berâber; köprülerde olmuş, köprü başı harâmileri de... Mesele; köprüden geçip geçmemeye, geçerken köprü başı delisine akçe verip vermemeye karara kalmıştır! Köprü ortadadır. Köprü başı bekleyen Dumrullar da... Geçenden de, geçmeyenden de istenen akçe bellidir!
Türk Milleti'nin bir gönül köprüsü mi'mârı daha göçtü!
Türk Milliyetçilerinin; güzelliklere, umutlara, yarınlara açılan bir gönül köprüsü kapısı daha açıldı acıyla! Acı büyük! Acı tarifsiz! Acı dayanılmaz! Acı, tahammül edilir!...
Köprüleşmişlerin kurdukları köprü, görevine devam eder. Yola, yolcudan önce çıkanlar da olur hayat denen süreçte. Yolcudan önce yola çıkan şaşkınlar; yol bilmezler, kaybolurlar! Kaybolanı ehîl bir rehber bulursa kurtulur.
Yakalar arasında başka köprüler de vardır. "Geçme namert köprüsünden ko aparsın sel seni." diye aklı kesenler, her kesi uyarır insanlıkla berâber! Nâmert köprülerinin başında harâmide yoktur! Harâmisiz diye, geçiş beleş diye geçenleri çok olur. Bu köprünün gidişi vardır sadece! Dönmeye izin vermeyen ceberrûtlar bekler öbür başında!
Bu kadar ömürlerce yılda; köprü ile nâmert köprüsü arasındaki farkı fark edememişsek, nâmert köprülerinin diğer tarafındaki ceberûtları bilememişsek geçmeye de, geçip dönememeye de müstehakız! Gönülleri birleştiren köprülerden, harâmilere haraç vermemek için geçmeyip köprüsüz yerlerden yola devam edersek kaybolmaksa mukadder!...
Bir gönül köprüsü mi'mârımızı daha kaybettik!
Mimarımız, özlediğine, seçtiği köprüsünden geçerek gitti. Geride bir köprü bıraktı. Bu yakaya kadar geldiğimiz meşakkatli bir yol sonunda bizi bekleyen köprüden geçenler, geri geldiklerinde karşıda çok güzel yolların varlığından bahsettiler. İnananlar, gönüller birleştiren köprüden geçerek gönüllere doğru sefere devâm ettiler!...
Geçmeyenler, geçemeyenler, korkanlar, yakalarda kaldılar.
Karşı, karşıda; sevenler, karşılıklı el sallamakta ve köprü, ortada! Köprü başı bekleyen Deli Dumrul'da var! Geçenden bir, geçmeyenden iki akçe alacak!
Sadece bu köprü başında kötünün iyisine mecbûriyetin mantığı var! Geçmeden iki akçe verip hasret kalmaktansa; bir akçe vererek geçip, karşıdaki hasretlerle buluşmak akıllıca değil mi?
Sözün hükmünün bittiği yerdeyiz! Karşımızda demokrasi köprüsü ve başında Deli Dumrul! Deli Dumrul'un beklemediği köprülerin, nâmert köprüsü olduğunun, geçenin dönemeyeceğinin bilinmesi zamanı! Üşüme sen Yiğit Mi'mâr, üşüme...
Hükmü kalmayan sözün tamamı, aptala ....
Mi'mârımıza ve arkadaşlarına Allah'tan rahmet sevenlerine sabır diliyorum bir daha.
Selâm, sevgi, dua, dua, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: