Salı, Kasım 29, 2011

ÖZÜR, KABUL EDİLMEK İÇİN DİLENİR!...

Özür; fazîletli kişilerin, incittiklerinin gönlünü tamir düşüncesiyle tavrından veya sözünden vazgeçmektir. Özürde amaç, bilerek-bilmeyerek incitilenlerde açılan duygusal yarayı tedâvi etmektir.
Ama bir özürle tâmir değil tahrîbat oldu! Seksen yıllık bir yara, tedâvisi zor bir şekilde kanatıldı!
Aslında yapılan özür değildi! Özür dileyenin konuyla alâkası yoktu ve özürünü ifâde ettiği yer Devlet'in değil partisinin kürsüsüydü! Yaptığı partililerine hitâben bir siyâsi hamâsetti! Devlet'in; 76 yıl önce sınırları içinde direnerek baş kaldıran, sıkışınca din adamlığı maskesine sığınan feodal ağaları, şıhları cezalandırmasından dolayı, partisi içindeki "Bölücü Kürtçüler" pışpışlanıyordu!
"Dersim ile derli-toplu ilk tanışmamız, bu eserle olmuştur" diyerek gösterdiği kaynak, NFK'in "Son Devrin Din Mazlumları" kitabı. Kitapta anlatılan olay, yazarın duyduğu bir rivâyet!
Garip bir tecellîdir ki bir hayâlperestin bir rivâyetinden hareketle kavlamış toplumsal bir yarayı kanatan kişi; vatandaşları, halkları yani milleti âdil Devlet Baba eliyle bir arada tutmakla görevli olan kişi!
Seksen yıllık kavlamış yarayı kaşıyan kişi; "Ne mutlu Türk'üm diyene" formülüyle Türk adı koyulan ahaliyi, 36 etnik parçaya bölmek te göreviymiş gibi; "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var." diyen bir Başbakan!
Bu özürün mantığı da yok! Özür dilediğini zanneden Başbakan'a göre; bugünün nüfusuyla orantılanırsa on milyonlara tekâbül eden, Yavuz'un Âlevi katliâmı meşrû, Dersim Harekâtı'ndaki âsilerin çatışmada öldürülmesi gayr-ı meşrû! Son yüzelli yılda Ermenilerin yaptığı toplu müslüman katliamları meşrû, ölüp-öldürmesinler diye yapılan yasal tehcîr gayr-ı meşru ve özür gerektirir!
Yapmayın Sayın Başbakan!
Ya yalancılar, müfterîler sizi yanıltıyorlar ya da siz, bilerek çok büyük bir tarihî yanlıştasınız!
1935 nüfus sayımında Dersim 101.099 kişi. "Dersim Harekâtı" tamamlanıp devlet otoritesinin sağlanmasından sonra 1940 sayımında Tunceli, 94.639 kişi. Sürgüne gönderilenler, kendileri göçenler ve harekâtta öldürülenlerle berâber nüfustaki azalma 6.400 kişi! Ama sizin kaynak dediğiniz tevâtür kitap ve diğer müfterîlere göre 40.000 kişi sadece öldürülenmiş! Yalancıdan, müfterîden, mürâiden, münâfıktan Allah sorsun! Yalancı Allah'ın düşmanı değil mi?
Madem tevâtürlerle geçmişle yüzleşeceğiz hadi yüzleşelim. Anadolu'da genç yaşta evlilikler hâlâ tercih edilir. Genç evliliklerden olan çocuklar; büyük babalı, dedeli, babalı büyürler. Yani çocuk; babasını, dedesini, bazen de babasının dedesini görerek büyür. Bu şu demektir, çocuk en az 150 yıllık geçmişi büyüklerinden dinleyerek büyür. Ben; dedeli, babalı büyüyen çocuklardanım. 60 yaşımın üzerine, Babam'ın 70 yaşını ve onun üzerine de Dedem'in 90 yaşını koyduğumda 200 yılın üzerinde bir geçmişi dinleyerek büyüdüm. Ki doğulup büyüdüğüm memleket serhaddir. Sert savaşların, destansı istiklâl mücâdelelerinin verildiği bir yörede doğulup büyümüşüm. Türk-Rus savaşlarını, Türk-Ermeni kıtâllerini, Türk-Kürt eşkiya ilişkilerini bizzat gören veya yaşayanlardan duyanlardan dinleyerek büyüdüm.
Hiç bir büyüğümden, hiç bir masalcı-hikâyeci âşıktan; müfterîlerin anlattığı Mehmetçik'in kadına tecâvüzünü, çocuk öldürdüğünü duymadım ama Ermenilerin katliamlarını sağır sultan duydu! Kürt eşkiyaların, özellikle Dersim eşkiyalarının yüzüğünü almak için gelinlerin önce parmaklarını kestiklerini, sonra tecavüz edip yaktıklarını; bileziğini almak için gelinlerin, nişanlı kızların önce tecâvüz edilip sonra bileği kesilerek takılarının alındığını defalarca tiksinerek dinledim!
Ben de "Son Devrin Dinsiz Zalimleri" diye bir kitap yazsam, kaynağım da dinlediğim ve hikâyelerinden karakter edindiğimiz destancı Halk Ozanlarımız, aşıklarımız olsa, dahası Dedem olsa, Babam olsa kaynak sayılır mı?
BOP Eş Başkanı, Kasımpaşalı Erdoğan;
Sayın Başbakan; öncelikle geçirdiğiniz ameliyattan dolayı samîmi geçmiş olsun dileklerimi kabûl buyurun ve lütfen kavlamış yaraları kanatan bu özürünüzden vazgeçerek, intikâma hevesli şâki torunlarının yönlendirmeleriyle sebepsiz incittiğiniz milyonlardan özür dileyin!
Yoksa günü geldiğinde özür dilemeye geç kaldığınız için çok üzülürsünüz. Keşke, şeytan sözüdür, vesvese başlangıcıdır vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: