Pazartesi, Haziran 11, 2012

HAREKET, BEREKET GETİRİR ...

Mert dayanır, nâmert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir
Şahlar şâhı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir. (Köroğlu)
Yanlış zamanda, yanlış yerden, yanlış sözlerle doğruya çağrı olmaz! Meselâ kiliseden, havradan cihâd çağrısı olmaz! Olsa olsa ancak yeni bir Haçlı Seferi çağrısı olur! "Tevhidde birliğimiz var, Lailaheillallah demek yeter!" savıyla bu çağrıyı da bir dînî çağrı olarak algılamak -belki- mümkündür ama asla ne çağrı, ne de çağrıya uymak islâmî olamaz!
İslâmi olmayan bir yerden, islâmî olmayan bir üslûpla, islâmlığını Kelime-i Şehâdetle ikrâr eden bir ülkeye sefere hazırlanmak, Haçlı'ya dâhil olmak değilse nedir?
Çağrıcılara isteyen; Dinlerarası Diyalog diyebilir, isteyen; Medeniyyetlerarası İttifak ta diyebilir, ne denirse denilsin kesinlikle İslâm'a yarar, Türk Birliğine faydası olan bir çağrı değildir! Dolayısıyla ne davet, ne daveti yapanlar, ne de davete uyanların İslâm ile, Müslüman Türk Milleti ile, Türk Birliği ile yakından uzaktan alâkası olmaz, olamaz da!
Bu çağrıya uymayı; "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diye izâha çalışan, Haçlı Birliği'ne katılmaya hazırlanan bir siyâsetçiye verilen destek te islâm aleyhine yapılacaklara, plânlananlara katkı vermek değil midir?
Zamanında ve zemininde eğriler içinden baş kaldırarak doğrulmayan doğrunun, doğruluğu farkedilebilir mi? Farklı davranmadan, farkılılık gösterilebilir mi?
Farz-ı kifâye, yani birkaç kişi kılarsa kişiden sâkıt olacak olan, yani düşecek olan cenâze namazlarına katılıp katılmamak ta artık ilm-i siyâsetten sayılmaya başlandı! Canımızı inciten incitene!
Anayasa'da istedikleri değişikliği yapmak üzere Bermuda Üçgeni kuruldu! Zaten baştan belliydi! Senaryo böyle yazılmış ve kimseden saklanmamıştı bile! Arslan Bulut'un yıllarca belgeleriyle okyanus ötesi senaryosuyla kurulduğuna dikkat çekmeye çalıştığı AKP'yi, tarafsız olması gereken Abdullah Gül; "Gerçek budur ki muhafazakâr bir parti olan bu parti, demokrasiye odaklanıyor, ... Türkiye de köklü reformlara angajedir, bütün bunlar da Arap Baharı'nı yaşayan ülkeler için ilham kaynağıdır." diye tarif ediyor!
Devletin kurucusu Türk Milleti'nden rahatsız olan, Anayasasından Türk kimliğini kaldırmaya hazırlanan, bölücülük taşeronu teröristlere demokrat maskesiyle ihânet hakkı tanıyan ve şimdi Y-CeHaPe ile de bu bölücülüğe ivme kazandıran oluşumlar karşısında, tek çâre MHP değil midir?
MHP Genel Başkanı'nın, oluşturulan Bermuda Üçgeni karşısındaki tavrı doğrudur!
Ama yetmez! Türk Milliyetçilerinin beklediği ve geç kalmış bir tavırdır ama zararın neresinden dönülürse kârdır mantığıyla tam da bugünlerde, yâni bölücülükte demokratlık adıyla ittifak kurmuş bütün partilere karşı, Türk Milletini meydanlara indirmenin zamanı değil midir?
Taksim'de, Tandoğan'da, Gündoğdu'da ve bütün illerin meydanlarında mitingler yapabilecek kudreti yok mudur MHP'nin? Hatta aynı günde, aynı saatte, Türkiye'nin her yerinde Türk Milletinin kimliğine ve Devletine sahip çıkma mitingleri yapılamaz mı? Buna engel bir yasa var mı? Yoksa kim, neyi, niye bekler?
Yıllarca yanlış adreslerde olmadık hakâretleri yapanların cenâze merâsimlerine katılıp katılmamak elbette kişisel tercîhtir ve farz-ı kifâyedir ama bu millî birlik hareketini, millî şahlanışı organize etmek Vallahi- Billâhi farzdır, farz!...
Türk Milletinin refleksi olan Ülkücülerin siyâseten tek adresleri MHP'dir ve Türkçe tavrı, meydanlardan bütün dünyaya, haçlı'ya, siyonistlere, emperyalistlere ve yerli işbirlikçilere karşı her türlü organizeyi, MHP'den beklemektedir! Münferît olaylar, fayda yerine zarar veriyor ve halkın korkutularak sindirilmesine vesîle oluyor!
Diyarbakır Mitingi'nin tekrarları bütün şehirlerde aynı günde, aynı saatte yapılırsa buna dayanacak işbirlikçi kalır mı?
Allah aşkına, Tanrı aşkına, Çalap aşkına, Hüdâ aşkına hadi! Bir hareket, Milliyetçi Hareket'e hareket getirecek ve sonucu Vallahi bereketli olacaktır vesselâm!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: