Çarşamba, Ocak 23, 2013

BEĞLER! BANA DEĞMEYİN!...

"Söz ortanındır, kim alınırsa ona kalır!" demiş atalarımız ve ortaya sözüm var!
Beğler! Bana değmeyin!
Dokunmayın bana beğler!
Biliyorsunuz ki canımı yakanlara karşı; "Vay anam!" deyip sinenlerden değil; "Vay anasını ..!" refleksiyle saldıranlardanım!
Biliyorsunuz ki "En iyi müdafaa taarruzdur." ilkesini altmış yıllık ömrümde uygulayarak yaşamışım!
Beğler!
Dünyanın her yerinde kedi miyavlar, aslan kükrer! Dünyanın her yerinde it ürür, kurt ulur! Hayvanseverlerin kısırlaştırarak soykırım yaptığı sokak itlerinin ürümelerini artık şehirliler bile ürümeden saymazken, kurt ulumasına tedbîr almayan, kurdun vereceğe zarâra razıdır demektir!
Beyler!
Dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde şükr'eden de vardır, nankör de! Mert te vardır, nâ-mert te! Sâdık ta vardır, hâin de!
Beyler!
Aynaya bakan, kendini görür ve herkesi de aynada gördüğü sûret gibi zanneder!
Doğru sözün yemîne ihtiyâcı olmadığını; yemînin yalan atının kırbacı olduğunu, tecrübelerimle ve çok pahalı öğrenenlerdenim! Tecrübeme güvenerek ve Rahîm'liğine sığınarak Allah(c.c.)'ı tanığım ederek derim ki; aynaya baktığımda millî menfaatler uğruna gözünü kırpmadan ölümün üzerine ölümü öldürerek ölümsüzleşme hevesiyle atılmaya hazır bir Müslüman Türk cengâver görüyorum! Yine Allah şahîdimdir ki ben bütün Türk'üm diyenleri aynı sıfatta görürüm!
Beyler!
Dünyanın her yerinde ve tarihin her çağında; İngiliz ingilizce, Fransız fransızca, Rus rusça, Çinli çince, Alman almanca konuşur! Elbette dünyanın her yerinde Türk de Türkçe konuşur...
"O'nun delillerinden biri de gökleri ve yerleri yaratması, lisânlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır." (Rûm-22) Allah tarifinden Türk yaratıldığımı, Türkçe lisânımla donatıldığımı, -yetmemiş gibi- bir de İslâm'la tâçlandırılarak dünyada da ödüllendirildiğimi bilen bir Müslüman Türk'üm! Dolayısıyla Türkçe düşünüp, Türkçe konuşup, Türkçe yazmamdan daha doğal ne olabilir? Ki ben Türkçeden başka lisan da bilmem!
Beğler! Bana dokunmayın!
Kars ve Erzurum yöresinde; "Boşadığı karıya o....u diyen, peşînen pe..venktir!" derler! Ben bu kültürle büyüdüm! Yine bizim oralarda boşanan karının topuğuna bakılmaz! Ayıptır! Haysiyyetsizliktir! Onursuzluktur!
"Ol" deyince olduran Görklü Çalabım ruhsât verdiği sürece; nefes alıp verdiğim müddetçe Türkçe düşünüp, Türkçe konuşup, Türçe yazacağım!
Ben fakîrin Türkçe seslenişimi elbette duyan her Türk anlayacaktır! Beni anlayamayanın ana dilini sorar, ferâsetini sorgularım!
"Bilmediklerimin üzerine çıkarsam, başım arşı deler!" diyerek kendi müktesebâtımı kendim, defâlarca yazdım, söyledim ama tahkîr ve tahrîk edilirsem ve vicdânî nâmûsuma emânet saydığım; bu kadar yıldır niye söylemediğim için bildiklerime ortak olan dostlarımca sitemlere muhâtap olduğum bildiklerimi söylemeğe başlarsam, ortalığı toz-duman ederim!
Gerçi atalar; "İt utansa kıçı açık gezmez!" derler ve fakîri bilenler; utanmaktansa elli kere ölmeğe râzı olacağımı da bilirler! Allah bütün utanır yüzleri ve beni utanmaktan korusun!
Yine Kutadgu Bilig'de; "Ey bilge kişi! Sözü söyleyen yanılabilir, şaşırabilir. Dinleyen anlayışlı ise hatâları düzeltir. Söz, deve burnu gibidir; yuları nereye çekilirse oraya gider." öğüdü verilir! Bu öğüt Türkçedir ve tabii ki Türk'edir, Türk Milletinedir!
Bana değmeyin Beğler!
Beğler bana dokunmayın!
Okyanus Ötesi'nden korkup; "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diyebilecek kadar pervâsız bir emperyalist işbirlikçiden çekinip demokratik destek verenlerden, korkmayacağımı tanıyanlar bilirler!
Elektrik kesintilerinde, apartmanlarının etrafında bile dolaşma cür'etini gösteremeyenlerden; karanlıkta kendi ayak seslerinin yankısından ürkenlerden, korkmayacağımı da bilirler!
Bana değmeyin beğler!
Beğler bana dokunmayın!
Bırakın bildiğim tek lisanım, ana dilim Türkçem ile Türkçe konuşup yazayım! Kime ne kadar lazımsa o kadarını alsınlar! Bir oyum kadar demokrat olduğumu da söyledim kaç kere ki asla yurtiçinde demokrat, yurtdışında diplomat korkaklıklarına tahammülü olmayan bir Türk'üm el-hamd ü lillâh...
Bilmediğinizi bilirim ve o yüzden hatırlatırım ki Yusuf Has Hâcib Kutadgu Bilig'inde; "Hz. Âdem(a.s.) babmız, günah işleyince Allah onu cezâlandırdı; Kadir Mevlâ'm bu dünyayı ona zindan yaptı! Zindandan ne gibi bir dilek ararsın? ... Allah, herhangi bir kulunu seçerse, ona dünya malı vermez; bu sûretle onun yolunu temizler. Bu dünya saadeti hiç te iyi bir şey değildir; insanı Allah'tan uzaklaştırır. ... Çıplak doğmuş olan insan çıplak gidecektir; dünya malını toplamak neye yarar, tekrâr bırakılacak olduktan sonra?" uyarısını da dupduru Türkçesi ile Türklere söylememiş midir?
Beğler! Bana değmeyin!
Dokunmayın bana beğler!
Biri dün, biri bugün, diğeri yârın olan üç günlük hayatta; baş eğmeden yaşadım, inşallah baş eğmeden de göçeceğim!
Malazgirt'te Bizans'ı secdeye getiren Sultan Alparslan Hân'ın, kendisinin sağlığında hazırlattığı ve Merv'deki kabrinin kitâbesinde yazan; "Ey Alparslan'ın göklere yükselmiş şan ve şerefini görenler! Şimdi Merv'e gelin de onun nasıl toztoprak olduğunu görün!" uyarısı da mı size bir şey söylemez?
Beğler! Bana değmeyin!
Bana dokunmayın beyler! Zâten yeterince gerginim, koparmayın beni Allah aşkına!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER UNVANDAN ÜSTÜNDÜR" vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: