Pazar, Haziran 17, 2012

NE YOĞUN BİR GÜNMÜŞ!...

"Cambaza bak! Balona bak! Kuşa baaak!" Cazgır bağırtıları, kulak patlatıyor!
Aynı gün, İstanbul'da iki ayrı yerde, iki polisimiz infâz ediliyor, şehît!
Aynı gün, kırsalda çatışmalarda güvenlik güçlerimiz şehit!
Sahîpsiz, unutulmuş her paketten bomba korkusuyla milletin ödü patlıyor!
Aynı gün , cezaevinde çıkan bir kavgada 13 kişi yanarak ölüyor! İleri Demokrasi sâyesinde yakalanan istikrâr sâyesinde Güvenlik Güçlerimizin can güvenliği yok!
Aynı gün, Okyanus ötesinde CIA korumalı malikânesindeki gurbetten yurda davet edilen; "Devletin kılcal damarlarına sirâyet edinceye kadar, hâkim satın alın, savcı satın alın!" fetvâsının sahîbi, Gülen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, ağlayarak; "Dönmeyeceğiiim! Dönersem zararım dokunur!" diye yapılan dâvete, olumsuz cevap veriyor! Dönmesine hukuken hiçbir engel de yok!
Aynı gün; sabıkalı olduğu için parti kurması ve partiye girmesi yasak olan, PKK'nın en kadim siyasallaştırılmışı Zana, BOP Eş Başkanı'na güvenini açıklıyor, İmralı'daki bebek katili sapığa ev hapsini dillendiriyor! Anında cevaben, AKP'nin ağlamakta Pensilvanya mûkimini başarıyla taklît eden bir kurmayı, Zana'nın teklifini, yol haritasını makûl ve görüşülebilir sayıyor!
Aynı gün, "Ya Allah! Bismillah!" diye kilise kurdelaları kesmekle dünyada ünlü; "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diye övünen Haçlı Müslüman, Ülkücüleri Fatiha bilmemekle ithâm ediyor, bühtân ediyor, iftirâ ediyor!
Aynı gün, 1982 Anayasası'na göre kurulmuş ve hâlâ görev yapan Anayasa mahkemesi, Abdullah Gül'ün görev süresini Yedi yıl ve artı beş yıl olarak belirliyor!
Aynı gün; boyalı basının amiral gemisinin eski kaptanı Dolma Kalem, "Dünyayı Türkçe Okuyun" iddiâlı Gazetemiz Yeniçağ yazarlarından Servet Avcı'nın yazısını konu ediyor!
Aynı gün; kırk yerde, kırk atın, hem nalına, hem mıhına vuran vurana!
"Cambaza baaak! Balona baaak! Kuşa baaak!" cazgır bağırtılarının farkında mısınız?
Türk Milleti'ni temsîlen millî kalemlerin, millî düşünce sahîplerinin, millî siyâsetçilerin, kendilerini muhatap almaları için atılan soytarı taklalarının farkında mısınız?
Bu "Dolma kalemler"in adlarını anarsak dilimiz, yazarsak kalemimizi murdar edeceğimizin, fikren-zikren gusül abdesti gerekeceğinin farkında mısınız?
Güya entelce asist yaptıkları falsolu bir topla millî kaleye gol atmayı, millî karakterlerden beklediklerinin farkında mısınız?
Kendi deyimiyle "İSİK Operasyonu"nun altındaki "ıslak imza"sına sahip çıkan Dolma Kalem'in de dâhil olduğu ve ağız birliği ile; "Cambaza baaak! Balona baaak! Kuşa baaak!" diye ses sese veren cazgırların, birşeyleri gözlerden sakladıklarını anlamayacak mısınız?
"Doğuya seyreden geminin güvertesinde, batıya giderek batıcılık yapatığını zanneden" ve "Bu kadar cehâlet, ancak tahsîl ile mümkündür." tarifinin birebir örnekleri, zekâ özürlüler; batıdan fazla batıcı, Haçlı'dan fazla haçlı müslümanlar, Ağustos kurbağaları gibi ötüşmeye başladılar! Vırraklamalarını kesmek için, kurbağanın gölüne bir taş atmak yeter!
Yaramaz mahalle çocukları, ellerindeki buğday sapıyla yakalamadan önce, bir kişinin kurbağanın gölüne taş atmasını bekliyoruz! Çocuklar yakalarlarsa buğday sapıyla şişirip patlatırlar biliyor musunuz? Bu da hayvanseverlerin tepkisine sebep olur!
Hadi artık! Bir millî karakter, kurbağanın gölüne fiske ile bir taş atsın da bu vırraklayan zavallıları, mahallenin yaramaz çocuklarının buğday sapından kurtarsın!
İyi ki varsın Yeniçağ! Sadece Türkçe bakışınla bin tane ürkeğin yüreğini hoplatıyor, ödünü patlatıyorsun! Ödlekler, korktuklarında kaçmaktan başka bir şey düşünemezler! Duruşunu bozma ki bu ödlekler bir sonraki mevsimde de vırraklayabilmek için kaçabilsinler vesselâm!...
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: