Cumartesi, Haziran 09, 2012

TÜRK, TÜRK'ÇE DAVRANIR...

Köpeğin kurt taklidi yapması göreni güldürür, komiktir ama kurdun itleşmesi, tuhaftır! Göreni de duyanı da hem hayret ettirir hem de üzer!...
Balık yüzmeyi, kuş uçmayı tarif edemez! Onlar ancak yüzerler, ancak uçarlar! İtin itçe, kurdun kurtça davranmasından; balığın yüzmesinden, kuşun uçmasından doğal ne olabilir?
Fransızın fransızca, ingilizin ingilizce, rusun rusça, ermeninin ermenice, çinin çince davranması kimseyi şaşırtmazken, hatta insan haklarından sayılarak alkışlanırken Türk'ün Türkçe davranmasından rahatsız olunması, garip değil mi?
Hele bir de bu rahatsız olanların, Türk Milleti'nin kurduğu Devlet ve Cumhuriyetin imkânlarıyla siyâsallaşıp iktidâr olduktan, sonra -en kibar deyimle- nankörce Türk Milleti'ne, O'nun bölünmez diye and içtiği Misakı Millî'sine, güya meşrû yollardan zarar vermesini anlamak mümkün mü?
19. yy. sonlarında, yüzlerce yıl Haçlı Seferleriyle saldırdıkları Son Türk İmparatorluğu ve onun sınırlarına dâhil topraklarını, leş yiyici kudurukluğuyla paylaşma hevesindeki "Düvel-i Muâzzama veya "Yedi Düvel" adlı Haçlı mensûplarına; atalarımızın kan-can pahasına vatanlaştırdığı toprakları, hem de gâvur parasıyla satmanın, bir tuhâflığı yok mu?
Bu konuda tarih, kimseye birşey söylemiyor mu? Tarihî olaylar, daha doğrusu tarihi oluşturan kanlı savaşlar, kimseye bir uyarı yapamıyor mu? Okla, kılıçla, martiniyle, süngüyle Vatan toprağını ölümüne savunmuş Türk Milleti'nin; savaş uçaklarıyla, füzeleriyle, tanklarıyla, toplarıyla, en modern silahlarıyla da Vatan toprağını korumaya hazır olduğunu; bu silah ve techîzatla yaşanacak bir savaşta, Türk Milleti'nin dünyayı zalimlerin kanıyla sulayacağını, kimse fark edemiyor mu?
Hz. Peygamber'in; "Siz, Türklerle çarpışmadıkça kıyâmet kopmayacaktır!" (Hz. Peygamber'in Hadislerinde Türkler-Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı) şeklinde Araplara yaptığı müthîş uyarıyı hatırlatarak, Haçlı ile birlikte vurmaya niyetlenilen Suriye'nin de Arap olduğunu vurgulasak, yine kimseye bir şey söylemez mi?
Dünya nizâmına Türk'ün dâhil olduğu dönemlerdeki huzûru, tarih yazmıyor mu? Tarih okumadan Haçlı Birliği adı altında gelen avrupalıların çapullarını, hırsızlıklarını, ırz düşmanlıklarını, sapıklıklarını, psikopatlıklarını bilmek mümkün mü?
Yine tarihe bakmadan Türk'ün fütûhâtını, feth'ettiği yerlerin direnişçilerine karşı bağışlayıcılığını, kadını-çocuğu-ihtiyârı, hayvanları ve çevreyi koruyuculuğunu, ordu güzergâhındaki bağdan koparılan her üzüm salkımı yerine altın olarak bedelinin bağlandığını, görmemek mümkün mü?
Kuşa uçmayı, balığa yüzmeyi tarife benzer bir gereksiz zorlama ile Türk'e Türk'ü tarif etmek veya ettirmek kime ve niye lâzım?
Her yaratılan fıtrâtına göre davranıyorsa Türk te Türk'çe davranacaktır! Türk Milleti'ni merak edenlerin, sadece bir Türk'ü izlemesi yeter! Çünkü;"Her Türk, başlı başına bir millettir." tanımını da tarihe ve bütün dünyaya yapanlar da başkalarıdır!
Bütün dünyadaki anarşiyi, haksız akıtılan mazlûm kanlarını, Hristiyan-Siyonist ortaklığındaki zûlümleri görüp sebebini merak eden Türklerin de, kendilerini sorgulamaları gerek!
Türk'ün yönetim erkinin, töresinin, türesinin hissedilmediği yerde düzen olabilir mi? Türk'ün yönetiminde güçlü zayıfı ezebilir mi? "Ey inananlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, mü'minlere karşı boynu bükük, kâfirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir! Bunlar Allah yolunda tüm gayretleriyle didinirler, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar."(Maide-54) âyeti tanımına yüzlerce yıl uymuş, bu görevi yüzlerce yıl İslâm adına yapmış millet, Türk Milleti değil mi?
Türk Milleti'nin bu özelliğini ve yüzlerce yıl Haçlı Seferlerini İslâm adına tek başına göğüslediğini unutarak veya inkâr ederek, "BOP Eş Başkanlığı" göreviyle övünerek Haçlı ile işbirliği yapanların, Türk Milleti'ni yönetmeye hakkı olabilir mi?
Yıllardır; "TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN!" diye haykırmaz mıyız?
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: