Cuma, Kasım 18, 2011

KALKIN! SELÂMA DURUN!

Başarılı memurun ödüllendirilmesi, kurum yönetmeliklerine göredir. Sivil memurlar genellikle ya terfi, ya da ikramiye ile ödüllendirilirler. Askerin ödülü ise madalyadır.
Adı zorla "Ergenekon" edilen ve milliyetçileri, vatanseverleri, emekli ve muvazzaf Türk Subaylarını 21.yy. Maltası Silivri'de zalimce tutan uygulamayı, nerdeyse unuttuk! "Bir şiir okudum diye!" anlatarak mazlûm rolüne yatanların ceberrûtluğunda; basılmamış ama bombadan daha tehlikeli kitap yazarları, neyle suçlandıklarını bilmeyen düşünce sahipleri cezaevinde unutuldular!
Pensilvanya'dan; "Özkök Genelkurmay başkanı olduğunda..." kehânetiyle başlatılan TSK'ni itibarsızlaştırma "asimetrik operasyonlar"ı hayretle; PKK'ya karşı kahramanca görev yapan yiğitlerin, madalya aldıkları başarılarından dolayı yargılanmalarını öfkeyle izledik, izliyoruz!
"Unutursam, unutturursam!"
diye iri bir sözüm var! Sözüme sâdığım!
21.yy. Maltası'nda üç yıldır tutuklulukla cezalandırılan bir Yiğitten bahsedeceğim, unutulmasına rızâm olmadığı için!
Bir silah arkadaşını savunurken; "Cudi Dağı'nın tepesine yaklaştığımızda tepe zirvesinden üzerimize doğru teröristlerin yoğun ateşine maruz kaldık. Ben diz altından ayağımdan sıyrıkla yaralanırken Emek'in göğsü kan içinde kalmıştı. Kan yüzüme fışkırıyordu! Kan gelen yere harp paketi sarıp üzerine de baskı yapsın diye taş koydum!" diye anlattığı 1500'den fazla çatışmadan sadece birinden bile destan fışkıran bir Yiğitten bahsedeceğim!
Bu Yiğit Türk'ten bahsederken, "Bin yıllık kardeşimiz Kürtlerimiz"le diğer dinsizler arasındaki farka da vurgu yapacağım ve "Bizim PKK'lılarımız" diyeceğim ki şaşıran da şaşırsın! Düşmanın yiğidine saygı da Türk özelliğidir çünkü!
Daha önce de anlatılmış müthîş bir savaş sahnesi:
Suriye'nin PKK'yı koruduğu dönemler! Henüz Irak'a demokratik bombalar yağmamış, müslüman kadınlara-kızlara demokratik tecavüzler olmamış!
Şiddetli ve saatler süren bir çatışmanın ateşkes anları! Epeyce PKK'lı itlâf edilmiş, çok sayıda PKK'lı yaralı! PKK'lıların yakınında bir Şehîdimiz kalmış, almak gerek! Telsiz irtibatı kurulur. PKK'lılar, adını duyduklarında titredikleri Tim Komutanı tek gelirse ve yaralıları için âcil yardım malzemesi bırakılırsa ateş etmeyeceklerini söylerler! Iraklı, Suriyeli PKK'lıların yaptığı gibi yaralıların "Kafasına sıkın, kaçın!" demeyen Türk'ün Kürtlerinden bunlar!
Timdeki rütbeliler ve askerler, Komutanlarının tuzağa çekilmek istendiği düşüncesiyle itiraz ederler! Komutan kararlıdır; Şehîdini ya alacak, ya da can verecektir! PKK'lılar ısrarla O'nun almasını istemektedir!
Telsiz anlaşmasına göre Komutan, tek başına 200-300 ilerdeki Şehîde doğru yokuş aşağı ilerler! Üzeri, tehlike anında infilak etmeye hazır bombalarla doludur! PKK'lılar da, Mehmetçik de bu cesâret karşısında şaşkındır!
Yiğit Komutan, Şehîdini omuzlayarak yokuşu tırmanmaya başladığında güneş batmak üzeredir. Arkadan vuran loş ışıktaki cesâmet ve heybet akıllara zarar bir ihtişâmdadır! PKK'lıların 10 metre yakınından geçerken bütün seyredenleri şaşırtan bir davranış izlenir!
PKK'lılar, bu kahraman Türk Subayına ayakta selam vermektedir!
Niye "Bizim Kürdümüz" dediğim anlaşıldı mı?
Şehîdini düşman elinde bırakmayan komutana saygı duyan, selam duran PKK'lı ile Atatürk'ün Partisi'nde, Şeyh Sait'in kıyameti İsmet Paşa'nın Partisi'nde, CHP'de bölücülük ve vicdani retçilik yapan İleri demokrat vekil sıfatlı Genel Başkan Yardımcısı ile; turistik bölgelerde cıbıldak dost kadınlarla tatil yapan, asker-polis taşlayan, gariban Kürt çocuklarını dağa bitin-pirenin içine pisliğe, ölüme gönderen yemînli-yalancı dokunulamazları mukayeseyi vicdânlara havale ediyorum!
PKK'lılardan selam alan bu Yiğitin, 3 Üstün Cesâret ve Ferâgat Madalyası, 6 Üstün Birlik Yetiştirme Beratı, 180 Takdirnamesi, sayısız Şerit'i, Rozeti var! Şimdi bu ödüller, suç belgesi!
"Özel Kuvvetler’de göreve başladığımda 60 kişiydik. Şimdi 15 kişi kaldık! Diğerleri öldü! Onlardan tek sağlam kalan benimle Fikret Emek. İkimiz de tutukluyuz!" diyen, kendini "ülkesine ibâdet vecdi ile bağlı" diye tarif eden bu Kahraman Türk Evlâdı, Emekli Albay ve 21.yy. Maltası sürgünü Mustafa Levent GÖKTAŞ'tır!
Kalkın! Selâma durun!
Unutursam, unutturursam nâmertim vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: