Perşembe, Kasım 10, 2011

VE ALEYKÜM ES'SELÂM!...

"Selâmünaleykûm ey ehl-i gubur! Ve aleyküm es'selâm!" Unutursam, unutturursam nâmertim!
Duyanı kırbaçlayacak kudrette bir anı:
İzmir kurtarılmış. Çok tatlı bir rehâvet. Ankara'ya gidiliyor.
Herkes trene biner ve kompartmanlara çekilir. Ertesi gün Yaveri Atatürk'ün kompartmanının kapısını çalar. İçeri girdiğinde gördüğü manzara hayret vericidir! Atatürk, yorgun ve bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri:
- Paşam! Bu ne hal? Yorgun görünüyorsunuz! Uyuyamadınız mı? Diye merak ve heyecanla sorar. Gâzi Paşa:
- Çocuk! Kompartmanıma yastık ve battaniye koymayı unutmuşsunuz! Kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık yaptım, üşüdüm, uyuyamadım! Kalktım, uğraşıyorum. Deyince Yaveri:
- Aman Paşam! Birimize haber verseydiniz ya!
Vatan kurtarmaktan dönen galip Komutan:
- Yastık ve battaniye olmadığını geç fark ettim. Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, uyuyordunuz. Hiçbirinize kıyamadım.
- Paşam!
- Çocuk! Önemli olan benim değil milletimin rahat uyuması...
"Her 10 Kasım'da sap gibi durmanın ne anlamı var?" diye anma günleri sorgulanan Türk, işte bu müthîş, millet sevdâlısı, millet fedâisi, saygılı, Vatan kurtarıcı adam!
"12 Kötü Adam" sıfatlı Dolma Kalemlerin, "Türkiye'nin En Etkili İsimleri" arasına kırk bin kişinin katili alçağı koyabilecek kadar iğrenç kimlik fahişelerinin ve "muazzez kadın"cıkların diktatör dedikleri adam, bu Muhteşem Müthîş Türk işte!
O'nun getirdiği ve cumhura emânet ettiği demokrasi sâyesinde halefi olmuş birinin; "Her 10 Kasım'da sap gibi durmak" diye algıladığı anma törenleri, bu Müthîş Türk için!
Bugün İzmir'de Muhteşem Türk'ü, Gâzi Paşamız'ı, Sarı Paşa'yı, Mavi Gözlü Dev'i anmak için bir saygı yürüyüşü yapılacak. Sessiz sedâsız, kimin organize ettiğine bakmaya lüzûm bile görmeden orada olacağım. Yürüyeceklerse yürüyecek, bağıracaklarsa bağıracağım. Muhteşem Türküm Atatürküm'e Türkçe sadâkatimi, saygımı, sevgimi, hasretimi göstermeye çalışacağım. Bu saygı yürüyüşünde "sap"lar olmasa neyimiz eksik olur ki?
Dün; "Her türlü milliyetçiliğe karşıyım" deyip bugün; "Milliyetçiyim! Devletçiyim!" diyen, dünüyle bugünü benzemeyen, yarınının da bugününe benzemeyeceği kuvvetle muhtemel birileri; "Ben bu mukaddes dâvaya inanmış bir insan sıfatiyle buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hattâ hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemâl mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı'na çıkar. Orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu âciz vücûdumu bayrağıma sarar düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim." diyen Türk karakteri anlayabilir mi?
"Melekler, canlarını temiz insanlar olarak aldıklarına şöyle derler: Selam size, yapıp ettiklerinize karşılık olarak girin cennete!"(Nahl-32) Âyeti'ni hatırda tutarak son nefesini; "Ve aleyküm es'selam" diye veren birine, dinsiz diye iftirâ edebilecek kadar zalimler, böyle bir takvâyı algılayabilir mi?
Muhteşem Türküm'le Atatürküm'le mânen buluşma gayretindeyken saat 09.05 oldu ve millî acısımızı haykıran siren, Muhteşem Türk'ün ebediyyete yani sonsuz hayata ulaştığı anın seneyi devriyesi olduğunu haykırdı! Sokaklar, üşenmeden balkonlara koşuşan İzmirliler, bir dakikalık saygı duruşlarını gösterdiler. Bir de Fâtiha ikrâm ettim Muhteşem Türküm'e...
Başbuğum! Tek başıma da kalsam emânetlerini muhafaza için ne gerekiyorsa cansa can, kansa kan bedeli ödemek üzere hazır olduğumu; önce mânevi huzûrunda sana, sonra seni seven-sevmeyen, emânetinden istifâde eden sâdık-nankör herkese ilan ederim. Ben de buna and içtim!
Senin kurduğun "Karakol" ve "Devlet yanlısı Çete" mensûbiyetim aynen devam ediyor! Devlet yanlısı çete mensûbiyetinin bütün özelliklerine hâizim elhamd-ü lillah! Duyan duysun, duymayana da ihbâr etsin vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

2 yorum:

mahmutemin dedi ki...

Sözün bittiği yerdeyiz:
http://mahmutemin.blogspot.com/2011/11/sr-kupu-insanlar.html

Saygılarımla
mahmut EMİN

Adsız dedi ki...

teşekkür ederiz Mustafa Bey yine çok güzel bir yazı yazmışsınız....sağlık,sıhhat ve afiyetler sizlerle olsun.