Salı, Kasım 22, 2011

"ÖLÜ DELİ"YE UYAN AKILLI ZAVALLILAR!...

"İnsanların dillerden düşmeyen iki türlü ismi vardır; biri iyi, biri kötüdür. İkisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler." (Kutadgu Bilig)
Sınıflar arasındaki fark, uçurumlaştı! Kısa sürede edinip harisçe sarıldıkları servet yüzünden kendilerini yukarıda zannedenlerle fakirlik yüzünden bütün varlıklılara kızan ezici çoğunluğun, karşılıklı öfke nöbetlerini izlemeye başladık!
Başı boş kaldıkları için asıl anarşist demokrasi şımarıkları, âfetzedelere yapılan yardımları bile yağmalayabiliyor, yağmalatabiliyorlar!
On yıl önce, asayiş sağlansın diye başarıyla görev yapanlar; başarılı görevlerinden, ödül olarak verilen üstün hizmet madalyalarından dolayı yargılanıyorlar!
Hayatını çevik ve sportmence yaşayan, dolayısıyla her gün ağır idmanlar yapan bir Devlet Görevlisi, görevlerinden dolayı sorgulanıp yargılanmayı beklerken mahkemesine günler kala, yaptığı spordan olduğu söylenen kalp krizi ile cezaevinde ölebiliyor!
On yıl öncenin etkili-yetkilileri, on yıl öncenin kahramanları, makbûl fikir adamları; etkileri-yetkilerinden dolayı, yaptıkları-söyledikleri hatta düşünceleri, hatta yazıp bastıramadıkları kitapları yüzünden terörist diye sorgulanıyor-yargılanıyorlar!
Dîn ve ahlâkımız; "Ölüden şeytan bile vazgeçer" demesine rağmen; "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız." (Bakara-154) İlâhi tarifine rağmen; dîn adıyla şühedâya dil uzatılıp, dîn adıyla ölü delilerin, sağları linç etmesine ortam hazırlıyorlar!
"Bütün kitaplar, bir tek Kitâb'ı anlamak için okunur." öğüdüne rağmen, Kuran'ın bütün zamanların ve yaşayanların hayat düzeni olduğu inancımıza rağmen, sağ cahillerimizce; "Risale-i Nûr'a itiraz edilemez. Yapılacak itiraz en ulu kişilerden, Kutb'ül Âzâm'dan da gelse aldırış edilmemeli." (Hizmet Risâlesi) diyen bir ölü delinin, sağ ûlemayı linç etmesine izin veriliyor!
Sağ ûlemayı linçine izin verilen bu ölü deli, kendisini; "Evet o zât (Said Kürdî) daha hâl-i sebâvette (çocukluk halinde) iken ve hiç tahsil yapmadan zevâhiri(görüntüyü) kurtarmak üzere üç aylık tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîne (ilimlerin başlangıcına) ve âhirine (sonuna) ve ledünniyat( ilâhî sırlar) ve hakâik-i eşyâya (mevcut şeylerin gerçeklerine) ve esrâr-ı kâinâta (yaratılmışların hepsinin sırlarına) ve hikmet-i ilâhiye (ancak Allah'ın bileceği işlere) vâris kılınmıştır (mirasçı edilmiştir) ki şimdiye kadar böyle mazhârîyet-i ulyâya(yüce kazanımlara) kimse nâil olmamıştır." (Şualar-On Beşinci Şua) diye tarif eder!
Hayattaki kişilerin eserleri ve sözleri hakkında, olumlu-olumsuz bir şeyler söylemek mümkündür ve doğrudur. Çünkü eleştiriler sayesinde doğruya biraz daha yaklaşılabilir ama ölmüş birinin yazıp bıraktığı şeyler hakkında çok fazla yazıp söylemek akıllıca ve vicdâni değildir. Bir insanın düşüncelerini kendinin savunmasıyla o düşünceye katılan-destek veren birinin savunması, farklı şeylerdir!
Hele bir de bu ölü; tahsil görmediğini, buna rağmen sorulan her soruya cevap verebileceğini ama asla kimseden bir şey sormayacağını kendisi söylemiş ve yazmışsa bu adama gıyâbında deliden başka ne sıfat yakışır?
Akıl hastaneleri kendilerini padişah, hatta peygamber zanneden delilerle doludur! Ulu Hakan Sultan Abdulhamid'in, zorla bahis mevzuu edilmek istenen bu deliyi tımarhaneye kapattırdığını da hatırlarsak, işimiz daha da kolaylaşmaz mı?
Millet olarak, yaşayan cahillerce, başımıza bin-bir belâ alınmak istenirken bizim ölü deli'lerle uğraşarak vakit kaybetmemizin bir manası var mıdır?
"Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" bu değilse nedir Allah aşkına? Türk Milleti ve Devleti'ni, yüzlerce yıllık teb'alarıyla, dindaşlarıyla savaşa sokmaya hazırlanan hayatta ve işbaşındaki gayr-ı millî kişilerle uğraşmak, onların yanlışlarına müdâhele etmek varken; "Cambaza bak!" komutuyla ölü deli'lerle uğraşmanın mantığı var mıdır Allah aşkına?
Madem ki ölülerden şeytan da el çeker o zaman bize düşen; ölülerden iyi isim bırakanları rahmetle, kötü isim bırakanları da lanetle anmak değil midir?
Lütfen, akıllı düşünürken delinin ölüsünün bile nasıl mesafe aldığını görmezden gelerek büyük çıkmazlara doğru yuvarlandığımızı görelim! Vallahi artık yeter!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: